Paylaş
Askerin Bankası olarak nitelenen OYAK Bank’ın, dünyanın 13 üncü büyük devi ING tarafından 2.7 milyar dolara satın alınması yine fırtına estirdi. Ulusalcılar birbirlerine giriyorlar.
Düşünebiliyor musunuz, Ulusalcı kesimin amiral gemisi gibi gördükleri Oyak Bank gitti. Kulaklarına inanamıyorlar. Yıllardır bağırıp çağırdılar, milli sermayeden söz ettiler. Yabancılara ne satıldıysa karşı çıktılar. Her satıştan sonra koşturarak mahkemelere gittiler. Türkiye’den mal alan yabancıların emdiklerini burunlarından getirdiler.
Ardından da,bir baktılar amiral gemisi yabancıya gitmiş.
Hiçbiri kaç paraya satıldığını düşünmüyor. Bu satışın, şimdiye kadarki satışlar arasında en karlısı olup olmadığını da sorgulamıyor. Satıldı ya, sanki vatan elden gitmiş gibi, ateş püskürüyorlar.
Oysa hatırlayacaksınız, Erdemir’in satın alınması sırasında, inanılmaz bir milliyetçilik rüzgarı estirilmiş ve gavur eline gitmesin diye, herkes seferber olmuş, Oyak grubu Erdemir’i gerçek değerinin de üstünde almıştı. Sonradan, ister istemez sıkıştılar ve dışardan ortaklar alındı. O günlerde, Ulusalcıların TV programlarında, gazete köşelerinde ve demeçlerinde söylediklerini bir görseniz, korkarsınız.
Bugün son derece rahatsızlar. Piyasa gerçekleriyle yüzleşemeyeceklerini bildiklerinden dolayı da, Genel Müdür Çoşkun Ulusoy’u idam etmeye çalışıyorlar. Neredeyse vatana ihanetle suçlayacaklar. Oysa, Ulusoy tebrik edilmeli. Şimdiye kadar, Oyak boyutundaki bir başka banka bu paraya satılmadı. Uzun süreden beri biliniyordu. Bankaya ya yeni para sokulacak ve genişletilecekti veya durduruğu yerde eriyip gidecekti. Ulusoy bu adımıyla bankayı kurtardı.
Şimdi bazı emekli subaylar, Oyak’taki paralarını çekmeye hazırlanıyorlarmış.
Neden?
Yabancı sermaye giriyor diye !
İnanılır gibi değil.
Bu dostlar hala bir önceki çağda yaşıyorlar.
Ulusoy ise, bugünün dünyasında yaşıyor.
* * *
İKİNCİ YAZI OLACAK
ERMENİLER ÇALIŞIYOR,
BİZ UYUYORUZ...
Bu yazıyı yıllardır tekrarlıyorum. Hatta daha etkili olması için, ağır kelimeler kullanıyorum. Ne vurdum duymazlığımızı bırakıyorum, ne kendi kendimizi aldatma merakımızı...
Ancak, tık yok. Kimse oralı olmuyor. Hem de öylesine bir aymazlık içindeyiz ki, göz göre göre kendimize yalan söylüyoruz.
Ermeni lobisinin faaliyetlerine karşılık, Türkiye’nin uyur gezerliğinden söz ediyorum.
Hatırlayacaksınız, Fransız Parlamentosundaki Ermeni Soykırımıyla ilgili yasa tartışılırken, Türkiye ayağa kakmış, heyetler Paris’e gitmiş, İstanbul sokaklarında gösteriler yapılmıştı. Yazdığım yazıyı hatırlıyorum: “Göreceksiniz, bütün tepkiler bir süre sonra bitecek ve konu yine kapanacak. Bizde kılımızı kıpırdatmayacağız. Taa ki, yeni bir gelişmeye kadar...” demiştim.
Aynen gerçekleşti.
Kılımız kıpırdamadı.
Şimdi hazırlıklı olun. Yasemin Çongar Washington’dan uyarıyor : 435 kişilik Temsilciler Meclisinde, Ermeni lobisinin Soykırımı kabul yasasını imzalayanların sayısı 199’a ulaştı. Tasarının yasalaşması için 218 imza gerekiyor. Yani 19 imza daha bulunduğunda, yasa genel kuruldan geçebilecek.
Türkiye uyuyor... Amerikalı üyelerle ikna görüşmeleri yapmanın ötesine giden ne genel bir hareket ne de bir politika değişikliği var. Türkiye uyudukça, Ermeniler Soykırım suçunu kesinleştiriyor. Bir dahasilemeyeceğimiz bir leke alnımıza yazılıyor. Biz hala inkar etmekle yetinelim. Atı alan Üsküdarı geçiyor. O zaman da, “kendi düşen ağlamaz”. Boş yere Beyaz Sarayın kapılarını zorlamayalım. İncirliği kapatıp, ilişkileri kesmeye kalkmayalım. Washington’u sürekli tehdit etmekten vazgeçelim çünkü hiçbir şey değişmeyecek. Eylül ayında başımıza geleceklere şimdiden hazırlıklı olalım.
Tasarı ne diyor?
“Osmanlı Ermenilerinin 1915-1923 döneminde, soykırıma maruz kaldığı, bunlardan 1,5 milyon kadın, erkek ve çocuğun hayatını yitirdiği, 500 bin kişinin ise yurdundan kovulduğu” ifadesini kayda geçiriyor ve Amerikan dış politikasının, bu tezin kabulünü yansıtmasını istiyor. Tasarıda, ABD Başkanı’nın 24 Nisan anma mesajlarında “soykırım” sözünü kullanması talebi de var.”
Peki yasalaşırsa ne olur?
ABD Temsilciler Meclisinin bu kararı bir sembol teşkil edecek. Diğer ülke parlamentolarını cesaretlendirecek. Soykırımı kabul eden parlamentoların sayısı daha da artacak. Sıra, hükümetlere baskı yapmaya gelecek.
Biz hala uyuyalım.
Paylaş