Paylaş
Genel bir damgalama kampanyası sürdürülüyor.
Ya onlardansın veya bizdensin.
İkisinin arasında bir yerde durulmasına kimse tahammül edemiyor.
Eğer AKP’ye karşı iseniz, Anayasa Mahkemesinin olası bir kapatma kararını, mutlaka desteklemeniz ve alkışlamanız gerekiyor.
Eğer, AKP kapanmasın diyorsanız, iktidar yalakası, iktidardan nemalanan birisiniz.
İşte böyle bir korkutma, sindirme politikası uygulanıyor.
Hayır, ben korkmuyorum.
Sinmeye de hiç niyetim yok.
AKP’li değilim...
AKP ile benim ve ailemin en küçük bir çıkar ilişkisi yok.
AKP’nin dünya görüşünü, din konusuna yaklaşımını da paylaşmıyorum.
Anayasa Mahkemesi önümüzdeki günlerde tarihi bir kararverecek. Buna kimse karışamaz ve Mahkemenin kararına daherkes uymak zorundadır. Ancak, her sorumlu kişinin, bugünden sorumluluğunu yüklenmesi, soyut sloganların arkasına gizlenmeden görüşünü ortaya koyması da doğal hakkıdır.
Bende sizlerle, AKP’nin dünyasını paylaşmamakla birlikte, neden kapanmaması gerektiği yolundaki görüşümü paylaşmak istiyorum.
NE GİBİ SORUNLARLA YAŞADIĞIMIZ ORTADA
BÜTÜN BUNLARA RAĞMEN, KAPANMASINA KARŞIYIM
Söylemek istediğim, neler yaşadığımızı ve uzun vadeli bazı sıkıntı ve tehlikelerlekarşılaşabileceğimizi görüyorum.
Bütün bunlara rağmen, AKP’nin kapatılmasına karşıyım.
Unutmayalım ki, bu dava siyasi niteliklidir. İddianamenin ne kadar dolgunolup olmadığı, ne kadarsomut verilere dayanıpdayanmadığını da tartışmanın dışında tutuyorum. Olayı tamamen ülkenin orta veuzun vadeli çıkarlarını düşünerek değerlendiriyorum.
Bu listeyi isterseniz daha çok uzatabilirim. Çok daha karanlık bir senaryo yazabilirim.
Ancak, AKP kapatılmaz ve bir uyarı verilmesi ile yetinilirse,bu ülke tekrar rayına oturur ve istikrar yerleşir.
Bazılarımız, kapatılmadığı taktirde AKP’lilerin daha da hoyratlaşacaklarını ve laikliği daha daerozyona uğratacak adımlar atacağını ileri sürüyor.
Hayır, ben buna inanmıyorum.
Bu insanlar da bizler kadar zekive çıkarını bilen kişilerdir.
AKP artık, nereye kadar gidebileceğini anlamıştır. Belirli bazı çizgilerin ötesine geçildiğinde, ülkeninyönetilemeyecek bir noktaya geldiğini, büyük farkla seçimler kazanılsa dahi, Türkiye’de iktidar olmanın başka uzlaşılarla gerçekleşebileceğini artık açıkça görmüştür.
Türban konusu da, hem Anayasa, hem de Avrupa İnsan Hakları Mahkemesininkararlarıyla kapanmıştır. Bazılarımız için asıl “tehlike” sayılantürbandan sonra, şimdi, bir adım daha ileri gidip bu parti’nin üstünde tepinmenin, köşeye sıkıştırıp daha da dövmenin, Erdoğan’ın başını koparmaya çalışmanın ne anlamı var?
Ayrıca unutmayalım ki, kapanma durumunda, zaten Ergenekon soruşturmasıyla çivisi çıkan toplumsal barış daha da bozulacak, hatta yeni bir seçimden güçlü çıksa dahi, böylesine gerilimli bir ortamda AKP’nin ülkeyi yönetmesi adeta imkansızlaşacaktır. Türkiye daha da büyükbir krize girebilecektir. Bu olasılığı sadece “uyarı” kararı engelleyebilir.
İşte bütün bu veriler karşısında, AKP’nin kapatılmamasından yanayım.
Tekrar edeyim bir “kapatma kararı” bu partiyi daha da köşeye sıkıştıracak ve iç çekişmeyi arttıracaktır.
Sadece “uyarıyla” yetinilmesi ise, toplumdaki uzlaşı arayışını körükleyecek ve yeni bir ortam yaratacaktır.
Üstelik unutmayalım; Anayasa Mahkemesi ve de Savcısı daha uzun süre bugün bulundukları yerlerde oturacaklardır. Eğer AKP, uyarıya rağmen aynı hoyrat tutumunu sürdürür ve laik sistem için gerçekten tehdit olursa; yine kapatma davasıaçılabilir.
Gelin AKP’ye ikinci bir şans daha verelim.
Paylaş