AKP, Ermeni konusunda kendine ters düştü…

Ermenilerden özür dileyen sivil toplum hareketine gösterilen tepki, AKP’nin eski reflekslerini kaybettiğini veya gerçek kişiliğine geri döndüğünü gösterdi. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün dışında bu partinin öne çıkan hiçbir lideri, sivil inisiyatife veya fikir özgürlüğüne pekte önem vermediğini gösterdi. En doğru duruşu, Gül sergiledi. Ne yazık ki, onu alkışlaması gereken Sosyal Demokratlar, en katı ve çirkin tepkiyi gösterdiler.

Haberin Devamı

Ak Parti (AKP), ilk başlarda İnsan Haklarına, Fikir Özgürlüğüne, Sivil Hareketlere son derece saygılı, hatta bunların bayraktarlığını yapan bir parti olarak karşımıza çıkmıştı.

          

Bu nedenle de aydın kesimden, liberallerden çok alkış ve destek almıştı.

          

Ermenilerden Özür Diliyoruz kampanyası, AKP’nin zaten bir süredir erozyona uğrayan bu imajını daha da bozdu. Hatta ilk dönemlerdeki tutumuna temelden ters düştü.

          

Bunun en belirgin örneği, Başbakan’ın hemen tepki göstermesi ve bu hareketin zararlı olduğunu söylemesiydi. İktidarın başındaki bir kişinin verdiği bu işaret, resmi ideolojiye bağlı tüm kesimleri harekete geçirmeye yetti.

Haberin Devamı

          

En tipik örneği, dışişleri bakanlığından geldi.

          

Dışişleri sözcüsü Burak, çok düzgün bir açıklama yaptı. Bunun bir Sivil Toplum Hareketi olduğunu, resmi politikaların aynen devam ettiğini vekalbimizde şehit diplomatlarımızın acısının hala dinmediğinin de altını çizdi. Son derece uygar ve Demokratik bir açıklamaydı.

          

Hemen ardından Başbakan’ın olumsuz tepkisi çıkınca, gözler Dışişleri Bakanı Babacan’a döndü. Sayın Bakan bizi şaşırtmadı ve sözcüsünün açıklamasını bir yana bırakıp, bu tip hareketlerin, Ermenilerle sürdürülen müzakerelere darbe vurabileceğini belirtti.

          

Yani patronunun izinden ayrılmadı.

          

Bence AKP, bu olayda kendi kendini inkar etti veya artık değiştiğini gösterdi. Bizim sandığımız AKP, bu harekete Cumhurbaşkanı Gül gibi tepki gösterirdi.

          

Tam tersiyle karşılaştık.

          

Demek ki AKP, gerçekten kendine demokratmış. İşine geldiği zaman demokrasi ve fikir özgürlüğünden söz eder, işine gelmediğinde de sırt çevirirmiş.

Haberin Devamı

          

Demek ki, azınlıklar veya etnik kökenler hakkında söyledikleri de birer göz boyamasıymış.

 

Ektiğimizi biçiyoruz
 

Ermenilerden özür dileme kampanyası öyle umacıları ortaya çıkardı ki, inanılır gibi değil.

 

Tartışmalara şöyle bir bakmak yetiyor.

 

Aman Allahım, inanılır gibi değil.

 

CHP’li Canan Arıtman’ın söylediklerini okudukça tüyleriniz diken diken olmuyor mu?

 

Arıtman  bir sembol oldu.

 

Türk kamuoyunun Ermeniler konusunda ne kadar çarpık hislerle dolu olduğunun bir sembolü. Yaptığı açıklamalar ve sürdürdüğü mantıkinsanın tüylerini ürpertiyor.

 

Buna karşılık, Cumhurbaşkanı Gül’ün tepkisi de beni hayretlere sürükledi. Oysa ilk başlarda çok uygar bir tutum takınmıştı. AKP’de görmediğimiz bir duruşu vardı. Sonra birden telaşlandı. Annesinin kökenini ispatlama yoluna saptı. Açıklama yaptı, dava açtı.

 

Neden?

Haberin Devamı

          

Zira dava açmak, annesinin çok kötü bir sıfatla veya suçlamayla karşı karşıya kaldığı anlamına gelir. Oysa Gül’ün annesinin kökeni ister Ermeni, ister başka olsun, bunda bir suç aranabilir mi?

 

Gül, keşke soyağacını çıkararak “ailemin yüzyıllara uzanan kayıtlı geçmişi Müslüman ve Türktür” diye açıklama yapmak yerine “Annemin kökeni bellidir. Ermeni kökenli olsaydı dahi bununla gurur duyardım” diye bir açıklama yapmış olsaydı. Keşke, Ermenilik utanılacak bir şeymiş gibi “Müslüman ve Türk” vurgusunu yapma gereği hissetmeseydi.

 

Aslına bakacak olursak, bütünkargaşanın temelinde, okullarda öğretilenler, gazetelerde yazılanlar, üniversitelerde tartışılanlar yatıyor. Uzun yıllar süresince çarpık kavramlarla büyütüldük.

 

Haberin Devamı

İşte şimdi, ektiğimizi biçiyoruz.

 

Ermeni sorununu anlamak için

SEDAT LAÇİNER, Uluslararası Stratejik Araştırmalar Kurumu’ndan(info@usak.org.tr) son derece ilginç bir kitap çıkardı. Ermeni Sorunu, Diaspora ve Türk Dış Politikası adlı kitabın temel bir amacı var. Ermeni iddialarının Türkiye’nin Dünya ile ilişkilerini nasıl etkilediği inceleniyor.

 

Bizler sadece Ermeni sorunu ile ilgileniriz. Ancak madalyonun bir diğer tarafında da Ermeni Diasporası vardır ve Türkiye’yi asıl rahatsız eden unsur da Diaspora’dır. İşte bu kitap, hem Ermeni sorunuyla ilgili gelişmeleri, hem de diaspora’nın Türk dış politikasına etkilerini çok ayrıntılı şekilde inceliyor. Tavsiye ederim, alın okuyun. Konuyu iyi bilseniz dahi, yine alıp saklayın, zira çok güzel bir kronolojik yapısı var.    

 

 

Yazarın Tüm Yazıları