Paylaş
Kürt ve Ermeni açılımları tüm hızı veheyecanıyla sürüyor. Yapılan onca eleştiri ve gösterilen tepkiye rağmen kamuoyunda genel bir beklenti var.
Gayet tabii, bu gelişmelere neredenbaktığınıza bağlı. Ancak toplumun önemli bir bölümü yaşananlara hem tam anlamıyla inanamıyor, hem de gerçek olmasını istiyor.
Herşeyin lafta kalmasından, oynanan satrancın bozulmasından korkuluyor.Sık sık “canım bu iş yürümez. Ak Partiseçim manevrası yapıyor” diyenlererastlıyorum. Halkın, genel bir güvensizliği, genel bir kötümserliği var. Bundan kurtulunamıyor. İstediğiniz kadar iyimserlik pompalamaya çalışın, içtenliklekabullenenlerin sayısı kısıtlı.
Genel bir kuşku ve kaygı var.
Her an için sürecin duracağı ve alışılmışa geri dönüleceği beklentisi var.
Bütün bu kötümserliğe rağmen, aynı insanların içinde bir de umut var.
“Ya, başarılı olursa...”
“Ya, gerçekten silahlar susarsa...”
KARMAŞIK BİR DÖNEMDEN GEÇİYORUZ
Umut ve beklentilerin de arttığı, karmakarışık bir dönemden geçiyoruz. Çok çabuk kızan, ümitlenen veya umutsuzlaşan bir toplum olduğumuzdan dolayı, inişli çıkışlı günler geçiriyoruz.
Hadi, bugünler daha cicim ayları. Bir süre sonra toplum sıkılacak ve “olacaksa olsun, yoksa vazgeçelim” çağrılarıbaşlayacak.
Ardından “Bu Kürtler de artık fazla oluyorlar. Neredeyse, üstümüzdeki yorganı daisteyecekler” eleştirileri gelecek.
Böylesine sabırsız, böylesine çabuk görüş değiştiriveren, böylesine hızla heyecanını kaybeden bir toplumu sürekli ilgili ve ayakta tutmakçok güçtür.
Ak Parti, acaba toplummühendisliğini hiç değilse bu defa iyi yapabilecek mi?
Bu sorunun yanıtı henüz yok.
BAZI GÜÇLER, SORUNLARIN HAFİFLEMESİNİ İSTEMEZLER
Türkiye’nin içinde ve dışında öyle güçler var ki, Kürt sorununun hafiflemesive PKK terörünün ortadan kalkmasını kesinlikle istemezler.
İşlerine gelmez. Zira, Kürt sorunuyla eli kolu bağlı olan bir Türkiye yerine, bu sorunu aşmış ve tüm kaynaklarını ekonomisi için kullanmaya başlamış bir Türkiye görmek istemezler. Onlar için, Türkiye kanamalı ve tüm potansiyelini kullanamamalı. O zaman, Ankara ile daha kolay başa çıkabileceklerini bilirler.
İçeride de durum pek farklı değil.
Güneydoğu’da barış, bir çok iç dengeyi bozacak, bazı kesimlerin para veya güç kaybına uğramalarına yol açacak.
Bu gidişi durdurmak isteyenler bir süre sonra kolları sıvayacaklar. Orada bir suikast, burada bir patlama... PKK kılığına girip cinayet örgütleme veya PKK içinde barış istemeyenlerin ayaklanmalarını bekliyorum.
O zaman iktidar ne yapacak?
Bugünkü cesaret ve kararlılığını gösterebilecek mi, yoksa Avrupa projesindeki gibi, zorlanınca davayı rafa mı kaldıracak?
“Ben elimden geleni yaptım. Ancak önemli engellerle karşı karşıyayım. Daha fazla ileri gidemiyorum” diyerek havlu mu atacak?
2011 seçimlerinin de baskısıyla “Kürt Sorununa el atma cesaretini gösteren tek parti” övünmesiyle yetinip, süreci askıya mı alacak?
Başından beri söylüyorum. Erdoğan inanılmaz zorlukta bir işe soyundu. Bundan geri dönmek de imkansız. Sadece yavaşlatılır veya geçici bir süre için askıya alınabilir.
AVRUPA NE İSTER?
Bu soruya yanıt vermeden önce, hangi Avrupa’dan söz ettiğimize karar verelim. Hükümetlerden mi, İstihbarat Örgütlerinden mi, yoksa yeminli Türk düşmanları veya ne pahasına olursa olsun, Türkiye’yi Avrupa dışında tutmaya kararlı çevrelerden mi söz ediyoruz?
27 AB üyesi içinden 2-3 tanesi hariç, hükümetler düzeyinde, genelde Kürt sorununun çözümünden memnuniyet duyarlar. Özellikle, Almanya veİskandinav ülkeleri gibi, topraklarında Kürt kökenli nüfus barındıranlar çok rahatlayacakları için, Ankara’nın adımlarını alkışlayacaklardır.
Avrupa Komisyonu, işbaşına gelir gelmez ilk demecinde hem Kürt, hem de Ermeni açılımlarını övdü. Ancak bu konudakiasıl işaret, ekim ayındaki İlerleme Raporunda çıkacak. Türkiye alkış alacak.
Bu arada, Türkiye’yi AB dışında tutmak veya iç kanamanın sürmesini isteyen bazı kesimler ise, bu süreci bloke etmek için ellerinden geleni esirgemeyeceklerdir.
Kim ne derse desin, Kürt sorununu hafifletmiş, PKK terörünü bertaraf etmiş, Ermeni sorununu çözüm sürecine sokmuş bir Türkiye, Avrupa’ya biraz daha yaklaşacak, hiç değilse AB yolundaki en önemli engellerden birini aşmış olacaktır.
Paylaş