Paylaş
İki gün boyunca da, szilere görüş aktardık. Gezinin siyasi anlamını veya verilen mesajların perde arkasını paylaştık.
Obama gittikten sonra, kendi kendime“Biz her şeyi konuştuk, acaba Amerikan kamu oyu bu geziyi nasıl algıladı?” diye sordum. Ardından da tüm ABD basınını taradım, konuyu yakından izleyen diplomatlar ve özel kaynaklarla konuştum.Karşıma çıkan manzara şaşırtıcıydı. Amerikan kamu oyunun Türkiye ziyaretini pek anlayamadığını görünce hayret ettim. Biraz daha derine inince nedenlerini anladım.
Resmi kanattan başlayalım…
Amerikan yönetimi bu geziyi yakından izlemiş ve gereken mesajları da almış. Bu açıdan herhangi bir sorun yok. Bürokrasi artık , Türkiye ile ilişkili sorunlar hakkında Beyaz Saray’ın ne düşündüğünü biliyor ve buna göre hareket etmeye hazırlanıyor.
Sorun, Amerikan kamuoyunun algılamasında yatıyor.
Gezinin çok erken yapılmış, dolayısıyla yeterli hazırlıkların yapılamamış olmasına dikkat çekiliyor. Yönetimin henüz kadrolarını tamamlayamadığına, takımını kuramadığına işaret eden birkaç kaynak, “Medya bu ziyareti bir türlü algılayamadı. Aralarında neden Türkiye’ye gidildiğini sorgulayanlar dahi vardı.” diyen bir Sivil Toplum Kuruluşu direktörü, Amerikan kamu oyunun şu sıralarda daha çok ekonomik konularla meşgul olduğunu, bundan dolayı da, Ermeni veya Türkiye’nin yeri gibi konuları algılayamadığını söyledi.
Medya’daki satır aralarına baktığınızda da, hemen hemen aynı noktalara rastlıyorsunuz. Medya için önemli olan, iflas eşiğindeki dev firmalar veya G-20’den çıkan kararların nasıl hayata geçirileceğiyle ilgili gelişmeler. Yoksa ne Kıbrıs, ne Kuzey Irak Kürtleri, ne de Türkiye’nin AB’ye tam üyeliği ilgi uyandırıyor.
Bunun yanı sıra, medya’nın bu geziyi nasıl yansıttığına baktığınızda, karşınıza “İslam dünyasına verilen mesaj” çıkıyor. Özellikle Sultanahmet Camii ve Ayasofya ziyareti, öğrencilerle toplantısı, TBMM konuşması ve diğer temasları, dikkat ettim, sürekli şekilde İslam dünyasına uzatılan çiçek çerçevesinde görülmüş.
Bu ziyaretten ABD’ye yansıyan en önemli unsur, Amerikan medya’sının Obama ’ya epey alkış tutması olmuş. Ülkesinde, toy bir politikacı, deneyimsiz bir Devlet adamı olarak eleştirilen Obama ’nın Türkiye performansı, doğal bir politikacı, ciddi bir Devlet adamı ve etkin bir Başkan olarak yansımış.
Erivan memnun, diaspora rahatsız
Gelelim, Obama ziyaretinin Ermenistan ayağına.
Türk medya’sı, ABD Devlet Başkanı’nın İstanbul’da Türk ve Ermeni Dışişleri Bakanlarıyla buluşmasını “sürpriz ”diye niteledi. Oysa, sürpriz filan değilmiş. Tam aksine önceden planlanmış ve Ermeni Dışişleri Bakanı da İstanbul’a sırf bu toplantı için gelmiş.
Amerika’daki güçlü Ermeni lobisi, Türkiye’de yaşananlardan pek memnun değil. Ankara’da bir soruya yanıt verirken “Soykırım konusundaki görüşlerimi değiştirmedim” demesi lobiyi memnun etmiş, ancak ardından da “Ancak, buna rağmen ben araya girmeyeceğim” diye devam etmesi, suratların asılmasına yol açmış. Ermeni lobisi hala ısrarla 24 nisan tarihinde Obama ’nın bir sürpriz yapmasını ve Soykırım kelimesini kullanmasını bekliyor.
Erivan’daki hava ise daha farklı.
Herşeyin başında, herkez Soykırım konusunun artık Türkiye-Ermenistan sınırının açılmasına bağlandığının farkında. Obama, Türkiye ile Ermenistan’ı bir tünele soktu. Tünelden çıkarken, sınırın açılması ve iki ülke arasındaki diplomatik ilişkinin kurulması gerekiyor.
Diaspora, Erivan’dan acele etmemesini istiyor. Kapının açılması ve diplomatik ilişkilerinin kurulması, Soykırım tartışmalarını uzunca bir süre için askıya alınması, belki de bir daha gündeme gelmeyecek şekilde gömülmesiyle sonuçlanabilecek. Diaspora bunu istemiyor. Türkiye’nin Soykırımla suçlanmasını ve ardından da infaz edilmesini planlıyor.
Erivan ümitli.
Bir Ermeni diplomatının şu sözleri çok ilginçti:
“ Artık Soykırım veya Karabağ tartışmaları ayrıntıda kaldı. ABD ayağını koydu ve bir süreç başlatıldı. Çok uzun sürmeden bir sonuç alınacakmış gibi görünüyor.”
Hadi bakalım, hayırlısı…
Paylaş