Paylaş
Avrupa Birliğini yerden yere vuran Ulusalcılar bugün gerçeklerle karşı karşıya gelmiş durumdalar.
Polis tarafından gözaltına alınıveriyorlar. Neyle suçlandıklarını bilmiyorlar. Kimi, aylarca tutuklu kalabiliyor. Kimi, gözaltı süresi 4 günü geçse dahi umursanmıyor ve itilip kakılıyor.
Oysa, AB kriterlerine göre, gözaltına alınanların önemli hakları var.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi eski yargıcı Rıza Türmen’in dünkü Milliyet’teki yazısı Avrupa’da geçerli olan uygulamalarını anlatıyordu. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesine nasıl uyum gösterilmesi gerektiği belirtilirken, son Ergenekon soruşturmasındaki gariplikler kendiliğinden ortaya çıkıyordu.
Türmen, daha önce de AKP kapatma davasını AİHM ilkeleri açısından inceleyen bir söyleşi vermiş ve yine dikkatleri çekmişti.
Uzun lafın kısası, Türkiye kendi kafasına göre hukuk kuralları icat ettiği sürece, bir yere varamayacak, huzursuzluk yaygınlaşacaktır.
İstikrarı bulmanın tek yolu, belirli kurallara uymaktan geçer. Herkesin kendihukuk anlayışını uygulaması ise, kaos yaratır.
“Hukuk Devletiyiz”yalanıyla bir yere varamayacağımızı bilmeliyiz. Zira Türkiye hukuk devleti değildir. Tam aksine giderek muz cumhuriyetine dönüşmektedir. “ Adalet’in terazisinesaygı gösterelim”gibi hiçkimsenin inanmadığı sloganlardan da vazgeçelim.
Avrupa’nın temel kriterlerine hepimizin ihtiyacı vardır.
Unutmayalım.
Reformları gerçekleştirmek yerine ayak sürüyen AKP’lilerin de, Ulusalcıların da artık bu gerçekleri görmeleri gerekir.
* * *
ÖNEMLİ OLAN,TOPLUMUN NASIL ALGILADIĞIDIR…
Bu konuya daha önce de değinmiştim. Ancak şu sıralarda öylesine canlı örneklerini yaşıyoruz ki, yeniden hatırlatmak istedim.
Kara Kuvvetleri Komutanı Org .İlker Başbuğ, Başbakan ile son görüşmesinin üzerinden bir hafta dahi geçmeden, Ergenekon soruşturması çerçevesinde bazı emekli komutanların gözaltına alınması nedeniyle yapılan yorumlara sert tepki gösterdi. Yorumcular, Başbakan’ın bu görüşme sırasında sanki Org. Başbuğ’a bu tutuklamalardan söz ettiği ve tepki gösterilmemesini istediğini yazmışlardı.
Org. Başbuğ, bu görüşme sırasında gözaltılar konusunun açılmadığını, gerçeklerin bambaşka olduğunu ve bu tip yorumların Türk Silahlı Kuvvetlerini yıprattığını söyledi.
Belki bazı yorumcular kötü niyetli olabilir ve TSK ’yı yıpratmak için hareket etmiş olabilirler. Ancak bunu genelleyemeyiz. Zira, kamu oyunu oluşturan yorumcu veya gazeteciler de, sokaktaki vatandaş gibi, belirli bir gelişmeyi algıladıkları şekilde yorumlar veya yansıtırlar. Ya gerçek durum hemen açıklanır, ya da edinilen izlenim veya algılamaya göre değerlendirilir.
Konu edilen gelişmenin yapılış şekli, süresi, zamanlaması gibi birçok etken işin içine girer. Sonunda da, toplumda bir izlenim doğar. İşte Başbakanın daha önce Genelkurmay Başkanı ile Dolmabahçe’deki görüşmesinde olduğu gibi, Başbakanile Karar Kuvvetleri Komutanı arasındaki son buluşma da aynen böyle olmuştur.
Hiçbir açıklama yapılmayan gizli toplantıya bambaşka niyetler yüklenmiştir. Gerçeğin ne olduğu bilinemeyince, algılamalar ön plana çıkmıştır.
Bakın mantık dizisi nasıl gelişmiştir:
- Başbakan’ın haberi olmadan bu kadar üst düzey emekli komutan alınamazdı… Polis harekete geçmeden birkaç gün önce yapılan bu görüşmede, Başbakan Org. Başbuğ’a, sürpriz olmasın diyekonuyu mutlaka açmıştır.…Polis başka türlü askeri lojmanlara giremezdi…Engelleme olmadığına göre, demek ki, Genelkurmay da gözaltına alınmaları onaylamış.
Toplumlar işin perde arkasını veya gerçekleri araştırmazlar. Yukarıdaki örnekte olduğu gibi, iç güdüleri, siyasi eğilimleri ve yakıştırmalarıyla hareket eder.
Paylaş