AB dikkatli davranmak zorunda

Kıbrıs’ta çözümün kaçmasından sonra AB’den yapılan açıklamalar tehlikeli bir gidişin sinyalini verdi. Brüksel’in özellikle TKS’ya yönelik sözleri çok talihsiz...

Kıbrıs konusunda bir yol ayırıma geldik ve Türk yöneticiler, KKTC yönetimiyle birlikte bir karar verdi. Kofi Annan’ın ortaya koyduğu planın bu haliyle kabul edilemeyeceğini belirtti.

Ben bu konudaki görüşlerimi açıkladım. Ancak, karar verildiğine göre, artık eskinin muhasebesini bir yana bırakıp, önümüze bakmalıyız. Haklıydık veya haksızdık, kavgaya gerek yok.

Bundan sonrasını iyi planlamalı ve büyük kayıplara uğramadan yolumuza devam etmeliyiz. Denktaş’ı eleştirdik, görüşlerimiz çatıştı.

İşin bu yanını da rafa kaldırmalıyız.

Beni bu aşamada en rahatsız eden gelişme Avrupa Birliğinden kaynaklanan bazı açıklamalar oldu. Özellikle de, Kıbrıs sorununun çözümünü Türk Silahlı Kuvvetlerinin engellediği, hükümetin hiçbir şey yapamadığı ve TSK’nın politik yaklaşımdaki konumunun değişmesi gerektiği şeklindeki sözler sürdürülür ve ilerde bir kampanyaya dönüştürülürse, sadece Kıbrıs değil, Türkiye-AB ilişkileri içinden çıkılmayacak derecede yara alır.

Kıbrıs konusunda TSK’nın eğilimini hepimiz biliyoruz.

Bir çok kalemden eleştiriler de yapıldı. Ancak AB yöneticileri, TSK’nın siyasi yaşamdaki rolü ve yeri konularını bizlere bırakmalılardır. Buna karar verecek olanlar, Türk siyasileri, düşünürleri, yani toplumun kendidir. Eğer AB Komisyonu, “Kıbrıs’ta Rumların istediklerini kabul edin ve Ordunuzun da statüsünü değiştirin” anlamına gelecek veya bu şekilde algılanacak bir tutum benimseyecek ve önümüzdeki dönemde böyle bir dili kullanacaksa, bu “Türkiye’ye kapıyı kapamak istiyoruz” demektir.

Komisyon yetkililerinin, özellikle şu sıralarda çok daha dikkatli adım atmaları gerekiyor. AB’nin Türkiye’yi eleştirme hakkı vardır ve bunu kimse yadırgamıyor, ancak, talihsiz,dengesiz açıklamalar veya hoyrat yaklaşımlarda bulunmaya hakları yoktur. Unutmamak gerekir ki, Kıbrıs’ta çözüm süreci bitmemiştir.

TSK İLE AB, KARŞI KARŞIYA GETİRİLMEMELİ

AB Komsiyonu ayrıca, Türk Ordusunun statüsünü veya toplumdaki ağırlığını en ön plana çıkarıp adeta, “AB’ye girmek istiyorsanız, TSK’yı Milli Savunma Bakanlığına bağlamalı, MGK’yı lağvetmelisiniz” gibi bir tutuma girmemeli.

AB tam üyelik için, Türk toplumunu TSK ile karşı karşıya getirmemeli, sanki bir tercihe itiyormuş izlenimi vermemeli. Bu, çok tehlikeli ve hatalı bir yaklaşım olur.

Türk-AB ilişkilerini hoyratlıklara kurban edilmemeli...

* * *

MANŞET'E KIBRIS ÖDÜLÜ

Kıbrıs'ta Denktaş kazandı, Annan planı bir kenara itildi. Çözüm olmazsa Türkiye'nin çok sıkıntıya gireceğini hep söyledik. Dışişleri Bakanı Yaşar Yakış da bugünlerde çok şaşırdığımız bir tehlikeye dikkat çekmiş ve "Çözüm olmazsa Türkiye Kıbrıs'ta işgalci diye suçlanır" demişti. O gün görmek istemediğimiz bugün başımıza geliyor. Çözüm arayışları sırasında tarafların görüşlerini CNNTÜRK'te Manşet'e taşıdık. Dört gün boyunca Atina, İstanbul, KKTC ve Rum kesime gittik. İkişer saat boyunca canlı yayınla görüşleri dinledik. Bu programlardan sonra bazı kesimlerden eleştiri alsak da proğramlar genelde çok ses getirdi. Örneğin 7. cumhurbaşkanı Kenan Evren 1974'deki Kıbrıs Barış Harekatı'nda daha sonra müzakerelerde Rumlara vermek üzere "fazla toprak alındığını" açıkladı.

İşte bu program dizisi bize Türkiye'nin en prestijli ödülünü kazandırdı. Türkiye Gazeteciler Cemiyeti yılın Haber Programı ödülünü önceki gün aldık. Manşet ekibi (Süleyman Sarılar, Halit Ziya Demirtaş, Ayşegül Yıldırım, Elçin Uyguntürk, ve Ece Ertem) sahneye çıktığında pek bir gururlandık. Ödülümüzü Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Büyük jüri üyesi Prof.Suat Gezgin'in elinden aldık.

Türkiye Gazeteciler Cemiyeti jürisine ve sizlere sonsuz teşekkürler.

AİHM KARARININ OLUMLU YANI...

Bazı Gazetelerin manşetlerine bakıp şaşırdım. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin (AİHM) kararına sadece eleştiri getirildi. Oysa kararın bir de, son derece olumlu yanı var.

AİHM, Öcalan’a verilen kararı doğru buldu.

Karara yönelik, yani işin esasına ilişkin hiçbir eleştirisi yok. Tek itiraz, bu kararın verilişi sırasında ortaya çıkan uygulama yanlışlıkları .

Türkiye bir sözleşme imzalamış ve yargılamaları da bu sözleşmeye uygun yapmayı kabul etmiş. AİHM’de şimdi “gözaltı süresini uzun tuttunuz ve mahkemedeki askeri yargıcı, yargılamanın son aşamasına kadar tuttunuz “ diyerek , tekrar duruşma istedi.

Bu karar hepimize abartılı gelebilir. AİMH bu nedenle eleştirilebilir. Ancak, kurallar Türkiye için değiştirilemeyeceğinden dolayı, keşke gereken titizlik daha önce gösterilse daha iyi olmaz mıydı?

Öcalan, yeniden yargılanır veya yargılanmaz. Bilelim ki, yargılansa dahi sonuç farklı çıkmayacaktır.
ERİŞ’İN BAŞARISI...

Meral Gezgin eriş IKV Başkanlığını, sekiz yıllık bir çalışmadan sonra Davut Ökütçü’ye bıraktı.

Eriş, Türkiye’deki bir Sivil Toplum Örgütünün nasıl çalışması gerektiğini gösteren en başarılı isimlerden biri oldu. Girişimlerinde daima dengeli davrandı. Hiçbir zman sesini yükseltmedi daha da önemlisi “BEN” demedi. Devlette görev tekliflerini reddedebilen çok az örnekten birini oluşturdu.

Türk yetkililere ne söylediyse, yabancı muhataplarına da aynını tekrarladı. Yurt dışında büyük bir sempati ve güvenirlik halkası yarattı. Avrupa Birliği olsun, Amerikalılarla olsun konuşmalarında onların mantık yapısına hitap etmesini bildi.

Eriş’ in diğer olgunluğu, zamanının dolduğuna karar verip, ayrılmasıyla ortaya çıktı. Aslında, devam etmesi isteniyordu. Ancak Eriş baskılara ve parlak sözlere direnmesini bildi.

Belki bugün İKV’yi bıraktı, amma Türkiye onu bırakmayacaktır.

Eriş’e toplum olarak, katkılarından dolayı hepimizin teşekkürlerini yansıtmak isterim...

CEM KOZLU’NUN ÖFKESİ...

THY yönetim kurulu başkanı ve Coca Cola orta Avrupa, Avrasya ve Ortadoğu grubu başkanı Cem Kozlu’nun son kitabı (Öfkeden Çözüme – İş Bankası Kültür Yayınları ) çok hoş. Hepimizin içindeki öfkeyi ortaya atması, çözümsüzlükten kaynaklanan bıkkınlığımızı deşmesi, son derece zamanlıydı.

Cem Kozlu gibi hepimiz öfkeliyiz. Böylesine byük bir potansiyeli olan ülkenin, kötü yönetilmesine kızıyoruz. Hepimiz, kendi ölçümüzde çözüm arıyoruz.

İşte Cem Kozlu’nun ortaya attığı çözümlerde, bu nedenle alkış topladı. Sadece eleştiri ile yetinip hiç çözüm önerisi yapmayanlara tavsiyem, Cem Kozlu’yu okumalarıdır.

Kozlu başında dünya kadar iş varken, toplumu düşünüyor ve oturup kitap yazıyor, sürekli üretiyor. Teşekkür ederiz.

* * *

(Bu yazı, Posta Gazetesinde ve aynı gün Hürriyet Gazetesinin tüm dış yayınlarında, Hürriyet internet sitesinde (www.hurriyetim.com.tr) Milliyet internet sitesinde (www.milliyet.com.tr) ve Daily News ekibi tarafından tercüme edildikten sonra hem ana gazetede, hem de Daily News internet sitesinde (www.turkishdailynews.com.) yayınlanmaktadır.)
Yazarın Tüm Yazıları