Mehmet Ali Birand

AB, çok geç olmadan laik Türkiye’ye sahip çıkmalı

1 Nisan 2008
AB’nin gündeminden düştük. Türkiye aleyhtarları da çok memnun, zira Ankara kendi kazdığı tuzaklara düşmüş, iç kavga nedeniyle AB’yi unutmuş görünüyor. Ancak bugün memnun olanlar, yarın çok pişmanlık duyacaklar. İstikrarsız ve laiklikten uzaklaşacak bir Türkiye, AB için çok daha büyük bir tehdit oluşturur.

Mutlaka dikkatinizi çekiyordur. Türkiye artık, Avrupa Birliği’nin gündeminde değil.  Ne Türkiye’nin lehinde, ne de aleyhinde konuşuluyor. Eskisi gibi demeçler uçuşmuyor. Oysa kısa süre öncesine kadar, Türkiye’yi AB’de tam üye olarak görmek istemeyen ülke liderleri veryansın ederlerdi. Ankara’nın Avrupalı olmadığından tutun, tam üyelik durumunda Avrupa’nın nasıl Türk işçileri tarafından işgal edileceğine dair örnekler sayılırdı.

           

Şu sıralarda derin bir sessizlik var. Arada bir çıkan ters sözlerin dışında, kimse ağzını açmıyor. Ancak, aman yanılmayın. Bu durum, Türkiye’nin Avrupa’daki imajının düzelmesinden kaynaklanmıyor.

           

Nedeni, Türkiye’nin kendi kendine büyük tuzaklar kazması ve birbirimizi yememizdir.

           

Türkiye aleyhtarlarının yapmak istediklerini, biz kendi kendimize yapıyoruz.

           

Yazının Devamını Oku

Baykal Gül ile topa girmek istemiyor…

29 Mart 2008
Cumhurbaşkanı’nın başlattığı ilk tur görüşmelerin sonunda benim edindiğim izlenim, bu işin bir uzlaşıyla sonuçlanmayacağı şeklinde. Özellikle, CHP lideri Baykal’ın bu aşamada, gerilimi giderme adına Gül’ün başlatacağı bir sürece katılmak veya sanki pazarlık ediliyormuş gibi bir görüntü verecek görüşmelere girmek istemediği açık. “Gerilimi düşürmek için bana gelmeyin, Erdoğan’a gidin” yaklaşımı içinde. Eğer biri geri adım atacaksa, bunun AKP olması gerektiğine inanıyor.

Sizi bilmem,  ancak ben çok şaşırdım.

           

Böylesine bir ortamda Cuhmurbaşkanı, muhalefet liderini , eski tarihli olsa dahi davet edecek ve gerilimin nasıl düşürülmesi gerektiği konusunda hiçbir şey söylemeyecek !

 

Olacak şey mi ?

 

Aslına bakılacak olursa, Cumhurbaşkanı 50 dakikalık görüşmede kaygılarını söylemiş. Demokrasinin ve istikrarın nasıl tehlikeli bir süreçten geçtiğine dikkat çekmiş. Uzun uzun bu konulara değinmiş, ancak somut şekilde “Siz şunu yapın, AKP şunu yapsın” gibi bir pazarlığa girmemiş.

           

Yazının Devamını Oku

Gül başarırsa, herkesin cumhurbaşkanı olacak…

28 Mart 2008
Siyasilerin bambaşka bir dünyaları vardır. Sizler veya bizler gibi düşünmezler. Onların farklı bir bakış açıları vardır. Ancak şu sıralarda kamuoyu öylesine önemli bir beklentiye girdi ki, siyasilerimizin bir defalık bizler gibi ve bizim için düşünmeleri gerekiyor. Toplum bunu arzuluyor, hayal kırıklığına uğramak istemiyor. Ancak sonuç almak kolay değil. Yine de, Cumhurbaşkanı’nın bu girişimi çok yerinde ve zamanlı oldu. Başarırsa, herkesin Cumhurbaşkanı olarak alkışlanacak.

Siyasilerin dünyası çok başkadır.

 

Bizim gibi düşünmezler.

 

Bizler gibi mantık yapıları yoktur.

 

Her şeyleriyle farklıdırlar.

 

Yazının Devamını Oku

Bir türban uğruna, geleceğimiz kararıyor

27 Mart 2008
Başbakan Erdoğan, Bosna Hersek’li öğrencilere hitap ederken “ AB ülkeleri bizi aralarına almadılar. Emin olun bu nedenle Türkiye’nin kaybedecek hiçbir şeyi yoktur” demiş. Sayın Başbakan son derece yanılıyor. Türkiye’nin olduğu gibi, kendisinin ve partisinin de neler kaybettiğini daha şimdiden gözlüyoruz. Türkiye, elindeki en önemli kartı kaybediyor. Bir türban uğruna, ülkenin geleceği kararıyor. AKP de, AB güvencesi kalmadığından dolayı meşruiyetini kaybediyor.

Başbakan’ın Bosna Hersek’te öğrencilerle yaptığı konuşmayı okurken içim sızladı.

           

Avrupa Birliği ülkelerinin, Türkiye’yi aralarına almak istemediklerine dikkat çeken Erdoğan, bu durumda Türkiye’nin kaybedecek hiçbir şeyi olmadığını söylemiş.

           

Ne yazık...

           

Eğer Başbakan buna gerçekten inanıyor ise, durumumuz dramatik demektir.

           

Yazının Devamını Oku

Gül bu gidişe dur diyebilir…

26 Mart 2008
Kamuoyundaki gerilim giderek artıyor. Kimse bu işin nereye kadar gideceğini bilmiyor ve belirsizlik, komplo teorilerini arttırıyor. Toplum, birilerinin araya girmesini ve tarafları hiç değilse yatıştırmasını bekliyor. Bazıları tarafından “taraf” mış gibi nitelendirilse dahi, bu işlevi yerine getirebilecek kişilerin başında Cumhurbaşkanı Gül geliyor. Konumu ve kişiliğiyle, bugünkü gidişin yönünü değiştirebilir.

Kimle karşılaşırsanız karşılaşın, aynı sözleri duyuyorsunuz:

           

Bu gidiş iyi bir gidiş değil. Birilerinin araya girmesi ve dur demesi gerekiyor.”

           

Eminim, sizler de aynı tepkilerle karşılaşıyorsunuzdur.

           

Türkiye iki cepheye bölündü.

           

Yazının Devamını Oku

AKP, mağduriyet zırhını kaptırdı...

25 Mart 2008
“Birşeyler oluyor, ancak tam anlayamıyorum” diye yazmıştım. Hala da tam anlamış değilim, ancak bazı izlenimlerim giderek güçleniyor. Bugün sizlerle bazı gözlemlerimi paylaşmak istiyorum... Önce iki sorum var: Geçen Cuma’ya kadar kamuoyu gözünde kim mağdur idi? Cuma gününden sonra kimler mağdur konumuna girdi? Buna doğru yanıt verebilirsek, belki birşeyleri çözeriz. Gelin deneyelim...

Son yazımda, birşeyler olduğunu ancak işin içyüzünü tam anlamıyla çözemediğimi, yazmıştım.Araya hafta sonu girdi. Olayla ilgili olarak bazı yeni bilgiler basına yansıdı ve toplumun nabzını biraz daha iyi tutabildim.

 

Cumhuriyet Gazetesi’ne ziyarete gittim.

           

İlhan Selçuk beyin tutuklanmasına karşı dayanışmamı göstermek istemiştim. Oradaki tansiyonu gözledim. Ziyaretçilerin heyecanını paylaştım.

           

Kemal Alemdaroğlu’nun evini aradım. Duygu ile konuştum. Ailenin şaşkınlığını açıkça hissettim.

           

Yazının Devamını Oku

Birşeyler oluyor, anlamak güç...

22 Mart 2008
Dünkü tutuklamalar , Hırant Dink’in öldürülme planlarının jandarma komutanları tarafından görmezden gelindiğine dair açıklamalar hepimizi ürküttü. AKP davası ile Ergenekon arasında ilişki kurulması da tuz biber ekti. Neler oluyor? Siz anlayabildiniz mi?

Çok açıkça söylemeliyim ki, ben olup bitenlerden somut birşey çıkaramıyorum. Komplo teorisi meraklıları inanılmaz senaryolar çiziyorlar. Ancak bunun sonu yok.

 

Beni asıl korkutan husus, ortada birşeylerin olduğu ve bu manzaraya bakınca ilerde çok daha büyük karmaşaların yaşanacağı kokusunun giderek yaygınlaşması. Durum son derece karışık.

 

Ergenekon soruşturması gittikçe dallanıp budaklanıyor.  İşin içine öyle isimler giriyor ki, inanamıyorum.

 

Ergenekon ile AKP’nin kapanma davası arasında kurulan bağ, Hırant Dink soruşturmasında jandarma komutanlarının suçlanması...

 

Yazının Devamını Oku

Sosyal güvenlikte kendimizi kandırıyoruz

21 Mart 2008
Sosyal Güvelik Yasası tartışılıyor. Sanki hükümet haksız bir yaklaşımla zavallı işçinin hakkını gasp ediyormuş gibi bir durum var. Oysa, bu sistem çöktü. Cebimizden her yıl 25 milyar para ödüyoruz. Ucuz popülerlik adına kendi kendimize yalanlar söylüyoruz. Oysa, yapılan doğrudur. Bizi iflastan kurtaracaktır.

Sosyal Güvenlik kısa adıyla  anılan,  Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanun Tasarısı hakkındaki tartışmaları hayretler içinde izliyoruz.

 

Neden hayret ettiğimi söyleyeyim:

 

Sosyal Güvenlik sistemimiz, kelimenin tam anlamıyla çökmüştür.

 

İflas etmiş durumdayız.

 

Yazının Devamını Oku