301’i kaldırmayın, hatta idamı başlatalım

Siz artık bıkmadınız mı? Hani şu 301 ile ilgili tartışmalar var ya, durmadan aynı konuların etrafında dönüp duruyoruz. Artık tam anlamıyla işin suyu çıktı. Bence, gelin bu işlerin peşini bırakalım, hatta eski değişiklikleri de geri getirelim. Bizim neyimize uygarlık (!)

Haberin Devamı

Emin olun artık bıktım.

          

Bilmem sizler de aynı şekilde mi düşünüyorsunuz?  301 ‘inci maddenin değiştirilmesiyle ilgili tartışmalar öylesine uzadı, öylesine gereksiz biçimde içi boşaltıldı ki, artık önemi de kalmadı.

          

Kısaca size hatırlatmak isterim.

          

Yaklaşık 2-3 yıldır 301’in bu ülkeye verdiği zararlardan söz ediyoruz.

          

3 yıldır, 301 nedeniyle toplum içindeki gerilimin arttığı yazılıp çiziliyor. 301’deki “Türklüğe hakaret” kelimelerinin, savcılarımız tarafından son derece abartılı biçimde yorumlandığı ve önüne gelene dava açıldığı şikayet konusu yapılıyor. Hakaret etmek ile eleştiri yapmak arasındaki farkı göremeyenler eleştirilip duruluyor.

Haberin Devamı

          

Yanlış mı ?

          

Hele bir de dışarıdaki yansımalara bakalım. 301’den açılan her dava dışarıda Türkiye’nin hırpalanmasına yol açıyor ve gereksiz şekilde eleştirilmesiyle sonuçlanıyordu.

             

Yanlış mı ?

          

Bu arada bizler ne yapıyorduk ?

          

301’in kaldırılması veya değiştirilmesi için yüzlerce yazı yazıldı. Biz yazdıkça, iktidar topu taca attı.

 

Önce gerek olmadığını anlattı.

 

Sonra, araya seçimler girdiğinden dolayı, sorunu rafa kaldırdı.

 

Olmadı, sivil toplum örgütlerine çağırı yaptı ve “tavsiyede bulunun, buna göre değişiklik yapalım” dedi. Aslında STÖ’lerin kafalarının herkesten fazla karışık olduğu biliniyordu. Nitekim, aylarca çalıştılar, ancak ortak bir görüş bulamadılar. Sonunda da birbirlerine girdiler. Konu daha da karıştı.

 

Haberin Devamı

Anlayacağınız, bu iktidar 301’i öylesine dağıttı, öylesine ayak sürüdü ki, sonunda artık bıkkınlık geldi. Artık kaldırılsa dahi hiçbir işe yaramayacak. Zira işin tadı tuzu kaçtı. Daha da kötüsü, 301’in kaldırılması durumunda yaratılacak ortamın etkinliği de yok olacak. Yani 301 kaldırılmış kaldırılmamış pek bir şey değişmeyecek.

 

Bu kadar ayak sürümenin nedeninin, isteksizlik olduğu da artık anlaşıldı. AKP’ lilerin, bu konuda MHP’lilerden hiç farkı yok. Her ikisinde de, aynı dünya görüşü ve içe dönük yaşam tarzını benimseme tutkusu var. Öylesine bir hava oluşturuluyor ki, sanki 301’inci madde kaldırılırsa, toplum ayağa kalkacak ve hep birlikte Cumhuriyete hakaret yağdırılacakmış ve Türkiye’yi korumak için mutlaka muhalefet edilmeliymiş gibi bir izlenim yayılıyor.

 

Haberin Devamı

İyisi mi, 301’de kalsın, daha önce gerçekleştirilen reformlar da geri getirilsin. Örneğin, idam cezası tekrar konusun. İşkenceye göz yumulsun. Belki o zaman Türkiye’yi daha iyi koruyabiliriz (!)

 

Ne dersiniz ?

                                 

 

                            *                             *                       *

 

TÜRKİYE-ABDİLİŞKİLERİ, ESKİSİ GİBİ OLMAYACAK

 

Türk-Amerikan ilişkilerini soğuk savaş yıllarından bugüne en yakından izleyen kuruluşlardan biri,60 ıncı yılını yaşayan RAND Corparationise, kullandığıuzmanlar içinde en etkili olanlardan biri de Stephen Larrabee’dir.

 

RAND’ın hazırladığı raporlar, Amerikan istihbarat örgütlerinin en çokyararlandıkları çalışmalar arasındadır. Larrabee de, Türkiye hakkında sayısız rapor hazırlamışbir isimdir.

 

Haberin Devamı

Son yayınlanan monografının adı: “ABD’nin güvenlik müttefiği olarak Türkiye”. Amerikan Hava Kuvvetleritarafından ısmarlanmış olan veABD’ninönemlimüttefikleriyle değişen ilişkilerinin incelendiği geniş birçalışmanın bir bölümünü oluşturuyor.Yani ABD, Hava Kuvvetleri genel stratejilerini saptarken önlerinde bu rapor olacak.

 

Larrabee’nin,önümüzdeki dönem Türk-Amerikan ilişkilerinin nasıl gelişeceği konusundaki öngörüleri çok ilginç:

 

  1. Türkiye gelecekte, ne yapacağı nasıl hareket edeceği, eskisi kadar öngörülemeyen ve çok daha zor bir müttefik olacaktır.
  2.  Türkiye, ABD ile iyi ilişkiler sürdürme isteğinidevam ettirmek istemesine rağmen, Kürt sorunu, İran’ın nükleer silah edinme hırsı ve Lübnan krizinin yansımaları nedeniyle, Ankara ortadoğu sorunlarına daha fazla yoğunlaşacaktır.
  3.  Türkiye’nin, ortadoğu’da çıkar hesapları ve yaptığı siyasi yatırımlardan dolayı, ABD’nin ortadoğu’daki askeri operasyonlarında, İncirlik üssünü eskisi gibi kullandırmaması beklenmelidir.
  4. Türkler için, Amerika ile ilişkilerin değeri, Washington’un Kürt sorununa yaklaşımına göre azalacak veya artacaktır. Eğer ABD, PKK konusunda Türk kaygılarını ciddiye almazsa, bu ilişkiler kötüleşecek ve Amerikan aleyhtarlığı yükselecektir.
  5.  Türkiye ile ABD’nin, İran ve Suriye’ye yönelik politikaları giderek ayrılmaktadır. Türkiye bu iki ülkeye daha yakınlaşma ve ilişkileri arttırmaktan yanadır. Ankara büyük olasılıkla, ABD’nin Tahran ve Şam’daki rejimlerin altını oymak ve yanlızlaştırma politikalarını desteklemeyecektir.

 

 

Yazarın Tüm Yazıları