Paylaş
Bunların ilk sırasında Zara, Mango gibi yabancılar ile Boyner, YKM, Mudo gibi yerliler gelirdi. AVM karışımını oluşturanlar, yola bunlardan bir ya da birkaçını çekip, onlara özel yerler vererek yola çıkarlardı.
Şimdi de bu perakendeciler çok önemli… Hala Zara, Mango, Boyner, Mudo’yu çekmek yarışı var. Ama bir süredir konuştuğum AVM yatırımcıları, bir şirkete giderek daha fazla önem verdiklerinin altını çiziyorlar.
Hafta içinde sohbet ettiğim Türk Mall’un genel müdürü Levent Eyüpoğlu, ‘Yeni yatırımlarda LC Waikiki’yi, olması gerekenlerden biri olarak görmeye başladık’ demişti.
Çok sayıda AVM’ye danışmanlık yapan Avi Alkaş’ın, Capital’in Ağustos sayısında söyleşisi var. Onun değerlendirmesi de aynı yönde:
‘Hızlı moda denilen akıma LC Waikiik çok iyi uyum sağladı. Bugün çok net olarak söyleyebilirim ki, biz artık Zara ve H&M’den önce LC Waikiki’yi gözetiyoruz. Metrekare verimliliğinde çok başarılı.’
Kısa sürede gelen başarı
AVM yatırımcılarının başarılı stratejisiyle dikkatlerini çeken LC Waikiki (Tema Mağazacılık) çok eski bir şirket değil. 1988’de kuruldu, kısa süre sonra LC Waikiki’ye çalışmaya başladı. 1990’da bu markanın lisansını aldı ve Türkiye’de bayilik sistemiyle yayıldı. 1997’de ise markanın bütün dünyadaki isim hakkını satın aldı. Bu satın alma ile üretim ve pazarlama şirketlerini ayırmaları grup için dönüm noktası oldu.
Pazartesi günü yayınlanacak Capital500 listesinde 37’inciliğe oturan şirketin cirosu 2.1 milyar TL’ye ulaştı. 2003 yılında 149 milyon TL ile 500 büyük şirket listesine girebilin Tema Mağazacılık, bu sürede cirosunu 14 kat artırdı. 2011 hedefi ise cirosunu yüzde 35 artırıp 2.7 milyar TL düzeyini çıkarmayı hedefliyor.
İşin sırrı ‘Bambu’da
Tema’nın sahibi Vahap Küçük, hızlı büyümesini, ilginç bir şekilde ‘Bambu stratejisine’ bağlıyor. Hedefini 2020’da Avrupa’nın 3 markasından biri olmak diye açıklayan Küçük, sırrını şöyle anlatıyor:
‘Bizim geri planının aslında yeteri kadar bilinmediğini düşünüyorum. Bunu şöyle açıklayabilirim. Bambu ağacını herkes bilir. Ağaç yetiştirmek isteyen köylü tohumu diker, 2 yıl gübresini ve suyunu verir. Ama ilk yıl hiçbir şey göremezsiniz, çünkü ağaç toprak altındadır, yeşermez. İkinci yıl da aynısını yapar. Üçüncü ve dördüncü yıl da su ve gübre vermeye devam edersiniz. Beşinci yıl geldiğinde filizlenir ve aynı yıl 27 metreye uzar. Ben bizim grubu da bambu ağacına benzetiyorum. Bize herkes 2 yılda nasıl bu kadar büyüdünüz diye soruyor. Ama biz bunun planlarını içeride 15 yıldır yapıyorduk.’
İsviçre Frangı’nın yaptığı
Sanıyorum global kriz öncesiydi. Bir arkadaşım konut kredisi almak istiyordu ve bankacısı ısrarla İsviçre Frangı öneriyordu. Bana da fikrimi sordu. Ona şunu söylediğimi hatırlıyorum:
‘Ben dolar kredisi kullandım. Ancak, ben kullandığımda 1.50 idi, düşeceğini tahmin ederek doları tercih ettim. Şimdi dolar 1.3’lerde, yükseliş sıkıntı yaratır. Benim önerim TL’dir.’
Arkadaşım bankacısının ısrarlarına rağmen beni ve danıştığı diğer insanların görüşünü dinleyip TL kredisi kullandı. Ama izlediğim kadarıyla İsviçre Frangı’nı tercih edenlerin sayısı da az değil. Zaman zaman email atıyor, ‘mağdur olduklarını’ dile getiriyorlar.
1 yıl önce uyarmıştım!
Gerçekten de çok mağdurlar. Dönüp baktığımda ben İsviçre Frangı ile ilgili son yazımı 9 Haziran 2010 tarihinde yazmışım. O yazımda Kayseri’de bizim KOBİ Buluşmaları’nda konuşan Doğuş’un patronu Ferit Şahenk’in değerlendirmelerime yer vermiş ve yükselişe dikkat çekmiştim. Şöyle idi:
‘Ben İsviçre Frangı’ndan bir sürpriz bekliyorum. İsviçre bankacılık sistemi, kriz öncesinde büyük sarsıntı geçirdi. Ancak, bankacılık sistemindeki önlemler ve düzenlemeler nedeniyle bu ülkeye güven giderek artıyor. Gelecekte İsviçre’ye güven daha da artabilir ve bu da Frangı daha da öne çıkarır. Bu para biriminin değerinde artış yaşanabilir.’
Yüzde 100 artışın faturası!
Yazı yayınlandığında 1 İsviçre Frangı 1.3765 TL idi. Çarşamba kapanış ise 2.102 TL’den oldu. Aradaki fark yüzde 52 düzeyinde… Eğer konut alan vatandaş, krediyi, örneğin 2008 yılının ilk aylarında kullandıysa, artış oranı yüzde 100’ü buluyor.
Bu şu anlama geliyor: 100 bin TL’ye aldığınız kredinin maliyeti 200 bin TL oldu. Ayda 100 TL ödüyorsanız, şimdi 200 TL ödüyorsunuz.
Belki de şöyle bir tablo oluştu: Evinizin değeri 150 bin TL, borcunuz ise 200 bin TL…
Şimdi çok sayıda vatandaş ‘Acaba TL’ye dönsek mi’ diye hesap yapıyor. Ama bunu da iyi hesaplamak, iyi soruşturmak lazım. İsviçre Frangı daha ne kadar yükselir, TL’ye çevirme maliyeti nedir ve son hesapta size katkısı ne olur?
S&P Türkiye’ye Fransız mı?
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın, Avrupa Parlamentosu’nda, soru soran parlamenter için yaptığı meşhur açıklama hala kulaklarımızda:
‘Bu arkadaş Türkiye’ye Fransız galiba.’
Çarşamba öğle sonrası piyasaların moraline limon sıkan Standard&Poors’un analisti Frank Gill’i dinlerken aklıma bu cümle geldi.
Çünkü, Moodys, S&P ya da Fitch… Bu derecelendirme kuruluşlarının uzmanları, yaptıkları bazı açıklamalarla Türkiye’ye ciddi şekilde Fransız kaldıklarını ortaya koyuyorlar.
Frank Gill’in açıklaması da böyle… Ne demişti?
‘Türkiye ekonomisi sert inişe doğru gidiyor olabilir.’
Daha birkaç hafta önce ‘Ekonomi ısınıyor’ diyerek ‘ısınma’ ve ‘cari açık’ uyarısı yapanlar, dönüp şimdi ‘sert düşüş’ konusuna dikkat çekiyorlardı. Bu tam bir ‘Fransız kalma’ örneğidir bence.
Bu açıklama sonrasında konuştuğum bankacıların genel düşüncesi şu idi: ‘Çok anlamsız bir açıklama… Ortada Türkiye’nin sert inişini gerektirecek bir şey yok. Alınan önlemlerle ekonomide soğuma işaretleri geliyor ama sert iniş işareti görmüyoruz.’
Doğrusu alınan önlemler ve global ekonominin etkileri nedeniyle Türkiye’nin büyümesi zayıflayabilir. Ama ‘sert düşüş’ bundan daha fazlasını, kriz halini ifade ediyor ki, bunu destekleyecek bir veriye sahip değiliz.
Paylaş