Paylaş
CEO Club toplantısında, ekonomi yönetimi, iş dünyasını yöneten CEO ve işadamlarıyla bir araya geldi. Prof. Ekren, iş dünyasının sorunlarını ve taleplerini dinledi, notlar aldı.
Bu önemli toplantıya Başbakan Yardımcısı Prof. Dr. Ekren, bütün ekonomi bürokratlarını getirmişti. Yaklaşımı ve çözüm önerileriyle iş dünyasının takdirini topladı. ‘işbirliğine açık’ bir profil çizdiği için, konuştuğum çok sayıda yöneticinin olumlu izlenimlerle ayrıldığını gördüm.
Toplantıdan öne çıkanlar
Prof. Dr. Ekren, toplantıya bir hayli hazırlıklı gelmişti. Uzun ve kapsamlı bir sunuş yaptı. Sunuşundan ve sohbetlerimizden öne çıkan bazı başlıkları paylaşmak istiyorum.
-Başbakan Yardımcısı Ekren’e, ‘Bize ekonomi ne olacak’ sorusu çok geliyor. Size de soran oluyordur’ dedim. Bu soruları çok duyduğunu ama işinin kolay olduğunu söyledi. Yanıtı şöyle oluyormuş: ‘Ben koordinatör bakanım, icracılara sorun.’
-2009 büyüme tahmini için, dünyaya bakılması gerektiğini söylüyor. ‘Dünya yüzde 3 büyürken, biz yüzde 7 büyüdük’ diye konuşuyor ve ekliyor: ‘Orada küçülme olacaksa, biz de sınırlı büyüyeceğiz.’
-Sorunlar Mortgage krizi olarak başladı. Sonra likidite krizi, kredi krizine dönüştü. Sonra ‘İletişim krizi’ dendi. Ardından ‘mükemmel fırtına’, şimdi de ‘Kasırga’ tanımı yapıldı.
-Canlanmanın 2009’un ikinci ya da üçüncü çeyreğinde başlayacağına dikkat çekti, ardından da Türk iş dünyasının bu canlanmaya hazırlanması gerektiğini vurguladı.
İkinci nesil reform zamanı
-Üzerinde durduğu önemli konulardan biri de ‘İkinci Nesil Reformlar’ oldu. Ancak, bu kez, sadece kamunun değil, özel sektörün de bu reformları başlatması gerektiğinin üzerinde durdu. Borçlanma ve ölçek ekonomisi konularında değişime ihtiyaç olduğunu söyledi.
-Yeni yol haritasını hazırlamanın tam zamanı… Özel sektörün önerilerine açığız. Alternatif maliyeti ortaya konulmuş önerileri değerlendirir, Ana Politika Belgesi’ne koyarız.
-Artık yeni dönemde Türkiye’yi sadece finansal yatırım yapılan ülke olmaktan çıkarmalıyız. Reel sektörüne de yatırım yapılan ülke konumuna dönüştürmeye odaklanmalıyız.
Her yükseliş, yeni bir ‘dibi’ getiriyor
Dünya borsalarında bir süredir olumlu rüzgarlar esiyor… New York’tan Tokyo’ya borsalarda, Kasım ayında görülen ‘en düşük’ düzeylerden yüzde 20’ye yakın yükselişler yaşandı. Bir ara 750’ye kadar inen Amerikan S&P Endeksi, 900 puanın üstüne çıktı.
Türkiye’de ise 23 bin, hatta bir miktar altına sarkan endeks, bu yazı hazırlandığında 26 bin 500 puanın üzerinde işlem görüyordu. Benzer oranlar Avrupa ve Asya borsalarında da var.
Öne çıkan tahminler, piyasalardaki yükselişin, yıl sonu ve Obama’nın ABD Başkanlık görevini üstleneceği 20 Ocak gününe devam edeceği yönünde… Borsaların düşüşe ve kötü haberlere rağmen ayakta kalması, bu görüşleri destekliyor. Ama her şey bu kadar da basit olmayabilir…
Her yükseliş, yeni bir düşüş düzeyi
Amerikan borsalarının, dolayısıyla dünya borsalarının son 1 yılına bakınca şöyle bir tablo ortaya çıkıyor. Ayı piyasasında, her yeni yükseliş rüzgarı, beraberinde daha düşük düzeyleri getirdi.
Örneğin, yılın başında Amerikan Merkez Bankası (FED), bankalara yeni kolaylık getirdiğini açıkladığında, mini bir ralli yaşanmış, ardından S&P Endeksi 1500 puana kadar gerilemişti.
Bu sayfadaki tabloyu dikkatle inceleyin… Son 1 yılda 8 ‘Ayı rallisi’, yatırımcılar tarafından satış fırsatı olarak değerlendirilmiş. Ve her seferinde de S&P daha düşük düzeyden kapanmış.
Şimdi böyle bir dönemdeyiz… Ayı piyasasında ‘bir ralli’ yaşanıyor. Bir yanda ağır bir resesyon, diğer yanda da yükselen borsalar var… Bu yükseliş de yeni bir ‘daha düşük düzeye’ ulaşmayla sona erer mi, onu bilmek zor… Ancak, yatırımcının dikkat etmesinde yarar olduğu da bir gerçek…
Sıfır faizle gelen soru işaretleri
Amerika’da faizler yüzde 0.25 düzeyine indi. Japonya’da zaten yüzde 0.30 oranına çekilmişti, şimdi bir miktar daha indirim yapılacak. İsviçre, 11 Aralık 2008’de 0.5 düzeyine çektiğini açıklamıştı. Bunları belki de İngiltere izleyecek.
Tablo ortada… Dünyanın gelişmiş ülkeleri ‘sıfır’ faizli bir döneme doğru gidiyorlar… Derin bir durgunluk dönemi kapıyı çalmışken, bu tür önlemler kaçınılmaz görünüyor. Ancak, faiz indirimlerinin beraberinde soru işaretlerini de getirdiği gerçek…
Bu soru işaretlerini dünyaca ünlü ekonomist Barry Eichengreen’e de sordum. Berkeley’de profesör olan Barry, birkaç konuya dikkat çekti:
1. Başta FED olmak üzere büyük merkez bankalarının faiz indiriminde gidecek yeri kalmadı. Ellerindeki cephaneyi bitirdiler. Yeni bir çöküşte, artık önlerinde ‘sıfır’ faiz silahı kaldı. Bu önemli bir risk.
2. Ancak, faizin yanı sıra ellerinde hala cephane olduğuna da inanıyorum. Fed’in hazine bonolarını geri alması gibi yaratıcı önlemler gündeme gelebilir.
Çıkış stratejisine ihtiyaç var
3. Fakat, bir başka soru işareti de büyüme döneminin başlamasıyla gündeme gelecek. Çünkü, düşük faizden bir de çıkış stratejisine ihtiyaç var. Onu nasıl yapacaklar, belli değil. Faizi düşürmek de zordur, yeniden artırmaya başlamak da…
4. Ekonomi canlanırken, faizi yukarı çekme operasyonunu, büyümeyi durdurmadan uygulamaları gerekecek. Bu çok kritik… Faizi artırma kararı, yeni beraberinde sıkıntı da getirir mi, ona bakmak lazım.
Paylaş