Paylaş
Merhum Sakıp Sabancı, 9 Nisan 2003 tarihinde yapılan emeklilik töreninde yaptığı konuşmada, şu mesajı vermişti:
‘Hazım Bey, bir insan ömrü için uzun sayılabilecek bir 32 yıl topluluğumuzun gelişmesine katkıda bulundu. Birçok ilkleri başlatıp başarıyla tamamlayarak iz bıraktı. Topluluğumuzda köşebaşı oluşturacak katkıları için ona teşekkür ediyoruz.’
Hazım Kantarcı’nın yerine Sabancı Holding’in CEO’luk görevine, dışarıdan bir yönetici, Dr. Celal Metin getirilmişti.
CEO görevini kabul etmeyen yönetici
Hazım Kantarcı’nın emeklilik kararı Nisan ayında açıklanmıştı. Ancak, karar daha önceden alınmıştı. Aile, Dr. Celal Metin’i göreve getirmeden önce başka seçeneklere bakmış, çeşitli yönetici adaylarıyla da görüşmüştü.
İşte bu adaylardan biri de Muhtar Kent idi. Belki daha önce bilenler vardır. Ben ilk defa duydum. Muhtar Kent, Sabancı Holding’in bu teklifini geri çevirmiş. Üstelik de ‘Ayvalık’ta zeytin yetiştirmek istiyorum’ gerekçesiyle…
Bu anıyı Pegasus’un CEO’su Ali Sabancı’dan dinledim… Capital ve Ekonomist’in, TTNet işbirliği ile düzenlediği Global KOBİ Platformu’nda konuşan Ali Sabancı, aile şirketlerinde dönüşüm, kurumsallaşma ve yetenek barındırma konularına dikkat çekerken, sözü CEO arama konusuna getirdi.
Neden kabul ettiremedik?
Ali Sabancı, CEO arama dönemini şöyle aktardı:
-Hazım Kantarcı emekliye ayrıldığında, biz yeni CEO bulma işini bir beyin avcısına vermek zorunda kaldık. Çünkü, içimizde onun yerini dolduracak aday yoktu.
-Üstelik yurtiçi ya da yurtdışından kimlerin bu işi üstleneceği, kimin uygun olduğu konusunda fikrimiz yoktu.
-Bu görevi önerdiğimiz bazı kişiler ‘Yorulduk’ diyerek kabul etmediler. Mesela, bunlardan biri Muhtar Kent idi ama kabul ettiremedik. ‘Çalışmayı düşünmüyorum, Ayvalık’ta zeytin yetiştirmeyi düşünüyorum. Yoruldum’ yanıtını verdi. Şimdi Coca Cola’nın başında… Biz kaçırdık onu.
Ali Sabancı, Muhtar Kent’in ‘yoruldum’ yanıtının arkasında, Türkiye’deki kurumsallaşma sorununun yattığını söylüyor. Çünkü, aile şirketlerinin yetki ve sorumluluk verme konusunda isteksiz davrandıklarına dikkat çekiyor.
BANKACILARIN GÖZÜ KAMU ÇALIŞANLARINDA
Anadolu’da otomobil bayileri olan bir işadamından dinlemiştim. ‘Otomobil satışlarında sıkıntı var. Almak isteyenlere ise bankalar kredi vermiyor’ diye anlatmıştı. Kredi alamayanların önemli bölümünün de esnaf kesiminden, KOBİ patronlarından olduğunu belirtmişti.
Ağaoğlu İnşaat’ın patronu Ali Ağaoğlu, Bahçelievler projesinde satılmayan yaklaşık 99 konutun önemli bölümünün, bankaların krediyi onaylamamasından kaynaklandığını anlatmıştı. Bankalar, bazı meslekleri yapanların kredi başvurularını onaylamıyor, bazılarını da ‘kara listeye’ aldığı için, değerlendirmeye tabii tutmuyor.
Bankacıların yeni gözdesi
Ancak, bir grup var ki onlar şu anda bankaların gözdesi durumunda… Her zaman gözde olan yüksek gelir grubundakileri ve bankaların düzenli müşterilerini bir kenara bırakıyorum. Şu anda hangi bankacıya sorsam, hepsi en iyi hedef kitlenin ‘kamu çalışanları’ olduğunun altını çiziyor. Dikkat ederseniz, bütün bankalar bu kitleye özel ürünler geliştirip, kampanyalar yapıyorlar.
Bir zamanlar kamu bankaları ile Oyak Bank’ın neredeyse egemenliğinde olan ‘kamu çalışanları’, şimdi tüm bankalar tarafından ablukaya alınmış durumda… Kredi kartından ihtiyaç kredisine, her ürün bankalar açısından iyi fırsatlar sunuyor.
Çok büyük bir kitle
Aslında bankalar haksız da sayılmazlar… Türkiye’de Aralık 2008 itibarıyla yaklaşık 1.9 milyon kamu çalışanı var. 2.2 milyon girişimcinin (işadamı, KOBİ sahibi) yanında az gibi görünebilir. Ya da sayıları 3.2 milyona yaklaşan yönetici ve profesyonel meslek gruplarının yanında az kalabilir. Ancak, kamu çalışanlarını bankalar açısından öne çıkaran birkaç faktör var:
1. Bu grupta batık kredi oranı çok düşük düzeylerde.
2. işten çıkarılma, işlerini kaybetme olasılığı sıfır. Gelir kaybı sorunları yok.
3. Adresleri belli, bordroları belli. Ortadan yok olmaları mümkün değil. Sorun çıktığında, kaynağında gelire el konulabiliyor.
O nedenle de bankalar polis, hemşire, savcı, hakim, subay ve öğretmen gibi kamu çalışanlarına yakınlaşmanın yolunu arıyor. Bir özel bankanın genel müdürü, ‘Eskiden bu kesimi kamu bankalarına terk etmiştik. Şimdi artık maaş ödemelerini de almak için çabalıyoruz. Gerçekten karlı bir grup’ sözleriyle, kamu çalışanlarının önemini anlatmıştı.
Paylaş