Coca Cola’nın CEO’su Kent’ten Küresel liderliÄŸin 8 yeni sırrı

Geçen hafta Cuma gecesi Ekonomist dergisinin düzenlediği ‘Yılın İş İnsanları’ ödül töreni vardı.

Haberin Devamı

Bu gecede ödül alacaklar arasında bütün gözler Muhtar Kent’in üzerindeydi. Temmuz ayında dünya devi Coca Cola’nın CEO’luğunu üstlenecek olan Kent, ikinci kez ‘Yılın Profesyoneli’ seçilmişti. Ödülünü alırken, konuklardan gelen alkış, bir Türk yöneticinin ulaştığı dünya çapındaki başarıyı da ortaya koyuyordu.

Coca Cola’ya dağıtıcı olarak giren Kent, o gece önemli bir konuşma yaptı. İşinden, onu başarıya taşıyan eşi ve çocuklarından söz etti. En önemlisi, kendisini başarıya taşıyan stratejiyi anlattı. Bunu da ortaya koyarken, Coca Cola gibi bir dünya devinde yeni dönemde zirveye ulaşmanın yollarına dikkat çekti. Kent’in altını çizdiği bu stratejiler, hem yöneticiler hem de genç yönetici adayları için çok anlamlı. O neden hem konuşmasından hem de tören sonrası ‘imzalayıp’ bana verdiği ‘konuşma metninden’ bu önemli başlıkları paylaşmak istiyorum:

Haberin Devamı
  1. Organizasyon için saygın bir vizyon ve strateji yaratıp, bunu kurumunuzun her katmanına iletebilmek.
  2. Şirketinizi bu vizyonun uygulama birlikteliği için etkileyebilmek ve gerekli süreç, motivasyon ve disiplini sağlayabilmek.
  3. Sizleriniz ile hareketlerinizi eş kılarak gerekli güven ve dürüstlük ortamını sağlayabilmek.
  4. Coca Cola’da çalışan liderlerin hepsinin kuvvetli bir ‘sosyal vicdana’ sahip olmaları gerekiyor. Çünkü, işimizin uzun süreli sağlıklı olabilmesinin ancak iş yaptığımız toplumların sağlıklı olmalarına bağlı olduğu gerçeğini anlamamız gerekiyor.
  5. Takım çalışmasını bilen, farklı kültürlerde sıkıntı çekmeyecek, iş ortakları ile uzun
    süre ilişkiler kurabilen ve bunları yapabilmek için her fırsatta satış noktalarını dolaşıp işimizin bütününü görebilecek arkadaşlar olmalı.  
  6. Her gün muhakkak işinden her gün zevk alan, gülmesini bilen arkadaşlar ancak başarıya ulaşabiliyorlar.
  7. Dışarıya yakınsanız, sadece ‘raporlara dayalı’ iş yapmaktan uzaklaşabiliyorsunuz. Bu da şirketlerdeki en büyük tehlikenin ortadan kalkması anlamına geliyor.
  8. Bu 7 noktada başarıyı sağladıktan sonra, geriye kalan en önemli şey, sizi ve şirketinizi başarılı kılan ‘bu girişimleri’ sürdürebilmek.  

 

Türkiye’ye girme hazırlığı yapanlar şimdi yatırımlarını erteleyecek mi?

Türkiye’ye 1975-2004 yıllarında toplam 19.8 milyar dolarlık doğrudan yabancı sermaye yatırımı gelmişti. Bu, yıla 660 milyon dolar anlamına geliyor. 2005-2006 yıllarında 30 milyar dolar yeni yatırım girdi. 2007 yılında gelen yabancı sermaye tutarı ise 22 milyar doları yakaladı.  
/images/100/0x0/55eb57b0f018fbb8f8bb1c6f

Tahminler, bu akışın 2008 ve sonrasında devamı yönündeydi. Gerçi biraz yavaşlama bekleniyordu. Ancak, Türkiye’ye girmeye hazırlanan ve ortak arayan şirketlerden gelen haberler, hareketliliğin devamını gösteriyordu.

Bunları girişlerin kesildiği, duracağı anlamında söylemiyorum. Ancak, önce global dalga, ardından da iç siyasette yaşananlardan sonra neler olacağını ben de merak ediyorum. Burada bir tablo görüyorsunuz. Türkiye’ye girme hazırlıkları yapan ya da ortak arayışında olanlardan bazılarını paylaşıyorum.  

Son dönemde hangi sektörden yönetici ya da işadamı ile konuşsam, yabancılardan söz ediyor. Bazıları ‘sektörüne girmeye hazırlanan’, bir bölümü de ‘kendileriyle’ ilgilenenleri anlatıyordu. Örneğin, giyim perakendeciliğine ilgi hala çok fazla. Victoria’s Secret gibi şirketlerin arayışından hep söz ediliyor.

Haberin Devamı

Teknoloji perakendeciliÄŸi iÅŸini uzun süredir ‘koklayanlar’ var. ÖrneÄŸin, Best Buy, satın alacak ÅŸirket arayışını sürdürüyor. Sigortacılığa gelenler oldu. Sırada bireysel emeklilik ÅŸirketleri var.ÂEnerji ÅŸirketlerini söylemeye hiç gerek yok. Türkiye, sürekli onların gündeminde…

Ancak, global dalga bir yana… İç siyasette yaşananların yabancı yatırımcılarda tereddüt yaratmasından endişeleniyorum. Çünkü, bunların bir bölümünde ciddi yol alınmıştı. Bir bölümü ise arayışa henüz başlamıştı. Umarım, iç siyasetteki sorunlar hasarsız atlatılır, yabancı sermaye akışı devam eder. Global dalga eninde sonunda bitecek. Sonra hayata kaldığımız yerden devam için yeni sermaye girişine ihtiyacımız olacak.

Haberin Devamı

 

 

Türk şirketlerinin internette alacağı çok yol var

Geçtiğimiz günlerde UNCTAD’ın (Birleşmiş Milletler Ticaret Ve Kalkınma Konferansı) önemli bir rap/images/100/0x0/55eb57b0f018fbb8f8bb1c71oru açıklandı. ‘Enformasyon Teknolojisi’ adlı bu raporda dünyadaki son gelişmeler analiz edilirken, çok sayıda ülkelerin teknoloji istatistiklerine de yer veriliyor. Buradan Türkiye’nin, dünyanın dört bir yanındaki ülkelerin nereye gittiklerini, aradaki farkı görmek mümkün.

Ben daha önce de yazdığım bir konuya, şirketlerin ‘internet ve web sitelerini’ kullanma konularına baktım. Bu konuda biraz geride olduğumuzu, interneti etkin kullanamadığımızı yazmıştım. UNCTAD’ın verilerinde de aynı sorunu görmek mümkün.

Haberin Devamı

Raporda 53 ülkenin verilerine yer verilmiş. Ülkeler, 10 ve daha fazla işçi çalıştıran şirketlerin interneti kullanma ve web sitesine sahip olmalarına göre değerlendirilmiş. Ben ‘ilk 15 ülkeyi’ buraya aldım. Gördüğünüz gibi listenin başında Katar var. Ardından Avrupa ülkeleri geliyor. AB ülkelerinde şirketlerin interneti kullanma oranı yüzde 92 düzeyine ulaşmış. 2003 yılında bu oranın yüzde 86 olduğunu düşünürsek, ciddi bir ilerleme dikkati çekiyor.  

Türkiye, interneti kullanma oranında fena bir düzeyde değil. Yüzde 80.4 ile orta sıraların üstünde yer alıyor. Ancak, web sitesine sahiplikte yüzde 59.9 ile 30’uncu sırada yer alıyor. Türkiye’nin bulunduğu yerde Macaristan, Güney Kore, İspanya ve Hong Kong bulunuyor. En alt sırada ise Küba, Çin, Belarus, Rusya, Panama ve Azerbaycan dikkati çekiyor.

Haberin Devamı

Verilerin geneli 2006’ya ait olduğu için bir miktar değişmiştir. Tahminim, Türk Telekom’un atağı nedeniyle Türkiye’nin interneteki yeri ortalamanın üstünde artmıştır. Ancak, daha çok gidecek yolumuz var. Özellikle de web üzerindeki varlık açısından…

Yazarın Tüm Yazıları