Paylaş
Şubat ayı enflasyonu yüzde 0.40-1.0 arasında bekleniyordu, yüzde 1.29 oranında çıktı. Böylece yıllık enflasyon TÜFE’de yüzde 9.10, ÜFE’de ise 8.15 oldu. Merkez Bankası’nın yüzde 5’leri hedeflediği dikkate alındığında, oranın ne kadar yüksek olduğu daha iyi ortaya çıkıyor.
Enflasyonun yüksek çıkması, bunun önümüzdeki dönemde aynı hızda devam edeceği anlamına gelmez. Gıda ve enerji fiyatlarındaki artışın etkisinin azalmasıyla birlikte düşüş eğilimi birkaç ay sonra hızlanacaktır.
Fakat enflasyonda bazı ürünlerin fiyatlarındaki katılığın önemini de göz ardı etmemek gerekiyor. Bunların başında kira geliyordu. Son ayda Merkez Bankası, kira artışlarında bir yavaşlama olduğuna dikkat çekti. Bu çok iyi haber… Ancak, hala bazı ürünlerde ‘fiyat katılığının’ olduğunu unutmamak gerekiyor. Çünkü, bazı ürün ve hizmetler, genel fiyat artışının çok çok üstünde artış sergiliyor.
Son 6 yıldan çıkan dersler
Türkiye İstatistik Kurumu (TUİK), Türkiye’deki fiyat artışlarını 2003 yılına kadar 1994 bazlı bir endeksle açıklıyordu. 2003 yılında enflasyon sepetini değiştirdi, bazılarını çıkardı, onların yerine yeni ürün ve hizmetler koydu. Bu dönemden sonraki fiyat artış eğilimini analiz edince, çok önemli ip uçlarının ortaya çıktığını görüyoruz. Bir defa bazı ürün ve hizmetlerde ‘Fiyat katılığı’ ve ‘düşüşe direnme’ konusu dikkati çekiyor.
Durumu daha iyi algılamak için, önce 2003 Şubat-2008 Şubat döneminde enflasyonun yüzde 54.7 oranında arttığını belirtmek gerekiyor. Bunun üzerinde, hatta bir hayli üzerinde fiyat artışı gösteren ürünler, ‘düşüşe büyük direnişe’ devam ediyorlar.
Bu sayfadaki tablolara dikkatle bakın. Birinci tabloda ‘Enflasyon düşüşüne direnenler’ var. Listenin ilk sırasında ‘kırtasiye’ ürünleri dikkati çekiyor. Bu ürünler 2003 şubatından bu yana yüzde 18 bin 500’e yakın fiyat artışı yaşamış. Bunda bence yeni ürünlerin geliştirilmesi ve günlük hayatta daha fazla kullanılması etkili olmuş. Ardından limon, enjektör ve termometre gibi sağlık ürünleri, internet, cep telefonu ve beyaz peynir geliyor. Bunlarda da fiyat artışı yüzde 200’lerin üzerinde… İlk 20’nin fiyat artışının yüzde 127’nin üzerinde olması çok önemli. Ardından gelen ilk 20’de de artış yüzde 100’ün üzerinde seyrediyor.
Enflasyonun düşüş eğiliminin hızlanması ve kalıcı olması için, bu ürünlerde, özellikle yeni gelişen teknolojilerde fiyatların yönünü aşağıya çevirmesi gerekiyor…
Aslında bunun ip uçlarını da ikinci tabloda görüyoruz. ‘En çok düşenler’e bakın… Bazı teknoloji ürünlerindeki fiyat düşüşleri dikkati çekiyor. Televizyon, cep telefonu, bilgisayar ve benzeri ürünlerde rekabet arttıkça ve teknoloji geliştikçe, ürün fiyatları da geriliyor. Bunu internet ve cep telefonunda göreceğiz.
Bu iki tablodan bana göre son 7 mesaj daha öne çıkıyor:
-En çok artanlar arasında en kilit konu kira… Diğerlerinin önemli bölümü çok hayati değil.
-Kırtasiye ürünlerindeki artış bundan sonra eskisi gibi olmaz. Ancak, etkisi artarak devam eder.
-Otomobil başta olmak üzere servis ücretlerindeki artış burada da kendini gösteriyor. Buna dikkat etmek gerek.
-En çok yükselen 50 ürün-hizmetten 15’ini günlük hayatta yoğun olarak kullanılan gıda ürünleri oluşturuyor. Bu enflasyon için çok önemli.
-En çok düşen ilk 50’de 16’sı beyaz ve elektronik eşyadan oluşuyor.
-Bir başka önemli konu ise giyim ürünlerindeki gerileme eğilimi… İlk 50 düşen arasında 15’in tekstil ürünleri olduğu dikkati çekiyor. Bu da sektördeki rekabetten kaynaklanıyor.
Çek ve senedi ölçüsüz kullananlar Şimdi bunalımın eşiğine geldiler
Geçen hafta Cuma günkü yazımda ‘Ekonomik döngüdeki yavaşlamayı’ ele almıştım. Orada piyasalardaki durgunluğun bu kez ciddi olduğunu vurgulamış, başka rakamlarla birlikte ‘çek ve senet’ istatistiklerine dikkat çekmiştim. Yazı yayınlandıktan sonra epey mesaj aldım, dışarıda karşılaştığım okurlardan görüşler dinledim. Okuduklarım ve dinlediklerimden birkaç konuyu paylaşmak istiyorum:
-KOBİ’ler ve esnafta ciddi bir durgunluk sorunu yaşanıyor. Para trafiği ciddi şekilde yavaşlamış durumda.
-Paranın yerini önemli ölçüde senet ve çek almış. Ancak, çek ve senet biraz ‘ekmek peynir’ gibi kesiliyor. Sıkışan esnaf ve KOBİ patronu, nakit akışını dinlemeden senet veriyor, çek yazıyor. Bunun ‘karşılıksız para’ olduğu bilinci pek yaygın değil.
-Bazı okurlar, hem çek tahsil edememe hem de karşılıksız çek yazma sorunu ile karşı karşıya… Bir bölümü ‘hapis cezası’ tehdidi altında. Örneğin, Burak Aydoğdu, 2006 yılında iflas etmiş. Elindeki çekleri paraya çeviremeyince, yazdığı çekler nedeniyle hapis cezası alacağını söylüyor. Şimdi 450 YTL ile bir yerde çalışıyormuş. Talebi bu konuda bir af çıksın.
-Şahin Serçe, babasının elindeki senet ve karşılıksız çekler nedeniyle iflasın eşiğinde olduğunu yazmış.
-Bir başka okur, ‘Bulunduğumuz sanayi sitesinde bazı günler siftahsız dükkan kapatıyoruz’ diye şikayet etmiş ve eklemiş: ‘Her şey yolunda diyenler başka ülkede yaşıyor galiba.’
Bütün mesajları yazmak mümkün değil. Ancak, bir sorun olduğu ortada… Protestolu senet ve karşılıksız çek rakamları da bunu destekliyor. Belki hükümetin bu cepheye biraz daha özenli bakması bir çözüm olabilir.
Paylaş