HAFTA başında Kızılay metro istasyonunun içindeki ING Bank gişelerinden doğalgaz almak istedim. Karşılıklı olarak ING Bank’ın burada çok sayıda satış bankosu bulunuyor.
Her birinde yaklaşık 20 kişilik kuyruklar.. Türk olmanın verdiği reflekslerle, bir süre izleyip hangi kuyruğun bir kişi daha eksik sayıda olduğunu kestirmeye çalıştım. Bir karar veremeyince, rastgele bir tanesinde sıraya geçtim. * * * Bir süre sonra yanıma yaklaşan bir genç, tüm ING Bank bankolarının tam ortasında duran PTT şubesini gösterdi ve “Beklemenize gerek yok. Orada da doğalgaz satıyor, üstelik sıra da yok” dedi. Usulca gösterdiği PTT şubesine baktım. Gerçekten sıra yoktu. Ama orada doğalgaz satılıyorsa, etrafındaki banka gişelerinde 100’den fazla insanın sıra bekliyor olması da çok anlamlı gelmedi. * * * Yine de içimden gelen ses, o gence güvenmemi söyledi. Sıramı terk ettim ve PTT şubesine yöneldim. Sırada tek bir kişi bile yoktu. Doğalgaz kartını ve parayı uzattım, 10 saniye sonra dolan kartım elimdeydi. İnanamadım.. Bir an öylece durup, sıra bekleyen yüzlerce insana baktım. ‘Elim sende oyunu’nu devam ettirmeliydim. En uzun sıranın en sonundaki genç çifti gözüme kestirdim. İki cümle ile durumu anlattım. Onlar da bir anda sıralarını terk edip, mutluluk içinde PTT şubesine yöneldiler. Demek mi yanıbaşımızda olup da fark edemediğimiz şeyleri paylaşmak, bir anlamda ‘elim sende’ demek gerekiyormuş. Kentli nezaketi içinde..