Bir tarafta,
Beypazarı duruyor önümde..
Her festivalinde, her bayram tatilinde
dolup taşan Beypazarı..
Başkanı Mansur Yavaş,
MHP’li.. Yavaş, şimdi de MHP’nin Ankara Büyükşehir Belediye Başkan adayı. Beypazarı’nda, iktidar partisine mensup olmadığı için önüne çıkarılan zorlukları, ayağının altına kazılan çukurları gazeteci olarak çok gördüm. Ama Mansur Yavaş, bir gün bile
ağlamadı, bir gün bile
kavga etmedi. Kendi bildiği doğru ile kendi
işine baktı. Diğer deyişle, işinin
hizmet olduğunu hiç aklından çıkarmadı.
Ve
sonuç ortada..
Binlerce yerli turistin yanısıra gelen yabancı turisti, yabancı misyon gruplarını, elçilikleri, gençleri, kısaca her kesimden yüzbinlerce insanı yıllardır Büyükşehir Belediyesi’nin ücretsiz servise koyduğu
EGO otobüsleri taşımadı Beypazarı’na..
Beypazarı’nın,
içinde gölü yok.. Zenginlerin keyif yaptığı
sayısız villası yok..
10 bin üniversite öğrencisi yok..
Bana göre Beypazarı’nda, belediye başkanı da
yok..
Beypazarı’nın
lideri var..
VE DİĞER TARAFTA GÖLBAŞIGölbaşı’na da gazeteci olarak yıllardır bakıyorum. Mevcut Başkan
Abdülnasır Haşlak,
Ankara Hürriyet bürosuna yaptığı nezaket ziyaretlerinde, ilçesini tanıtmak adına özenle çerçeveletilen
’sevgi çiçeği’ fotoğrafları getirirdi. O ziyaretler sırasında, hep bir hayalim oldu. Acaba Başkan, "Ankaralı aileleri Gölbaşı’nın tarihi, doğal ve kültürel dokusunda bir haftasonu geçirmeye davet ediyoruz" açıklamasını yapıp, kamuoyuna bir çağrıda bulunacak mı diye..
Ankara’da hiç kimsenin, yaldızlı çerçeve içine yerleştirilmiş sevgi çiçeği fotoğrafını evine astığını
görmedim.
Oysa Gölbaşı’nın, herşeyden önce
gölü var.
10 bin üniversite öğrencisi var. Bu üniversite öğrencilerinden kaç tanesinin Gölbaşı’nda kaldığı sormayın, çünkü yanıtı komik:
700 tanesi.. Çünkü öğrenciyi Gölbaşı’nda yaşatacak
’felsefe’ ne yazık ki yok.
Gölbaşı’nın
ormanı var,
yakınlığı var, bugüne kadar kimsenin dönüp
bakmadığı tarihi, kültürel
değerleri var.
Ama yıllardır seyrediyorum,
Gölbaşı bir türlü Beypazarı olamadı. Üstelik Başkanı, iktidar partisi olan AKP’nin üyesi olmasına rağmen..
Demek ki
MHP’li Mansur Yavaş, AKP’li olup Gölbaşı Belediye Başkanı olsaydı, siyasetin ezberi bozulacaktı.
PROPAGANDA EDEBİ İLE OLMALIYazımın başında belirttiğim gibi yerel seçim sürecine girip de, propaganda döneminin
belden aşağı vuruşlarla geçeceği sinyalleri güçlenince, yıllardır kendime sorduğum
’Neden Gölbaşı Beypazarı olmuyor’ sorusunu tekrar sorma ihtiyacı duydum.
Ankara Milli Eğitim Müdürü iken tanıdığım, ardından
Milli Eğitim Bakanlığı Turizm ve Ticaret Eğitimi Genel Müdürü olan ve son olarak görevinden istifa edip
AKP’den Gölbaşı Belediye Başkan aday adayı olan
Murat Bey Balta hakkında,
’ilk defa gördüğüm’ bir iki internet sitesinde yazılan yorum ve sorularla karşılaştım.
- Gölbaşı’nda uyumuş mu?
- Gölbaşı’na kaç okul yapmış?
- Gölbaşı’nda her yer koruma alanı, nereye ne yapacakmış?
Belden aşağı olduğu her halinden belli olan bu soruların yanıtlarını vermek benim görevim değil. Bildiğim yanıtlar, çok
sağlam..
Gölbaşı hala bir
’köy’ iken, dünyanın tanıdığı
Beypazarı ortada..
SİYASET CENTİLMENLİK DEMEKAday olsun ya da olmasın, başkan seçilsin ya da seçilmesin, hiç önemi yok.
O toprakların insanı olan
Murat Bey Balta’nın, kendi coğrafyasını tanıtmak için
Ankara Hürriyet’e hiçbir zaman
’çerçeveletilmiş sevgi çiçeği’ fotoğrafı ile gelmeyeceğini biliyorum.
Çünkü, konuştuğum
Balta’nın hayalinde Münich’teki
İngiliz Parkı, Bavyera’da
’orman içine saklanmış’ doğa dostu sanayi sitesi var.
Sineması olmayan,
tiyatrosu olmayan, zenginleri
’Gölbaşılı’ olamayan, geleceğini girişinde yapılan üç - beş tane
uyduruk ticari villaya endekslemiş olan Gölbaşı’nın Beypazarı’nı
sollamasını,
Ankara adına çok istiyorum.
Murat Bey Balta, adaylığını açıkladığı basın toplantısında bütün adaylardan
övgü ile sözedip,
başarılar diledi.
Hayalindeki Gölbaşı herkesin,
bütün Ankara’nın hayali olsun diye..
Benim ise inancım farklı..
Gölbaşı’nın başkana ihtiyacı
yok..
Kim ya da hangi parti kazanırsa kazansın, Gölbaşı’nın
lidere ihtiyacı var..
’Köy’ olmaktan kurtulmak için..
Tıpkı Beypazarı gibi..
Büyükşehirin mühendisi yaratıcı çözümü bulmuş
GEÇTİĞİMİZ hafta Çayyolu’nda yeni yapılan büyük bulvarın ortasında bırakılan ve bu nedenle
’cana ve mala kasteden’ elektrik direğini aktarmıştım. Büyükşehir Belediyesi’nin, bulvar yapıp ortasında iki tane elektrik direği
bırakan mühendisine
’ödül’ verilmesini önermiştim. Şerit çizgisi, aydınlatması olmayan
’seçim asfaltı’nda, yazımdan hemen sonra bir değişiklik meydana geldi.
Mühendisliğin en önemli özelliği,
’çözüm bulma sanatı’ olmasıdır. Her fırsatta mühendis odalarına
ağır suçlamalarda bulunan Büyükşehir Belediyesi’nin
kendi mühendisleri öyle bir çözüm bulmuş ki, ağzım açık kaldı. Direği koskoca bulvarın ortasından kaldırmak yerine, etrafına polisin kullandığı türden
’olay yeri inceleme şeritleri’ çekmişler.
Nasrettin Hoca fıkrası gibi..
Daha önce de aktarmıştım, bu bulvar bir anda bitiyor ve diğer bir bulvara bağlanmak yerine karşınıza evler ve daracık bir köy yolu çıkıyor.
Şimdi yeni önerim,
’anıt bulvar’ olarak böyle kalsın. Adını,
’Nasrettin Hoca Bulvarı’ koyalım. Başkan Gökçek’in yıllardır hayalini kurduğu dev Nasrettin Hoca heykelini de,
sonu olmayan bu bulvarın ortasındaki direğin
tepesine koyalım.