İNTERNET ortamında yıllardır dolaşan ’Askıda Kahve’ başlıklı e-posta ve sunumu neredeyse görmeyen yok gibidir. Sunum, bir sosyal yardımlaşma modelini anlatır. Bir kafede kahve içen müşteriler, arzu ettikleri takdirde fazladan bir kahve parası öderler. Parası ödenen her kahve için, askıya bir kağıtçık asılır. Maddi durumu iyi olmayan kişiler kafeye geldiklerinde, o askıdaki kağıtçık ile ücreti ödenmiş kahveyi içerler.
Sevgili Hande2 de, bu hafta bizlerle "İtalya’da ’Askıda Kahve’, Türkiye’de ’Askıda Ekmek’" başlıklı haberini paylaştı ve şahit olduğu bir olayı şöyle aktardı:
"İzmit’te arkadaşımla ekmek almak için fırına girmiştik. Arkadaşım ’2 ekmek bir tanesi askıda’ demişti. Paylaşım ve dayanışma duygusu onu mutlu etmişti. O tarihe kadar askıda kahveyi biliyordum ancak askıda ekmeği duymamıştım. Bilgi edindim.
Askıda ekmeği, daha önce duymadıysanız; anlam vermeniz zor olabilir. Askıda ekmek öyle bir kampanya ki bütçenize fazla bir külfet yüklemeden ihtiyaç sahiplerine ekmek yardımında bulunabiliyorsunuz.
NASIL MI?
Ekmek almak için kampanyanın uygulandığı fırına gittiğinizde örneğin bir ekmek yerine iki ekmek parası verip, siz bir ekmeği alıp çıkarken diğer ekmek poşetlenip bu iş için hazırlanmış rafa konuluyor.
Daha sonra da ihtiyacı olan, sizin tanımadığınız birisi gelip bu ekmeği alıyor. Kimin muhtaç durumda olduğunu, fırıncıdan başka kimse bilmiyor.
Yaptığım araştırma sonucunda İzmit, Karaman, Konya, Karabük, Nevşehir, Zonguldak gibi illerde uygulanmaya çalışılan ’askıda ekmek’ kampanyasının Ankara’da uygulandığına ilişkin bir bilgiye ulaşamadım.
İnanıyorum ki; bizler öncelikli olmak üzere fırıncılar, marketler, bakkallar ön ayak olup ’askıda ekmek’ kampanyasını başlatarak, yaygınlaştırabiliriz."
DÜŞÜNDÜREN ELEŞTİRİ
Millet olarak geçmişimiz, sosyal yardımlaşmanın en güzel örnekleri ile dolu. Kırsal kesimde yaygın imeceden, bir dönem Batı dünyasına örnek olmuş Osmanlı vakıf sistemine kadar sayısız örnek var.
Ancak son yıllarda sosyal yardımlaşma anlayışının ’dejenere’ edilmesinden duyulan bir kaygı da toplumda sıkça tartışılır oldu. Özellikle yerel yönetimlerin gerçekleştirdiği sosyal yardımlara, ’askıda ekmek, cepte oy’ anlayışını çağrıştırdığı eleştirileri yapıldı.
Geçen yıl Ankara’da kimsesiz çocuklar ile ilgili uluslararası bir seminer verildi. Seminere davet edilen Avrupalı bir konuk, kimsesiz çocuklar konusunda Türkiye’deki tabloyu incelediğini belirterek şunları söylemişti:
"Bu denli yardımsever ve cömert insanların yaşadığı ve nüfusu 70 milyon Türkiye gibi bir ülkede, topu topu 20 bin kimsesiz çocuğun devlet yurtlarında barındırılmasını anlamak mümkün değil."
Bir tarafta askıdaki ekmekler, bir tarafta yüzbinlerce aileye düzenli olarak yapılan sosyal yardımlar, diğer tarafta 20 bin kimsesiz çocuğa bir türlü kucak açmayan toplum..
Sizce de bir tuhaflık yok mu?
Şiddete hayır sevgiye evet
ahmetgk/CEBECİ
İLTEKİN İlköğretim Okulu 4-A sınıfı öğrencileri her yıl öğretmenleri Melike Çelik önderliğinde hazırladıkları geleneksel yıl sonu sınıf gecesini sundular.
’Sevgiye EVET Şiddete HAYIR’ konulu kısa oyunların oynandığı gecede, emekli vali ve Emniyet eski Genel Müdürü Yılmaz Ergun da mezunu olduğu okulun bugünkü öğrencilerinin heyecanlarını paylaştı ve kısa bir konuşma yaptı.
Gecede öğrenciler Hilmi Zafer Şahin’in ’Yarın Dünde Başlar’ adlı eserini sahneleyerek yakın geçmişimizi bizlere hatırlattılar. Folklor ekibi ise eğitmenleri Hakan Ulaş ve Zafer Özkan önderliğinde Artvin yöresine ek olarak Anadolu Folklorundan on oyunu birleştirerek hazırladıkları ’Çobanın Rüyası’ isimli dans tiyatrosu ile müthiş bir görsel şölen sundular.
İlkokula başladıkları ilk yıldan bugüne kadar her yıl düzenli olarak bizlere bu geceyi hazırlayan öğretmenimizi ve öğrencilerimizi kutluyoruz.