Paylaş
Süper ülkenin süper sesleri
AGİT zirvesinin ülkemizde yapılması, Avrupa ile ılımlı ilişkilerimiz, Türkiye'nin bölgesel değerinin batılı ülkeler için ne kadar önemli olduğunun altını bir kez daha çizdi. Eğer bir terslik olmazsa ve depremler bizi yıpratmazsa ülkemiz 2000'li yıllara umutlu bakabilir çünkü ortadoğunun süper gücü olma yolunda hızla ilerliyoruz. Hayır hayır, bu bir müzik yazısı... Olacak... Müzik çok önemli ülkeler için. Müzik bir toplumun karakterini yansıtıyor. Ve toplumlar arası en kolay iletişim aracı aynı zamanda. Eğer biz ‘‘süper bir ülke’’ olacaksak o halde müzik sektörümüz bu fırsatı kaçırmamalı. Ama ‘‘bizimkiler’’ böyle pasif davranmaya devam ederlerse galiba kaçıracaklar.
Bence iş yine bireysel çabalara kalıyor. Bu konuda İbrahim Tatlıses'e, Tarkan'a, Sertab'a, Rafet El Roman'a çok iş düşüyor. Özellikle de İbrahim Tatlıses diyorum... Çünkü adam ortadoğuda zaten çok satıyor. Bu pazarları daha profesyonel zorlayabilir. Hatta sesini tüm dünyaya duyurabilir. Ben onun yerinde olsam arabeski bırakır, şöyle adamakıllı bir albüm yapardım. Etnik kokan, ama altyapısında akustik vurmalı sazları bulunduran, new age bir albüm...
İki yıl önce hayata veda eden bir Nusrat Fatih Ali Khan tüm dünyayı dize getirdi bu sayede. Tatlıses'in ondan daha güçlü bir sesi var bana göre. Bunu yapabilir. Artık paraya da ihtiyacı yok... Bu yüzden arabeski mutlaka bırakmalı ve dünya pazarını düşünmeli.
Tarkan'a gelince... O zaten üzerine düşeni yapıyor. Bence o da ortadoğu pazarlarını daha geniş bir kitleye ulaştırmayı hedefliyor.
Ve Sertab Erener... Dünya pazarına yönelik ard arda önemli adımlar atıyor sessiz sedasız... Bir Bob Dylan ‘‘Tribute’’ albümünde yer almak öyle kolay bir iş değil. Sertab'ın son albümünü ticari diye eleştirmiştim ama Erener o albümü yaparken ne yaptığını biliyordu.
Gelişmiş pazarlardaki yapımcıların dikkatini çekmek için için kendi ülkenizde mutlaka çok satıyor olmanız gerekiyor. Erener'in 700 binlerde dolaşan son albümüyle bunu başarmışa benziyor. Ve başarısı sürecek bence. Çünkü yaptığı işe evrensel boyuttan bakıyor. Onu dünya pazarına yavaş yavaş taşıyan adımlarını abartmıyor, bunu yaptığı işin doğal bir parçası olarak görüyor. Bu olumlu kıpırdanmalar başkalarını da harekete geçerecek ve artık bu ülkemizde bu işe bakış açısı değişecek.
Bir ülkede yapılan müzikler gerçekten büyük önem taşıyor. Dış İşleri Bakanı İsmail Cem Avrupalı parlamenterlere Kürtçe CD'ler hediye ederken bunu çok iyi biliyordu. Bu yüzden müzik sektörü kendine 2000'li yıllarda kesinlikle çeki düzen vermek zorunda. Devlet de bu önemli sektörü uzun zamandır ihmal edilen yasal düzenlemeleri çıkartarak daha sağlam bir zemine oturtmalı.
Paylaş