Paylaş
Engin Alkan’ın yazıp yönettiği, şahane de oynadığı ‘Huysuz’, yılın en iddialı oyunlarından. Çok bilinen Moliere oyunlarından bir kolaj yapmış, hikâyeleri ekleyip çıkartıp birbirine bağlamış. Moliere, bilindiği gibi, bizim tiyatromuzda da büyük etki bırakmıştır. Fransa’da halk tiyatrosu geleneğini, hikâyelerini fiyakalı tiyatro sahnelerine taşıyan odur.
Bizde Tanzimat’tan bu yana kim bilir kaç kez Moliere oyunları uyarlanmıştır. Bir taraftan da bizim meddahlar, orta oyunları, Karagözler var. O gelenekle bu gelenek çokça iç içe geçmiştir. Engin Alkan bu konuda çokça çalışmış, eserler vermiş, son derece deneyimli bir tiyatro adamı. Huysuz’da aynı çabayı sürdürüyor. Yerel motifleri, anlatım şekillerini klasikleşmiş oyunlara katıyor.
İyice ihtiyarlamış bir aktör vardır. Huzurevinde itilip kakılmaktadır. Oysa büyük bir Moliere yorumcusu olarak ne pırıltılı günler geçirmiştir tiyatro sahnelerinde. Seyirciler onu ‘Huysuz’ adıyla onurlandırmıştır. Hatıraları bölük pörçüktür; oyunları birbirine katarak zihninin tiyatrosunda bir yolculuğa çıkar. Biz de izleriz. Bu güzel yolculuğu oyunun tema şarkısı özetliyor: “Ne hayal gibi hayat/bazen tatlı, bazen hoyrat/neye yarar onca şatafat/değmezse insana sanat.”
Huysuz çok iyi bir prodüksiyon. Selim Atakan etkileyici bir müzik yapmış. Şarkılar, danslar gırla... Kostümler çok güzel. Böyle kalabalık ve özenli yapımları özel tiyatrolarda göremez olduk. Bunlar, zor ve pahalı işler. AYSA, ülkemizin nadir yapım şirketlerinden. Bu yıl bir de ‘Şenlikli Limonata’ diye bir oyunları var. Geçen yıl kaybettiğimiz değerli tiyatro adamı Alaittin Eraslan’ın anısına sahneleniyor her ikisi de. Kalbur üstü, önemli yapımlar.
‘Huysuz’da herkes çok iyi. Deniz Uğur, Büşra Pekin ve Haki Biçici iyice formda. Hele, Deniz ve Engin’in bir sevişme sahnesi var; gülmekten ölecektik. Azıcık uzun ama çok iyi oyun. Kaçırmayın!
Paylaş