Paylaş
Beyoğlu Asmalımescit’te ufak ve güzel bir salon var, Asmalı Sahne adında. Orada izledik. Gayet güzel bir işti.
‘Şekersiz’ dört kişilik bir oyun. Genç bir çift eski bir eve taşınır. Binada yaşlı bir çift de yaşamaktadır. Oyunun sürprizlerini açıklamak doğru olmaz, şöyle diyelim: Biraz garip bir tanışma, karşılaşma olur. 60 dakikalık oyunda her iki karı kocanın hayatlarını ve hatalarını görürüz. İki ailenin yaşantısında uzaktan uzağa paralellikler var. Ama simetrik bir anlatım değil bu.
Küçük çaplı bir trajedi yaşamış olan genç çift yeni taşındıkları bu kasvetli evde ilişkilerini düzeltmeye çalışır. Yaşlı ve dolayısıyla deneyimli çiftin onlara verecek değerli öğütleri vardır belki ama insanlar duymaya hazır olmadıkları hiçbir şeyi hakkıyla dinlemezler. Hayatta her şeyin bir zamanı ve nizamı vardır ama bizim genç çiftin evliliklerinin intizamı kaçmıştır. Biraz Strindberg’in ‘Hayaletler Sonatı’nı, biraz da Schaffer’ın ‘Karanlıkta Komedi’sini anıştıran ‘Şekersiz’ meraklı bir kurguya sahip. İzlerken arada, “Acaba ne oldu, şimdi ne olacak” diyoruz.
Murat gayet güzel bir oyun yazmış. Oyunun fantastik tarafları da var. Problem şu: Fantastik, gerçeküstü durumları kurarken çok dikkatli olmak gerekir. Gösterilen şeyin hayal ürünü olması tutarsız olmasını gerektirmez. Bu oyunda ufak tefek tutarsızlıklar var. Hikâyedeki bazı önemli şeyler seyirciye bırakılmış. Tamam seyirciye bırakılsın da seyirci yalnız bırakıldığını hissedebilir. Sonuçta yazar seyirciye kurgusal bir yolculukta kılavuzluk eden kişi. Oyunun en önemli yerinde “Peki kız ne yaptı, oğlan nereye gitti” diye soruyorsam, kılavuz beni terk etmiş demektir. Erkekler de iyi ama kızlar, Aslıhan (Erguvan) ve Başak (Ertanoğlu) çok iyi oynuyor.
Aslıhan’ın yazıp yönettiği Lulabay’ı geçen sene izlemiş ve yazmıştım. Çok iyi bir oyundu. Hem yazar hem de oyuncu olarak şampiyonlar ligi ön eleme maçlarını başarıyla geçmeyi sürdürüyor.
Asmalı Sahne aslında küçücük bir yer ve bu kadar küçük salonlarda kendimi pek iyi hissetmiyorum. Ama bu oyunda çok güzel bir şey var: Salonun bulunduğu apartman dairesini oyunun mekânı yapmışlar. Gerçek mekân, gerçek dekor olmuş, perdeler açık, İstanbul orada. Güzel bir deneyim, zira seyirciden çok eve sızmış hayaletler gibi hissettik kendimizi. Bu da oyuna yeni ve sağlam bir anlam katmanı eklemiş oldu. Sıkılmazsınız. Hiç boşa geçirilmiş bir vakit olmaz. İzlemenizi öneririm.
Paylaş