Ellerimiz patladı, ayıptır!

Ellerimiz Bülent Emin Yarar’ı alkışlamaktan patladı. Işıl Kasapoğlu, Devlet Tiyatrosu’nda çok iddialı bir oyun yapmış, Hamlet’i sahneye koymuş.

Haberin Devamı

Ama bildiğimiz gibi bir Hamlet değil. Tek kişilik. Koca oyunda kadın-erkek, genç-yaşlı ne kadar karakter varsa hepsini Bülent Emin oynuyor. Şaka gibi! Ama, oynuyor mu, oynuyor. Hem de ne oynamak! Çok acayip, çok başarılı. Bütün ödülleri silip süpürür. Muhtaç değil ama hakkı.
Bu düzeyde oyuncuları seyretmenin keyfi şu: İş bir beceri gösterisi olmaktan çıkıyor, oyuncunun karakteri nasıl yorumladığını izliyorsunuz. Onların ince kavrayışını tartmak müthiş bir entelektüel keyfe dönüşüyor. Müzik gibi... Bir sözcüğün bir hecesini biraz yüksek söyler, bir bakışında yüzünden hızla bir duygu parçası geçiriverir, karakterin dünyası başka türlü şekillenir. Mesela öfkesini gördüğün kralın aslında korkağın teki olduğunu anlayıverirsin. Bütün bu milimetrik tercihlerin sonunda gerçek bir karakter belirir. Oyunculuğun sihri budur. Bu oyunda Bülent Emin bütün karakterlere aynı şeyi yapmış. Yönetmenle birlikte demiş ki: Bunların böyle oynanması lazım. Şekspir ağdalı, naftalinli filan değil, güncel, evrensel ve etkileyicidir. Doğru yapınca bakın ne güzel anlaşılıyor.
Oyunu çok beğendim, çok sevdim. Ama tek kişi bana fazla kalabalık geldi. Bütün oyunun tek kişide toplanması ve yoğunlaşmasının ardındaki fikri anlayabildiğimi düşünüyorum ama bazı şeyler zorlama kaçmış. Kadın rolleri beni oyundan uzaklaştırdı. Başmabeyinci Polonius kralın hışmından hiç mi korkmaz? Ayrıca hiç de gülünç bir durum yok ortada. Bizi güldürüyor ama eser zarar görüyor. Claudius’un bazı sahnelerinde de aynı şey. Hamlet, saraydaki tiyatro sahnesinde nasıl bu kadar gevşek olabiliyor? Ölümden dönüş maçtan dönmüş gibi rahat mı anlatılır? İkili sahnelerin bazılarında Bülent Emin kukla oynatıyor. Çok da başarılı. Bazılarındaysa anında rolden role geçiyor. Evet, ustalık müthiş ama ben yadırgadım. Karagöz gibi geldi. Oyunun en zayıf tarafı finali. Herkesin mevcut bulunduğu düello sahnesini tek kişiyle anlatmak imkânsız. Ses efektleriyle geçiştirmişler. Finalsiz Hamlet olur mu! Fortinbras niye yok? O tehdit olmadan hikâyenin bir damarı kopar.
Hakan Dündar incelikli bir tasarım yapmış, dev bir yüzük kutusu yerleştirmiş sahneye. Bu kutu açılır, içindeki mücevher ışıldar. Ama kutu çok büyük olduğu için orantısız gözüküyor. Estetik kayboluyor. Neyse. Eksiği, fazlası tartışılır ama kesinlikle yılın en iyi oyunlarından biri. Kalbimizi, duygularımızı yakalıyor.Yalnız, izlemeden önce özetini olsun okumanız lazım, yoksa kafanız karışabilir. Takır tukur değil tıkır tıkır bir Hamlet bu. Sağ olsunlar.

Yazarın Tüm Yazıları