Büyük bir oyun, fersiz bir yorum: Hamlet

Hamlet, dünyanın en meşhur oyunu. Shakespeare’in başyapıtı. Bir mucize. Bu prodüksiyonu Cef Tiyatro yapmış. Kemal Başar yönetmiş. Kayda değer, önemsenmesi gereken bir ekip. Oyunun beni heyecanlandıran nadir; hayal kırıklığına uğratan çokça tarafları vardı. Eserin büyüklüğü ve önemi sert bir eleştiriyi zorunlu kılıyor.

Haberin Devamı

Hamlet hem kolay hem de zor bir oyun. Hikâyesini hatırlamayan yoktur: Danimarka prensi Hamlet, babasının ölümüyle yurda döner. Annesi beklemeden alelacele müteveffa kralın erkek kardeşiyle, yani Hamlet’in amcasıyla evlenivermiştir. Bu sürat devletin dirliği, düzeni açısından anlaşılabilir de olsa Hamlet’in içine sinmez. Puslu bir gecede babası bir hayalete dönüşüp Hamlet’e görünür. “Beni annen olacak o kadın ve amcan zehirleyip öldürdü. Git intikamımı al” der. Hamlet bu ateşle yanacak, babasının intikamını almak için planlar yapacak ve hazin bir sonla bitecek olaylar silsilesi böylece başlayacaktır. Oyunun kolay tarafı hikâyesinin ilginçliği, akıcılığı. Shakespeare öyle meraklı bir kurgu yapmış ki kaç yüz yıldır seyirciler oyunu yürekleri hoplaya hoplaya izliyor. Oyunun zorluğu şurada: Başta Hamlet olmak üzere bütün karakterlerin iç dünyaları o denli karmaşıktır ki, eser dipsiz bir kuyu misali derinleştikçe derinleşir. Hamlet deli midir, yoksa numara mı yapmaktadır sorusu bile başlı başına bir yorum zorluğu getirir. Her yorum, başka felsefi problem yaratır. Oyun, şifreleri bozulmuş kilit gibi takır tukur sesler çıkarmaya başlar. Ama yazarın ortaya attığı problemli yapıyı da yok sayarak sahneleyemezsiniz. O zaman da mesela “Bu Hamlet niye bekledi ki bu kadar amcasını öldürmek için” sorusuna yanıt vermeniz beklenir. Hamlet yönetmek büyük ustalık gerektirir.
Kemal Başar aşırı özgür davranmış. İş yorum olmaktan çıkmış, yapı söküm haline gelmiş. İki perdeyi tek perde yapmak, bir sürü laf atmak, hayalet sahnesini kullanmamak, lafların yerlerini değiştirmek sert kararlar. Bence bir yönetmenin bu kadar müdahaleye hakkı yok. Hamlet’te bizi meşgul eden felsefi sorunlara yanıt getirmek şöyle dursun bir sürü başka problemle karşılaşıyoruz. E, onların da çözümü yok bu yorumda. Fazlaca karıştırılmış, cesaretin mantık sınırlarını zorlayan riskler alınmış ve çoğunlukla tutarsız bir yapı ortaya çıkmış.
Biçim olarak da keyif vermedi bana. Lafların aşırı bir gayretle altının çizile çizile aktarılması ve karakterlerin akıllarından geçen veya geçebilecek olan her şeyin büyük mimiklere dökülmesi beni yordu. Bu oyunculuk tarzını sevmiyorum. Eski ve anlamsız buluyorum. Eser klasik diye oyuncular Lawrance Olivier gibi oynamak zorunda mıdır? Hamlet kaç yüzyıldır ayakta çünkü oyun kahramanlarının duygularını seyirciye aktarabiliyor. Zaten Shakespeare mucizesi de bu. Bu versiyonun heyecanlı ve sürükleyici olmadığını, seyirciyi ele geçirmekten uzak olduğunu söylemek zorundayım. Yalın, işlevsel bir dekor vardı. Yüksel (Aymaz), gölgeleri hesap ederek ışık tasarımı yapar. Bu oyunda o büyüyü yaratmaktan çok uzaktı. Rejisör, oyuncular, bütün ekip önemli, değerli insanlar. Esere yaklaşım sorunlu. O sorun çözülmeyince oyunculuklar filan da insanı mutsuz ediyor. Beste (Bereket) değişik bir Ophelia yapmış, karakteri iyice şizoid bir hale sokmuş. Verdiği kararı pek güzel uyguluyor ama bence doğru bir yaklaşım değil. Arda Aydın’ın Hamlet portresi bir karikatür. İzlerken rahatsız oldum. Bilgili, deneyimli bir rejisör, başarılı oyuncular, son derece kıvrak insanlar ve tiyatro tarihinin en sağlam metni. Maalesef olmamış.

Haberin Devamı

Künye
Yazan: William Shakespeare Çeviren: Sabahattin Eyuboğlu Reji ve dramaturji: Kemal Başar Dekor: Murat Gülmez Kostüm: Berna Yavuz Işık: Yüksel Aymaz Müzik: Can Atilla Oyn: Arda Aydın, Hakkı Ergök, Lale Başar, Beste Bereket, İsmail İncekara, Sertan Müsellim, (Sesiyle) Okan Bayülgen

Yazarın Tüm Yazıları