OYUNUN ilk 45 dakikalık bölümü bir halı saha maçını andırıyordu. Hele, Beşiktaş’ın 6 dakika gibi kısa bir zaman diliminde yediği iki gol tam anlamı ile bir komediydi.
Her iki golün doğuşu Gökhan Zan’ın iki hatalı pasından kaynaklandı. Ayağındaki topu kalktı, rakibe attı. Ve aynı pozisyonda iki ani baskın Beşiktaş savunmasını ve skoru fena hırpaladı. İkinci golde İbrahim Üzülmez’in, Yattara’ya sunduğu pozisyon rahatlığı da hatalar zincirinin son halkasıydı.
Bir mahalle takımı bile böyle kolay goller yemezdi. Söylediğim gibi ikisi de halı saha golüydü!
Böylesine kolay gollere kızanların öfkesi hala kulaklarımı tırmalıyor. İşitmesem de neler söyleyeceklerini biliyorum...
Bu, Beşiktaş savunmasının yediği ilk halt değil ki!
* * *
Teknik direktör Ertuğrul Sağlam’ın maç öncesi beyanatını hatırlıyorum. Kısa bir yorum yapmıştı...
Çocuklar söylediklerimi uygulasın. Alırız maçı.
Ertuğrul Sağlam, çocuklara neler söyledi, bilemiyorum... Ancak, İlk 45 dakikanın geneline bakıyorum, ne yaptığını bilen tek kişi vardı. O da tartışmasız Delgado!
Maç öncesi dostlarla konuşurken, Delgado gündeme geldi. Onun yürekli bir futbolcu olduğunu laf arasına sıkıştırdım ve dedim ki...
Hiç korkmadan tekmeye kafasını uzatıyor!
Sanki içime doğmuş. Beşiktaş’ın ikinci golünde suratında patlayan tekmeye hiç aldırmadan uzattı kafasını. Ve Bülent Yıldırım hiç düşünmeden çaldı penaltı düdüğünü.
Delgado’nun bu cesareti maçın seyrini değiştirdi. Yalan mı!
* * *
BEŞİKTAŞ’ın ilk 45 dakikadaki pas hataları, düşündüklerini uygulama fırsatını frenledi. Yine de yakaladığı pozisyon zenginliği moral açıdan Beşiktaş’ı yüreklendirdi. Oyunda devamlılığını sağladı.
Maç sonrası Jean Tigana’nın bir sözü aklıma geldi. Hep tekrarlayıp dururdu...
"Beşiktaş attığı gollerin değerini bilmiyor.Ve çok kolay goller yiyor!"
Bir ara düşündüm... Bu maç seyircili oynansaydı, Beşiktaş 2-0’lık yenilgiden kurtulup, skoru eşitleme ve daha sonra kazanma şansını yakalar mıydı?
Hadi, böyle bir hesaplaşmayı da kenara itelim... Dünün koşullarına, hatta 2-0’lık skor dezavantajına... Üstelik, son 10 dakikayı 10 kişi ve de kalecisiz oynamasına karşın, Beşiktaş bu maçı kazanmalıydı. Kazandı da ... Ne yaptı da kazandı?
Trabzonspor’un 2-0’dan sonra oyunu daha farklı algılaması gerekirdi. Bunu beceremedi Karadeniz ekibi. Ve Beşiktaş, rakibin hatasını iyi kullandı, pozisyonları değerlendirdi. ve ısrarla skoru kovalayıp, aldı maçı...
Maç sonrası Bobo’ya koşanlara baktım ve Pancu’yu hatırladım... Beşiktaş, Saracoğlu’ndan sonra bir kaleci de Avni Aker’de yarattı...
Şimdi de Bobo tişörtlerinde bir patlama olursa, hiç şaşmayın!