7 haftalık maratonu kazasız-belasız devirdik. Ufak-tefek sıyrıkları-sakatlıkları ve itişmeleri olaydan saymıyorum. Hani, bir-iki tokata, bileğe ve topuğa yönelik sertliğe de eyvallah... Yeter ki, sahadaki öfke tribünlere yansımasın, taraflar birbirine kıymasın.
Pazar gecesi Süper Lig puan cetvelini düzenleyen servis arkadaşım, Sivasspor’un liderliğine farklı bir görüş çizdi. Dedi ki...
Her hafta sonu Sivasspor’un puanlarını işaretlemek için bilgisayarı açıyorum. Bir türlü alışamadım, hep şaşırıyorum.
Nedir seni şaşırtan?
Sivasspor’u hep puan cetvelinin alt sıralarında arıyorum. Sonra birden uyanıyorum.Hemen gözüm yukarılara kayıyor. Ve bıraktığım yerde buluyorum Sivasspor’u.
Arkadaşımın söyledikleri beni gerilere, 1992-93 sezonuna götürdü. Bir Anadolu takımı Kocaelispor da, Sivasspor gibi Süper Lig’in ilk yarısını lider kapamıştı.
15 yıl sonra Sivasspor da aynı gururu yaşıyor.
Bir gerçeği haykırmak gereğini hissettim. Sivaslılar’ın ötesinde, delice duygular taşımayan futbolseverlerin çoğunluğu da Sivasspor’un liderliğine alkış tutuyor. Söylendiği gibi Gönüllerin Takımı oldu Sivasspor.
Ve Sivasspor’un konumu teknik direktör sevgili Bülent Uygun’un söylemlerini de değiştirdi...
Biz şampiyon olamayız diyerek herkesi düşündüren Uygun, G.Birliği galibiyetinden sonra yine kafaları karıştıran bir açıklama yaptı...
Mehmet Yıldız’ı isteyenler, bastırırlar parayı ve alırlar. Ama almazlarsa, biz şampiyon oluruz! Bu sözlerine şu cümleyi de üstüne basa basa ekliyordu sevgili Uygun...
Mehmet Yıldız, tam bir yıldız.Bir takımın kaderini değiştirecek özelliklerle donatılmış bir futbolcu. Mehmet Yıldız kalırsa, biz şampiyon oluruz!
Sivasspor’un başarısını herkes gibi kutluyorum. Hem de yürekten. Ancak, Bülent Uygun’un, Mehmet Yıldız ile ilgili paragrafında kafamı karıştıran cümleleri çözmekte zorlanıyorum.
Sevgili hocam, gerçekten Mehmet Yıldız’la Sivasspor’un şampiyonluğa ulaşacağına inanıyor mu. Yoksa, Mehmet Yıldız’a iyi bir pazar mı arıyor?
Şunu daha açık ve net bir dille söylese!
* * *
HAFTANIN maçı Kadıköy’de oynandı. Sanki, bir heyecan bulutu kapladı Kadıköy’ü. Tadı, damaklara yapışıp kaldı... Maçın ve sonrasının notlarına baktım. Bayağı ilginç olaylar gelişmiş...
Maçtan hemen sonra, sıcağı sıcağına Ersun Yanal’ın sözlerindeki espriye bayıldım. Savunma hatalarını ön plana çıkararak, diyordu ki...
Atılan 5 golde de katkımız vardı!
Maçın en kısa ve gerçekleri yansıtan eleştirisi bundan daha iyi olamaz.
Benzeri bir yorumu bundan yıllar önce Özkan Sümer yapmıştı. Kısaca anlatayım...
Yıllarca Trabzonspor’u çalıştırdıktan sonra G.Saray Teknik Direktörlüğü görevini üstlenen Özkan Sümer, bir de Trabzonsporlu futbolcu transfer eder. Adı Halil İbrahim. Ve bir Galatasaray-Trabzonspor maçında Halil İbrahim’e de görev verir.Ancak, çok kötü oynar...Rakip futbolcuyu hep kaçırır, savunmayı zora sokar. Ve Sümer’i adeta çıldırtır. Maç sonrası Özkan Sümer, H.İbrahim’i karşısına alır ve der ki...
Yahu İbrahim... Trabzonspor’da oynarken, Trabzonspor’a bu kadar yararlı olamadın. Bu denli hizmet etmedin. Şaşırdım kaldım! Ersun Yanal’ın da söylediği gibi atılan 5 golde katkısı vardı Trabzonlu futbolcuların. Bu da işin ve haftanın esprisiydi...
* * *
VE haftanın maçına iki adam damgasını vurdu. Biri Trabzonsporlu Yattara, diğeri F.Bahçeli Alex... Her ikisi de oyunun kısacık ömrüne unutulmaz güzellikler sıkıştırdılar. Yattara bir alemdi. İstatistiklere göre, hiçbir maçta bu kadar koşmadı Yattara. Her top ona atılıyordu. Buna rağmen 40 isabetli pas oranı ile oynadı. İlk golün asistini yaptı.
Ve R.Carlos ile giriştiği ikili mücadeleden 5 top çalarak bu maça özel bir ilgi ile hazırlandığını gösterdi.
Aklıma Yattara ile ilgili bir hikaye geldi. Sıkılmazsanız anlatayım... Türkiye’ye ayak basar basmaz Yattara’yı bir arabaya koyup, Trabzonspor kampına götürürler. Yine ayağının tozu ile Trabzonspor’un akşam idmanına katılır.
Samet Aybaba bir süre Yattara’yı hayranlıkla seyreder. Sonra yanındakilerine döner. Ve şöyle konuşur...
Bu adamın kesinlikle bir kusuru var. Ama nedir, bilemem. Yoksa, buralarda değil, Milan’da, Juventus’ta ya da bir başka devde olması gerekirdi!
Ve Alex de Souza... Oyunda sadece 45 dakika kaldı. Çok mu başarılıydı? Yoo... Ancak, oyundan çıktıktan sonra değeri daha iyi anlaşıldı.
F.Bahçe, oyun disiplininden koptu, pozisyon üretmekte zorlandı.Ve egemenliği Trabzonspor’a kaptırdı. Bir gerçek üzerinde kimse polemikler yaratmasın...
F.Bahçe, Alex ile bir başka güzel!
Sadece güzel mi... Daha üretken, daha egemen ve daha güçlü.
* * *
İLK yarı bitti. Ve Beşiktaş ilk yarıyı 34 puanla tamamladı. Yani liderle arasında sadece 3 puan fark var. Neye yanarım bilir misiniz?
Durmadan Beşiktaş’a sataştım, eleştirdim. Bunca yaygara sadece üç puan için miydi?