Neden kulübede!

BERBAT bir sahada oynadılar. Zemin buz gibiydi, ayakta kalmak bir hüner işiydi.

Serdar Özkan, böyle bir sahaya hiç alışamadı. 35 dakika oyunda kaldı. İki kez topla buluştu, eline-ayağına dolaştırdı. Ertuğrul Sağlam, çekti aldı oyundan Serdar’ı... Daha fazla dayanamazdı...

Diğerleri de Serdar’dan farklı değildi. Tello ilk yarıda hiç görünmedi. Adeta toptan ve rakipten kaçarak oynadı.

Cisse hep yerdeydi. Ayakta kaldığı pozisyonlarda da etkisizdi.

Nobre-Bobo ilişkileri iki yabancı gibiydi. Hiç yan yana gelemediler, rakip savunma üzerinde hiçbir korku yaratamadılar.

İlk ve tek pozisyonu ancak 38. dakikada yakaladı Beşiktaş. Delgado ortaladı, Bobo vurdu kafayı. Serkan Kırıntılı köşeden çıkardı topu.

Delgado, ilk 45 dakikanın ayakta kalan tek adamıydı. Diğerlerinden farklı oynadı. Sağdan-soldan yardım gelmeyince, o da hız kesti...

* * *

Beşiktaş’ın yediği golü berbat zemine bağlayanlara karşıyım. Ve sadece Ali Tandoğan’ı suçlayanlara da...

Gol, orta sahadan başlayıp, savunma bloğuna kadar uzanan zincirleme hataların bir oluşumuydu. Ve topu uzun süre rakibin keyfine teslim eden her bir Beşiktaşlı da bu suça bulaştı...

Beşiktaş, oyunun final bölümünde daha hareketliydi. Yumuşayan sahada Beşiktaş’ın ayağa top yapan adamları devreye girdi.

Beşiktaş’ın golü kaleci Serkan Kırıntılı’nın bir armağanıydı. Yine de Bobo’nun katkısını atlayamam. Serkan’ın elinden kaçırdığı topu, kurnazca izledi ve işi bitirdi.

Bir konu kafamı karıştırdı. Ertuğrul hocanın, Holosko’yu uzun süre kenarda bekletmesine bir anlam veremedim. Böyle maçları Holosko’nun Beşiktaş’a uyum sürecini kısaltacak bir fırsat gibi düşünüyorum. Yanılabilirim de. Tercih Ertuğrul hocanın!
Yazarın Tüm Yazıları