ERTUĞRUL Sağlam hücuma yönelik bir kadro sürdü sahaya. Kulübedeki yedeklere baktım... Onlar da hücumu sevenlerden oluşan bir orduyu andırıyordu.
Yani, söylemi ile eylemi arasında bir oynama yoktu Sağlam’ın. Ne demişti...
Beşiktaş’ın kredisi kalmadı!
Öyleyse, hep birlikte hücum... Ve Beşiktaş, ilk 45 dakika hücuma yönelik hevesini hep diri tuttu. Ancak, aklımda kalan tek gol pozisyonu, Bobo’nun ayaklarında karambole dönüştü.
Bobo’nun önünde yuvarlanan topa vurmakla-vurmamak arasında yaşadığı çelişkiler, Beşiktaş’a ağır bir fatura yükledi. Olası bir gol Beşiktaş’ın oyun kimliğini daha farklı bir çizgiye taşıyabilirdi. Beceremedi Bobo...
Bir süre Higuain’i göz hapsine aldım. Koşarak ve değişik bölgelerde dolaşarak oynamayı seviyor. Herhalde, yanlış yerlere gitti. Nereye koşsa, karşısında bir Bursalı buldu. Beşiktaş, üzerinde ağır bir sorumluluk taşıyordu. Seyirci baskısı ve kaybetme korkusu Beşiktaş’ı bir süre hırpaladı. İlk yarının son çeyreğinde stresi attı, oyuna asıldı.
Ah, şu top kayıpları... Beşiktaş’ın skora koştuğu dakikalarda Delgado, Cisse hatta Tello’nun ayağından çıkan hatalı pasları saymaya kalktım... Bir süre sonra ipin ucunu kaçırıp, bıraktım...
* * *
Yine de şunu söyleyebilirim. Top, Delgado ile Tello’nun ayaklarında hız ve çabukluk kazandığı pozisyonlarda, Beşiktaş’ın hücum etkinliği artıyor.
Serdar Özkan da tek başına oynama isteğinden bir kurtulsa...
Ertuğrul Sağlam, Higuain’e 60 dakikalık bir tölerans gösterdi. Sonra kenara çekti. İyi de yaptı...
Ve Burak’ı da, Bobo’nun yanına gönderdi.
Bu, 3 puana yönelik son hamleydi!
Burak’ın varlığı Bobo’nun işini ve yükünü hafifletir diye düşündüm. İkisi de kalabalık Bursaspor savunması arasında kayboldular.
Oyunun geneli sıkıcı, coşkusuz ve tatsızdı. Ne Bursa ne de Beşiktaş oyuna kalite getirdi. Bir golün taraflardan birini 3 puana taşıyacağı belliydi. Ve o golü Beşiktaş yakaladı.
Pozisyonun doğuşu ve gol, akıl, çabukluk, nefis bir vuruş tekniğiyle donatılmış bir güzellikler dizisiydi.
Yaratanlar da Serdar Özkan ile Delgado idi...
Porto seferi öncesi bu 3 puan Beşiktaş için bulunmaz bir moral kaynağıydı. Hem ligde zirveden kopmadı, hem de tükenen kredisine yeni umutlar yükledi.