AKILLARI, hesapları ve tahminleri alt-üst eden bir hafta yaşadık. Çılgın sonuçlar, ıslıklanan teknik direktörler ve kadro dışına itilen futbolcular...
Hepsi, hafta sonunun iki-üç günlük kısacık ömrüne sığdı. Trabzonspor, Denizli maçını kaybederken... F.Bahçe, G.Birliği’ne yenilirken... G.Saray, Kocaelispor yenilgisi ile karalara bürünürken aklım hep 26.haftaya kayıyordu.
Galiba, Mustafa Denizli’nin 26.hafta hesapları "CUK" oturacak!
Önümde yeni haftanın fikstürü duruyor. Her maç ateş parçası. Yine de diğerleri bir kenara F.Bahçe-Sivasspor maçından çıkacak sonuç, ligin coğrafyasını bir anda değiştirebilir.
Zirvede ve eteklerinde kümelenen ekipleri yeni ümitlere taşıyabilir. Hem de Mustafa Hoca’nın 26. haftasını beklemeden...
Bunları yazarken bir dostum ufak bir düzeltme yaptı...
Mustafa Hoca 26. haftayı iki hafta ileri attı. Artık 28. hafta yaz!
26 veya 28. hafta... Ben, şunu bilirim ve söylerim... Hocanın tahminleri eliyle koymuş gibi bir bir gerçekleşiyor.
Hiç meraklanıp 26 veya 28. hafta fikstürüne bir göz attınız mı? Ben baktım... Bakarken de aradaki 27. hafta fikstürü gözüme takıldı.
G.Saray-F.Bahçe derbisi sanki Mustafa Hoca’ya tebessüm ediyordu...
Yine de heyecanla bekliyorum 28. haftadaki manzarayı. Ancak, geçen haftanın çılgın sonuçlarından sonra gelecek haftalar için kabadayı çıkışlar, tahminler yapmak, sakat bir davranış gibi geliyor bana...
Herhalde Denizli’nin 26. haftaya yönelik iddiasını iki hafta ileri kaydırması da bundan kaynaklanıyor. Hadi, şunu da söyleyeyim...
Hocam işini bilir!
* * *
YİNE 26 veya 28. haftaya yönelik bazı meraklarımı dile getireceğim. Süper Lig böylesine çalkantılı seyrini sürdürürse, o haftalar hangi teknik direktörün tahtını sallar, başını yer. Merakla bekliyorum...
Beklerken de bazı detaylar gözüme takılıyor. Fikstürü karıştırdıkça, bazı gerçeklerle yüzleşebiliyorum.
En basit bir örnek... Önümüzdeki hafta fikstürü bir anda zirvedeki sıralamaya yeni boyutlar getirebilir.
Konyaspor-G.Saray, Antalyaspor-Trabzonspor, Beşiktaş- İstanbul BŞB ve özellikle F.Bahçe-Sivasspor maçları geçen haftayı hüzünle kapayanları yeni umutlara taşıyabilir.
Açıkçası, Süper Ligi ağzına almadan bin kere düşünüp bir kere konuşacaksın. Ve yine bu ligin her çeşit sürprize açık olduğunu unutmayacaksın. Mustafa Denizli, 26. haftayı boşuna mı iki hafta ileriye kaydırdı.
Öyle değil mi hocam!
* * *
G.SARAY’ın Kocaeli yenilgisi haftaya bomba gibi düştü. Yarattığı tahribat da bir hayli fazlaydı. G.Saray, bunun şokunu yaşarken, bir başka G.Saraylı belki de mesleğinin en mutlu haftalarından birini yaşıyordu.
G.Saray’a Ali Sami Yen’de ilk kez 4 gol atan Kocaelispor santrforu Taner Gülleri ile ilgili bazı bilgiler aktarmak istiyorum. G.Saraylıların hoşuna gidebilir.
Taner, çocukluk yıllarında bir G.Saray taraftarıymış. Hem de bir fanatik... Üstelik anne ve baba da G.Saray hayranı ve taraftarı.
Kocaelispor forması giyen Taner’e direkt "G.Saraylı mısın?" diye sorarsanız, ağzından net bir yanıt alamazsınız. Der ki...
Sadece sempatim var!
Oysa, damardan G.Saraylıdır ve G.Saray formasını giymek arzusu da onda vazgeçilmez bir tutkudur. Böyle biri çıkıp G.Saray’a 4 gol atabiliyor. Ne dersiniz!
* * *
VE Skibbe gitti. Ancak, aklı ve hevesleri G.Saray’da kalarak ayrıldı İstanbul’dan. Basın toplantısında söylediklerinin bir-iki satırına sıkıştırdı bu üzüntüsünü...
Kocaeli maçında penaltıyı atsaydık, şimdi ben burada olmazdım. Ve bu toplantıyı yapmazdım!
Böyle söyledi Skibbe... Ancak, maç sonrası TV mikrofonlarına söyledikleri bana daha ilginç geldi. Ne dedi Alman teknik direktör...
Bir suçlu arıyor ve soruyorsunuz. İşi bu çizgiye getirmek yanlış olabilir. Yine de salt bir suçlu aramanın ötesinde, suça ortak olanların suç oranını araştırmak daha doğru bir yaklaşımdır.
Ne anladınız bu sözlerden?
Ben sözlerin ikinci paragrafını ilginç buldum ve birkaç kez okudum.
Suça ortak olanların suç oranını araştırmak daha doğru bir yaklaşım olur!