HAFTANIN heyecanını Trabzon’da yaşayacağımı düşünüyordum. Avni Aker’de bir fırtına esecekti. Ve bu rüzgar haftanın diğer maçlarını fırlatıp bir kenara atacaktı.
İzleyen kadar anlatan ve dinleyen de keyif alacaktı bu derbiden...
Korkaklar!
Birbirlerini kollamaktan içine ettiler canım oyunun. Tempoyu bozdular. Riske girmeden oyunu orta alana sıkıştırdılar. Hücuma çıkarken bile gözleri savunmadaydı.
Başkalarını bilemem, beni kandıramadılar!
Birkaç dakikalık parlayış. Birkaç doldur-boşalt. Ve kaleye güç ulaşan birkaç atak...
Koşa koşa gittik bu derbiye, kötü bir film seyretmenin asık suratı ile geri döndük. Onlar belki bir puana sevindiler...
Bana göre, ayıp ettiler!
* * *
HAFTAYI Ankara ve İstanbul’da geçirenler şanslıydı. 19 Mayıs Stadı’nda Hacettepe’nin, F.Bahçe maçındaki kazanma duyguları bir büyüğün ayağını yerden kesti.
İyi de F.Bahçe’nin o hali neydi. Koca bir kule, sanki dibine dinamit konmuş gibi ağır ağır çöktü.
Volkan Demirel öfkeye kapılıp hakeme yüklendi...
Hocam, yukarıda Allah var.
İkinci sarı karttan yallah dışarı. Ve F.Bahçe 10 kişi...
Gökhan Gönül nerelerde... Tay gibi fulelerle F.Bahçe’yi en kısa yoldan rakip alana taşıyan atlet nerelerde...
Can-Yasin ikilisi bir daha birlikte yan yana gelebilir mi?
Yüzyıl yaşasalar, asla!
Roberto Carlos’a neler oluyor. Oynadığı oyundan keyif alan var mı?
İspanya Gol Kralı Güiza, bir gol için yırtınıp duruyor.
Kazım Kazım kafasına göre takılıyor.
Yeni transfer Josico’yu Aurelio ile kıyaslayın... Haksızlık olmaz mı bizim Selçuk’a...
Ve Avrupa Şampiyonu Aragones eli şakağında dört gözle gelecekleri bekliyor.
Edu’yu, Lugano’yu ve Deivid’i... O da anladı ki, Alex bu yükü bir yere kadar taşıyabilir.
F.Bahçe, Süper Lig’in ilk üç haftasında oynadığı üç maçın ikisini kaybetti. Hatırlamaya çalışıyorum, F.Bahçe’nin geçmişinde böyle bir şey var mı?
Bunu da boş ver, bundan böyle beklenmedik puanlar kaybetme gibi bir lüksü var mı Fenerbahçe’nin. Bunu da geçelim, Fenerbahçe’nin kitabında ’sabır’a yer var mı?
TAM sırasıydı. Skibbe için bulunmaz fırsattı. Fenerbahçe’nin yenildiği bir haftada kazanarak eleştirilerin erken olduğunu söyleyecekti. Ve herkesi de inandıracaktı...
Birlikte yeteri kadar çalışamadıklarını bildirecekti.
Yenilerin henüz uyum süreci yaşadığını tekrarlayacaktı.
Biraz zaman isteyecekti.
Belki şanssızlıktan da dem vuracaktı.
Kötü talih, bir de kalesinde devleşen Ömer’i karşısına çıkarınca, Antalya maçı tüm planlarını bozdu Skibbe’nin.
Yine de diğer büyüklerin yitirdiği puanlar, Skibbe’yi unutturdu...
Ve gündemi Antalya kalecisi Ömer Çatkıç doldurdu. Neler yaptı bu maçta. Hemen hatırlatayım, Ömer bir sezonda bir veya iki maç böyle oynar...
Akıl almaz toplar çıkartır. Bir direkten bir direğe uzanır. Ve karşı takımı tek başına yıkar.
Yine öyle yaptı. Ama alkışlanması gereken maçtan bir ton küfürle ayrıldı.
Kaç yıllık profesyonelsin diye sorsam...
Geçirdiği yılları saymaktan yorulur.
Hala bir amatörden farkın yok desem, bana da kızar.
Ne kulak verirsin tribünlere. Ne dalaşırsın seyirci ile...
Sayfa arkadaşım Sıddık Turgut seni yine de haftanın karmasına koymuş.
Bu ne iştir diye sordum arkadaşıma. Şöyle yanıtladı...
Vallahi elim gitmese de, oynadığı oyundan öylesine etkilendim ki...
Bakalım onun gösterdiği hoşgörüyü, Disiplin Kurulu’ndan da görecek misin...