22 Eylül 1991. Beşiktaş'ın Gaziantepspor'u deplasmanda yendiği son maç. Ve Beşiktaş'ın Antep'te hiç kazanmadan geçirdiği tam 12 yıl.
Ve bu 12 yılda, Antep'te oynadığı 11 maç... 7 beraberlik ve 4 yenilgi.Hiçbir maçta üç puanın keyfini yaşayamayan bir Beşiktaş. Ne berbat bir bilanço...
Hemen 22 Eylül 1991'e dönüp, o günü canlandırmak istiyorum. İşte Beşiktaş'ın Kamil Ocak Stadı'ndaki onbiri... Kalede Bako. Savunmada Recep, Hamit, Gökhan, Kadir. Orta sahada Rıza, Şifo, Turan. Forvette Metin, Ali, Feyyaz.
Beşiktaş bu maçı 2-1 kazanıyor. Goller, Şifo ve Metin'den... Oyunun ilerleyen dakikalarında Metin çıkıyor, yerine Sergen giriyor. Ve Beşiktaş'ın başındaki teknik adam da İngiliz Gordon Milne...
Ve o günleri düşünüyorum... Büyük usta Sergen Yalçın 19 yaşındaydı ve henüz çıraklık dönemini yaşıyordu... Bugünün kaptanı Tayfur Havutçu 21 yaşında ve geleceğin planlarını yapan bir delikanlıydı.İlhan Mansız mı? 16 yaşında, bıyıkları yeni terlemeye başlayan ve büyük bir takımda oynama hevesiyle dolu bir gençti...
Yine o günleri andıkça, hep hatırlanacak bir haberi de bir yerlere sıkıştırmak istiyorum.
Beşiktaş kafilesi Antep'e uçmak için Yeşilköy Havalimanı'na gelir. Önce kimse fark etmez. Ancak, takım arkadaşları Metin Tekin'in yokluğunu hissederler. Ve bir telaş başlar.
Uçak, saati gelince havalanır. Ve Metin ancak akşam uçağı ile kafileye katılır. Metin'e nerede kaldığını soranlara Sarı Fırtına şu yanıtı verir...
Öyle güzel uyuyordum ki, bu güzel uykuyu bölmek istemedim...
* * *
VE aradan geçen 12 yıl. 26 Ekim 2003... Beşiktaş, Gaziantep’i yine Kamil Ocak Stadı'nda bu kez 3-0 gibi net bir skorla yeniyor ve yıllardır kafasına taktığı Antep kompleksinden de kurtuluyordu...
Beşiktaş nasıl oynadı ve neler yaptı da hiç yenemediği Gaziantepspor'u böylesine farklı bir skorla devirdi...
Öncelikle kazanma hırsı ile doluydu Beşiktaş.
Müthiş bir yardımlaşma vardı.
Lucescu'nun oyun planlaması mükemmeldi. Gaziantep, sahasında hiçbir maçta rakibin egemenliğine böylesine boyun eğmemişti.
Ve iyi oynayanların listesi bir hayli kabarıktı. Kaptan Tayfur, İlhan Mansız, Giunti, İbrahim, Tümer, Cordoba gibi...
Pozisyon bakımından sezonun en bereketli gecesini yaşadı Beşiktaş. Ve yaratılan her pozisyonda akıl-zeka ve emeğin pırıltıları net çizgilerle görülüyordu.
Ve kasım ayı geldi çattı. Nedir bu ayın özelliği? Hemen hatırlatayım, Beşiktaş'ın fizik- moral açıdan en güçlü olduğu ve performansının tavana vurduğu dönem...
Ve Beşiktaş, G.Saray derbisine tüm silahlarını kuşanarak çıkacak. Sonuç ne olursa olsun, ateş gibi bir derbi geliyor. Keyfini çıkartın...
* * *
HAKAN ŞÜKÜR 200. golünü Samsunspor'a attı. Ve 200'ler Kulübü'nde Metin Oktay, Tanju Çolak, Hami Mandıralı ve Aykut Kocaman gibi büyük golcülerin arasına girdi.
Metin Oktay'ın estetiği bir başkaydı. Tanju Çolak'ın sezgileri herkesten farklıydı. Hami Mandıralı kaleyi gördüğü yerden acımazısca vururdu. Aykut Kocaman, ince gollerin ustasıydı.
Hakan Şükür'ün özelliği nedir?
O bir emekçidir. Dünyanın en çok koşan futbolcularından biridir. Santrfor oynamasına karşın, sahanın her noktasında onun ayak izleri vardır. Rakip savunmaya en etkili baskı uygulayan ve rahat oynama fırsatı vermeyen ender bir santrfor tipidir.
Ve o, hiç sakatlanmayan, sakatlansa da yataklara düşmeyen, fiziğini hep diri tutan en kral profesyoneldir.
200. golün kutlu olsun sevgili Hakan. Atacağın yeni goller için de şimdiden tebrikler...
* * *
Ve yine Gaziantep-Beşiktaş maçı ile ilgili küçük bir hikaye... Hakem Ali Aydın, Ahmed Hassan'ın topu eli ile düzelttiğine karar verir ve sarı kartını çıkartır.
Olaya en yakın foto muhabiri arkadaşım İlyas Namoğlu, Ali Aydın ile Ahmed Hassan arasındaki diyaloğu şöyle anlattı...
Hocam yemin ediyorum, elle almadım...
Ali Aydın'da ses yok..
Bouazizi'ye sorun, elle mi?
Ali Aydın'da yine ses yok.
Kuran çarpsın elle almadım.
Ve Ahmed Hassan, Ali Aydın'ı inandıramaz. Sarı kartı görür...
NOT: Ahmed Hassan her şeyi yapar. Ama yalan yere hiç yemin etmez. Manevi duyguları çok güçlüdür. G.Birliği'nde oynarken, zaman zaman maçlara namaz kılarak çıktığı herkesce bilinir.