BİR elinde kağıt bir elinde kalem... Süper Lig tutkunları haftayı bakkal hesabı ile geçirdi. Yine de evdeki hesap çarşıya hiç uymadı.
Kafadaki 6 takımın yitirdiği puanlar Beşiktaş hanesine yazılınca... Beşiktaş da Eskişehir’i yenince... Gazete manşetleri bir anda siyah beyaza boyandı.
Kartal 2 attı 13 puan götürdü!        Â
Haftanın özeti böyleydi... Gelecek haftaların da böyle geçeceğine inanıyorum. Benzeri sürprizler Süper Lig’in yakasını hiç bırakmayacak.
Beşiktaş’ın geçen hafta yediği kaymağı gelecek haftalarda bir başka Büyük yiyecek. Ve manşetler onların renklerine boyanacak.
Lafı nerelere getirmek istiyorum, onu anlatayım...  Â
Hafta sonu oynanacak F.Bahçe-Beşiktaş derbisi şimdiden gündemi kapladı. Tartışmalar-tahminler gırla gidiyor.
Coşkusuna, heyecanına söyleyecek bir lafım yok. Ama zirveyi ne ölçüde etkiler, bunu tartışabilirim...
Hele hele, geçen haftanın sürpriz sonuçlarını gördükten sonra derbilerin getirisi kafaları karıştırdı.
Bir zamanlar derbiyi kazananın şampiyonluk yolunda bir adım öne geçtiğini söyleyenler, şimdi olaya umursamaz gözle bakabiliyor.
Neye güvenerek?
İnanıyorlar ki derbinin galibi bir hafta sonra sıradan bir deplasman maçında beklenmedik bir kroşe yiyebilir.
Veya iç sahada akıllara durgunluk veren bir puan kaybına uğrayabilir. Derbide aldığı üç puanın sevincini yaşamadan hüsranla tanışabilir.
* * *
BİR örnek verebilirim... 2006-2007 sezonunda F.Bahçe 70 puanla şampiyonluğa ulaştı. Bu rakam günlerce tartışıldı.
Yine bu rakam, ligin 18 takımla oynanmaya başlandığı 1994-95 sezonundan bu yana, bir şampiyonun topladığı en az puandı.
Neden böyle oldu?
Çünkü, F.Bahçe, küme düşen 3 takıma 8 puan kaptırdı.
Ve sıralamada ilk 8 takımın altında kalanlar, her fırsatta F.Bahçe’yi hırpaladılar, puanını yediler.
Aynı sezon G.Saray, Beşiktaş ve Trabzonspor da benzeri sonuçlarla büyük şoklar yaşadılar.
Bir örnek de bu sezondan...
Ankaragücü berbat bir giriş yaptı yeni sezona. Sahasında bile yüzü gülmedi. Yine de F.Bahçe’ye tek puanlık bir çelme atarak şampiyon adayının iki puanına kan doğradı.
Şöyle bir toparlayayım...
Eski derbiler tarih oldu!
Derbi kazanıp yan gelip yatmak yok artık.
Küçüklerden biri gelir, vurur kazmayı beline!
Öyleyse, sakın saç-baş yolmayın. F.Bahçe-Beşiktaş derbisinden çıkacak kötü bir sonuç, asla hayatın sonu olamaz...
* * *
YAZIYA derbiden girdim sonuna dek gidelim.
Derbinin sonucu asla hayatın sonu olamaz dedim...
Ancak, çıkacak sonucun her iki teknik adamın konumunda bazı değişiklikler yapacağını hisseder gibiyim.
Kim ne söylerse söylesin, F.Bahçe’nin yenilgisi, bir zirve görüşmesini gerçekleştirebilir.
Acaba, Başkan Aziz Yıldırım-Aragones buluşmasından nasıl bir sonuç çıkar?
Olası bir galibiyet ise, Aragones ile F.Bahçe arasında uzun haftalar sürecek bir nikahın müjdecisidir...
Benim merakım başka!
Mustafa Denizli ile Beşiktaş seyircisi arasındaki sıcak temas ne zaman gerçekleşebilir?
İnönü Stadı’ndaki maçlarda bakıyor ve görüyorum...
Denizli kulübeye birkaç kişinin alkışları ile gidiyor. Yeni Açık’ın önünden geçerken eline tutuşturulan bir demet yasemen ve sonra cılız bir alkış... Eskişehir maçında da böyleydi. Yanılmıyorsam, Rıza Çalımbay’ın aldığı alkış daha fazlaydı Denizli’den.
Evet, F.Bahçe-Beşiktaş derbisinden çıkacak sonuç, F.Bahçe veya Beşiktaş’ın zirve savaşında aşırı bir tahribat yapmaz ama...
Denizli-taraftar arasındaki soğukluğa sıcak bir boyut getirebilir.
* * *
Ve derbinin hakemi açıklandı!
Bünyamin Gezer.
Alkışlıyorum, MHK bir maçın hakemini sayın Melih Gökçek ve Cemal Aydın’dan önce davranıp bizlere duyurdu.