Bir borç daha!

SÜPER Lig’in ilk haftasına damga vuran bir Tekme, duygularımı zedelediği için olayı kafama doladım. Ve öfkemi tekmeyi atanı da, pas geçeni de kamuoyunun önüne atarak gidermeye çalıştım.

G.Saray-Ankaraspor maçında Song’un, Ankarasporlu Hürriyet’in boynuna yönelik darbesi, ciddi bir sakatlığa yol açabilirdi. Verilmiş sadakası varmış Hürriyet’in, ucuz atlattı. Kafasını ani bir refleksle aşağı çekti ve darbenin şiddetini azalttı. Yine de acı ile kıvrandı ve tedavi sonrası oyunu sürdürdü.

Maçın hakemi İsmet Arzuman, bu tekmeyi sarı kartını çıkartarak cezalandırdı. Ve Song oyunda kaldı. Pazartesi günü sevgili Erman Toroğlu’nu arayıp sordum...

Hocam, hakem olabilmek için neler gerekli.?

Toroğlu
koşulları sıraladı. Önce bölgelerde açılacak kurslara katılacaksın. Aday hakem olacaksın. Daha sonra bölge hakemliğine geçeceksin. Klasman hakemliğine yükseleceksin...

Erman Hoca saymaya devam ederken hemen araya girdim. Ve bir soru daha yönelttim Toroğlu’na... Peki, iyi hakem olabilmek için neler gerekli.

Güldü Erman Hoca ve dedi ki...

Onu da sen söyle.

Bana göre, önce yürek. Sonra yine yürek... Ve daha sonra bu tekmeyi atan Song’un adına, şöhretine ve taşıdığı formanın rengine aldırmadan Kırmızı kartını çıkartacak Mangal gibi bir yürek...

İşte, sevgili İsmet Arzuman bu yüreği gösteremedi. Ve geçen haftanın kötü hakemler listesinde kaybolup gitti...

Telefonu kapatırken, Erman Toroğlu, lafı tekrar konuya getirdi ve dedi ki...

Bazıları İsmet Arzuman’ın iyi bir maç yönettiğini söylüyor. Bu neye benzer biliyor musun?.. Cerrahın biri, hastayı başarı ile ameliyat ediyor. Ama neşteri hastanın midesinde unutuyor. Başlarım böyle başarılı ameliyata...

Hocanın bu sözlerinden sonra bir süre gülüştük. Ve hoca Bodrum’a gitti, ben yazımın başına döndüm...

* * *

BU
çirkin tekmeyi unutup, hemen haftanın güzelliklerine koşmak istiyorum. Herkes atılan golleri konuşuyor.

Nobre’nin golü nasıldı?

Hangisini soruyorsun, bir değil ki, üç gol birden attı.

En güzeli hangisiydi?

Neden tüm güzellikleri golü atanda arıyorsun. Bobo’nun pasları nasıldı?

Doğru, belki gollerden de güzeldi. Peki, Hakan Şükürün kafa golüne ne dersin?

Tribünleri ayağa fırlatacak kadar spektaküler bir goldü. Ama İliç’in ortası da lokum gibiydi.

Bu da doğru.

Ama bana göre hepsinden güzeli vardı. Hakan Şükür’ün golünden önce, Ümit Karan’ın zor bir pozisyonda ekseni etrafında dönerek, İliç’in önüne ve boş alana yuvarladığı pas, yaratıcı bir düşüncenin en çarpıcı örneği idi. Buna ne dersin?

Haklısın... İliç’in ortasına, Şükür’ün kafasına bakarken, Ümit Karan’ın bu hareketini atlamışız. İyi ki hatırlattın.

Öyleyse, sadece golü atanı değil, gole servis yapanları da alkışlayalım...

* * *

BEŞİKTAŞ, Jean Tigana
ile yaklaşık birbuçuk yıllık birlikteliğinde en iyi performansını Vestel Manisaspor karşısında sergiledi. Herkeste bir şaşkınlık. Herkeste bir hayret...

Bu oyunu nasıl oynadı Beşiktaş?

Hemen söyleyeyim. Göreve soyunan her bir futbolcu kazanma hırsı ile doluydu. Her biri moral küpüydü...

Her biri Beşiktaş forması ile oynadığının bilincindeydi. Ve Beşiktaş’ın her bir yabancısı harikaydı.

Ve bu maç, kafalara takılan bir soruya da yanıt getiriyordu...

Ricardinho ile Delgado yanyana oynar mı?

İddia ediyorum, birbirini tamamlayan bu ikiliden birinin yokluğu bile, önemli sancıları da beraberinde getirir. Şöyle ki...

3Tadı damaklarda kalan nefis pas trafiğinde kaoslar yaratır.

3Bobo ve Nobre’nin pozisyon alanları daralır.

3Beşiktaş moralman etkilenir.

3Rakipler moralman güçlenir.

3Hele Ricardinho’nun yokluğu Beşiktaş’ın gülmeye başlayan yüzünü sarartır.

Bundan böyle Jean Tigana’nın bu ikiliyi birbirinden ayıracağını düşünmüyorum. Tıpkı, Nobre-Bobo ikilisini ayırmayacağı gibi...

* * *

VE Süper Lig’in ikinci yarı ilk haftasında F.Bahçe’nin Kayseri’de aldığı bir beraberlik, peşindekileri heveslendirdi.

En çok da G.Saray’ı.

Erciyesspor’un, Fener’den kaptığı puanda, yeni teknik direktör ve G.Saray’ın eski kaptanı Bülent Korkmaz’ın payı elbette önemliydi. Şimdi her bir G.Saraylı haykırmasa da, içten eski kaptanları Korkmaz’a teşekkür ediyor.

Birden aklıma geldi. G.Saray ile Bülent arasında bir jübile sorunu çıkmıştı. Öyle değil mi?

Galiba G.Saray, Kaptan’a bir kez daha borçlandı!
Yazarın Tüm Yazıları