BEŞİKTAŞ, berbat bir gece yaşadı. Gördüklerimin çoğunu hiç yadırgamadım. Bazılarına gerçekten şaşırdım.
Önce taktiksel yönden işe başlayalım. Rakip ilk yarıda Beşiktaş sol kanadını yol geçen hanı gibi kullandı. Bu kulvardan kolay bir gol buldu. Ve her atağında pozisyon rahatlığı yaşadı.
İbrahim Üzülmez’i bu bölgede yalnız bırakan düşüncenin hangi sistemle bağdaştığını hiç anlayamadım.
Bir ara Sivok, Mustafa Denizli’nin yanına koştu. Ve ısrarla, o bölgeyi göstererek bir şeyler anlattı...
Pek meraklı bir kişi değilim. Yine de neler söyledi Sivok, duymak isterdim!
Oyunun geri kalan dakikalarında gözüm hep bu bölgedeydi. Gördüm ki, Mustafa Hoca’dan ne İbrahim Üzülmez’e bir yardım, ne de sol kulvara bir önlem geldi.
Beşiktaş, oyunun genelinde beklenen performansı yakalayamadı. Oyunun kontrolünü rakipten alması, bazı isimlerin oyuna el atmasıyla gerçekleşebilirdi.
O isimler, hiç görünmedi. Örneğin, kağıt üzerinde sol kulvardan sorumlu ama Denizli’nin sahanın her bölgesinde koşturduğu Tello... Oyunda hiç görünmedi.
Daha sonra Delgado... Ve Sivok-Uğur İnceman ikilisi... Hiç biri oyuna ağırlığını koyamadı.
Beşiktaş’ı 90 dakika süresince sistemsiz ve kontrolsüz bir kalabalığa benzettim. Direnen tek kişi kaledeki Rüştü idi.
* * *
Sivok’un kalesine attığı gol için fazla yorum yapmayacağım. Şanssız bir vuruş yaptı. Ancak topa pozisyon alışı yanlıştı.
Kırmızı karta gelince, gereksiz bir işe girişti ve faturasını da 10 kişi kalan Beşiktaş’a kesti.
Bobo’nun oyundaki yeri ve pozisyonu da 90 dakika süresince aklımı kurcaladı.
Bu hücum adamını sık sık sol kulvarda ileri-geri koşarken gördüm. Oysa, onun hoşlandığı farklı bölgeleri herkes gibi biliyorum.
Mustafa Hoca da bildiğine göre, Bobo’nun oralarda işi neydi?
Bunu da anlamış değilim!
Delgado’ya kızanların sayısı her geçen hafta artıyor. Dün gece de oyuna hiç ısınamadı. Gönülsüz koştuğu belliydi. Derdi nedir, hiç sormayacağım iyice sıkmaya başladı.
Evet... Beşiktaş, taktiksel ve fiziksel açıdan berbat bir gece yaşadı.
Yediği üç gole hiç şaşırmadım. Kopyalarını geçen haftalarda da gördüm ve yaşadım.
Oynadığı oyun karşılığı yitirdiği puanları da pek yadırgamadım.
Ancak, Mustafa Denizli gibi deneyimli bir teknik adamın Beşiktaş’ın 90 dakikalık haline taktiksel açıdan bir çare üretememesi, beni gerçekten şaşırttı.