Arda sadece imajıyla değil futboluyla da değişimini hissettirmeye devam ediyor.
Atletico Madrid'e transferinin ardından bambaşka bir kimliğe bürünen Arda, La Liga'nın en önemli futbolcularından biri olurken bu başarısını milli takıma da yansıttı. İspanyol takımında lider oyuncular arasına katılan ve şimdiye kadar yüzün üstünde top çalan Arda fiziksel olarak da Türkiye'deki döneminden farklı bir portre çiziyor.
Türkiye'de oynadığı dönemde sahadaki performansı bir satten öteye geçmeyen Arda'nın gelişimi gerçekten de şaşırtıcı düzeyde. Futbol zekasına, pres yapmayı, top çalmayı ve fiziksel gücü de ekleyen genç oyuncu şimdilerde milli takımın kalbini oluşturuyor.
Komple bir futbolcu olma yolunda her geçen gün emin adımlarla ilerleyen Arda, oyun görüşü ve taktik bilgisini Simeone'nin disipliniyle birleştirirken, sadece tek bir yerin adamı olmaktan çok sahanın her yerinde kendini gösteren bir futbol emekçisine dönüştü.
Peki, Arda Turan'ın büyük değişimindeki başlıca etken ne? Hemen cevaplayalım;
'Psikoloji'...
Büyük paralar kazanan, futbolundan çok yaşantısıyla medyada gündeme gelen, her hafta taraftarların önüne büyük beklentileri karşılama düşüncesiyle çıkan Arda, özgürlüğü ve psikolojisini düzeltme şansını bu toprakların dışında buldu. Özel hayatından, giyimine, basınla yaşadığı polemiklere kadar sırtında taşıdığı tüm yükleri ardında bırakan Arda, yıpranan psikolojisini sadece futbola odaklanarak tedavi etti.
Türkiye'de kalmaya devam etseydi ona bağladığımız umutlar tıpkı Arda'nın kırılan hevesi gibi kaçınılmaz sonu beraberinde getirebilirdi. Ancak Arda doğru bir kararla kendi kaderini değiştirirken, Rio yolunda Türkiye'nin makûs talihine tek başına çözüm bulamadı...
Sahada basmadık yer bırakmamasına ve Burak Yılmaz'a yaptığı asiste rağmen!