Paylaş
İtalya Birinci Ligi Serie A’nın 11. haftasında ilk beraberliğini alan ancak buna rağmen 10 galibiyet elde eden Roma, yükselen futboluyla devrim yaratmaya devam ediyor.
Juventus'un 2005-06 sezonunda elde ettiği başarıyı yakalayıp Serie A'ya en iyi başlangıç rekorunu kıran Roma, rakip fileleri 25 kez havalandırırken kalesinde sadece 2 gol gördü. Roma bu istatistikleriyle Avrupa’nın devlerini de gerisinde bıraktı. Avrupa’nın majör liglerinde mücadele eden ve namağlup unvanını koruyan 4 takım arasında yer alan Roma; Barcelona Bayern ve PSG gibi devlerle rekabet edecek hale geldi.
Hücum futbolu Roma’ya hayat verdi
2011 yılında Luis Enrique ile Barcelona tarzına yönelmeyi düşünen Roma, istediği sistemi bir sezon sonra Zdenek Zeman ile devam ettirme kararı aldı. İki teknik adamın da hücuma odaklı futbol anlayışı felsefe olarak benzerlikler gösterse de detaylar arasındaki farklar istenilen başarıyı sağlamadı ancak futbol olarak Roma’nın ilerleyen dönemleri için umut verdi.
Roma, 4-3-3 ve 4-3-1-2 ile yoluna devam ediyordu ancak sistem, hem top kontrolü hem de hızlı hücumları kaldıracak bir yapıya sahip değildi. Roma sonunda hem Enriqeu hem de Zeman’ın karmasını yapabileceğine inandığı Rudi Garcia ile yola devam etme kararı aldı.
2010-11 sezonunda Lille takımına Ligue 1 ve Fransa Kupası şampiyonluğu yaşatan Rudi Garcia’nın varlığı Roma için başlangıçta büyük soru işaretleri yarattı. Fransa dışına hiç çıkmamış bir teknik adamın Roma’ya neler katabileceği ve bu fikrin doğru olup olmadığı tartışılırken Garcia, 10’da 10 yaparak Luis Enrique ve Zeman’ın uygulamaya çalıştığı atak futbolu geliştirip, hatalarını gidermeyi başardı.
Hızlı oynayan, topa sahip, az gol yiyen, pres yapabilen ve mükemmele yakın kontra atak futboluyla rakiplerini birer birer yenen Garcia, takımın küskün yıldızlarını da yeniden kazanarak imparatorluğun tohumlarını atmayı başardı.
Takım içi dengeleri doğru kuran, oyuncu yönetimi konusunda önemli adımlar atan Garcia, dinamik futbolcuların potansiyelinden faydalanmayı da kısa sürede ileri boyutlara taşıdı.
De Rossi’nin kritik görevi
Roma’nın en önemli özelliklerinden biri de beklerinin tamamının gol atma başarısı göstermesi oldu. Bu noktada takımdaki en kritik görevi ise küskün yıldız De Rossi’ye veren Garcia, Roma’nın dengelerini tamamen bu oyuncu üzerine kurdu. Bekler hücuma çıktığında onların boşluğunu tek başına kapatan De Rossi bu görevi kusursuz bir şekilde yaparak kısa sürede eski formuna kavuştu.
Iniesta görevi Pjanic’in
Roma orta sahasında dikkat çeken isimlerin başında Bosnalı yıldız Miralem Pjanic geliyor. Milimetrik pasları ve frikik tekniğiyle Roma adına ligde 3 gol kaydeden yıldız futbolcu, Roma hücumlarının vazgeçilmez isimleri arasında ilk sırada yer alıyor.
Florenzi farkı
Zeman döneminde takıma yeniden kazandırılan 22 yaşındaki Alessandro Florenzi, performansıyla dikkat çeken isimlerin başında geliyor. Kimilerine göre kanat oyuncusu, kimilerine göre orta saha, kimilerine göre ise iyi bir golcü olarak adlandırılan Florenzi attığı 4 golün yanı sıra sahanın her yerinde görev yapabilme potansiyeliyle Roma’nın en büyük kozlarından biri. Zeman ile birlikte orta sahada görev alan Florenzi, kısacası takımın her şeyi.
Bayrak adam Totti
Roma ile özdeşleşen Francesco Totti ise Garcia’nın ardından takımın ilerideki teknik direktörü olacak. Kulübe ve kente olan aşkını, sahadaki eşsiz yeteneğiyle gösteren Totti; sadakat, güç, kararlılık, azim gibi özellikleriyle Roma’da bayrağı taşıyan lider olarak anılmaya devam ediyor.
Doğru transfer politikası
İtalyan ekibinin başarısındaki dikkat çekici noktalardan biri de transferde izledikleri politika oldu. Bir sezon önce 90 milyon Euro zarar eden kulüp transferlerde ince eleyip sık dokudu. Başta Lamela olmak üzere birçok yıldızı satan Roma elde ettiği gelirin neredeyse yarısını transfere harcadı. Strootman, Gervinho, Benatia, De Sanctis ve Maicon gibi nokta transferler yapılırken, Ljajic, Jedvaj, Caprari, Verre gibi genç oyuncuların haklarının tamamı İtalyan temsilcisi tarafından satın alındı.
Paylaş