Paylaş
Kendisi gibi futbolcu olan amcası ile gözyaşları içerisinde Fransa'ya giden Drogba, yıllarca bir şehirden diğerine göç etmek zorunda kaldı. Öyle ki okuduğu okulların çoğunda tek siyahî çocuk olması ülkesine olan özlemini her geçen gün daha da artırdı.
Drogba, ailesine olan özlemi üç yılın sonunda dayanılmaz bir hale gelince ilk iş olarak ülkesi Fildişi Sahilleri'nin yolunu tuttu.
Annesi Tito lakabını verdiği (Yugoslavya Cumhurbaşkanı Josip Broz Tito'ya hayranlığından dolayı) Drogba'nın parklarda top oynamasını istemese de oğlunun bu hareketini takdir etti.
Kısa sürede ailesi işlerini kaybedince Drogba yeniden amcasının yanına dönmek zorunda kaldı. Annesi ve babası da Drogba ile birlikte Fransa'da yaşamaya başladı.
Paris banliyölerinde top koşturmaya başlayan Drogba, Levallois genç takımında kısa sürede şöhreti yakaladı.
Yola annesinin "hayatta başarılı olmak için gerçek bir şans gerek" sözüyle çıkan Drogba, gençliği boyunca hiçbir zaman gösterişli hayatlara gıpta etmedi. Yaşıtları gece kulüplerinde genç kızlarla eğlenmeyi tercih ederken, o sadece futbola odaklandı. Sabretmek ve sonunda hak ettiği saygıyı görmek kariyeri boyunca en büyük amacı olmuştu.
İstemediği takımda dünya yıldızı oldu
Le Mans takımından transfer teklifi alan golcü futbolcu, burada geçirdiği 4 sezonun ardından önce Guingamp'ın ardından Marsilya'nın yolunu tuttu. Marsilya'da geçirdiği 1 sezonda attığı 19 golle İngiliz devi Chelsea'nin dikkatini çeken Drogba, burada geçirdiği 8 sezon boyunca 341 maça çıktı ve 157 gol kaydetti.
Bu sırada Chelsea ile 3 lig, 4 FA Cup, 2 İngiltere Kupası, 2 Community Shield ve 1 UEFA Şampiyonlar Ligi Şampiyonluğu yaşadı. Bireysel olarak ise 30'un üstünde ödül kazanan Drogba, hiçbir zaman Chelsea'de oynamak istememişti.
Drogba yayınlanan biyografisinde, "gitmek istediğim takım değildi. Chelsea'ye imza atarken bezgindim" ifadelerini kullanmıştı. Biyografisi her zaman İngiltere'de mutlu olmamış bir adamı anlatıyordu.
Büyük aşkı Mourinho
İngiltere'yi bir sürgün olarak gören Drogba için o yıllarda Paris banliyölerinde yaşadığı 10 metrekarelik oda bile mutluluğun resminden farksızdı. En sevdiği oyuncağıyla Fildişi Sahilleri'nden gözyaşları içerisinde ayrıldığı dönemden bu yana kendisini en mutlu eden isim sadece Jose Mourinho oldu. Başarılı teknik adam Fildişili golcü ile Porto'yu çalıştırdığı yıllarda Marsilya'ya karşı oynadıkları maçta karşı karşıya gelmiş, “Ülkende ağabeyin ya da kuzenin var mı? Çünkü seni Porto'ya götürecek param yok” sözleriyle Drogba'yı kendisine hayran bırakmıştı.
İşte o tanışmadan tam bir yıl sonra iki isim Chelsea'de buluştu. Mourinho, golcü futbolcuya öyle sözler fısıldıyordu ki Drogba gollerini attıkça gözyaşı ve sevinç ikilinin kucaklaşmalarında anlam buluyordu. Bu büyük sevgi Mourinho'nun ayrılmasıyla trajik bir hale dönüşüyor, Portekizli, "Drogba futbolu bırakıp, ben tekerlekli sandalyeyle dolaştığımda bile hep kalbimde olacak" sözleriyle Fildişili golcünün kendisi için ne kadar değerli olduğunu gözler önüne seriyordu.
Yardım Meleği
Afrika'da AIDS'i ortadan kaldırmaya yönelik yürütülen kampanyanın yüzü olan Drogba, imzaladığı sponsorluk anlaşmasından kazandığı 4 milyon Euro'yu ülkesinde hastane yapılması için bağışlamıştı. Fildişi Sahili'nde Drogba Vakfı'nı kıran ünlü yıldız, lösemiden hayatını kaybeden çocukluk arkadaşı Stefan'ın hatırasını yaşatmak için sürekli olarak hastanelere bağışta bulunuyor.
Özellikleri
1-Fiziksel güç bakımından Drogba gibi dünyada birkaç oyuncu bulunuyor
2-Mizacı gereği olaylara fazla abartıyla yaklaşması en zayıf yönü olarak biliniyor.
3-İki ayağını da mükemmel şekilde kullanıyor. Hava toplarındaki hakimiyeti de tartışılmaz.
4-Tam bir son vuruş ustası. Frikiklerde de oldukça etkili.
5- Uzun boyu ve cüsseli yapısına rağmen, oldukça hızlı.
Paylaş