Paylaş
Geçtiğimiz sezon kaptan John Terry’nin, QPR futbolcusu Anton Ferdinand’a söylediği ırkçı sözlerle başlayan süreç, mahkemeye kadar taşınmış, her ne kadar yıldız futbolcu aklansa da federasyonun hışmından kaçamamıştı. Maç yasağı ve para cezasının yanı sıra, milli takım kaptanlığı da elinden alınan Terry gibi bir örnek Ada futbolunun imajını oldukça sarstı.
Tüm bu çirkinlikleri aşmak isteyen İngiltere Futbol Federasyonu düzenlediği bir kampanya ile birbirine ırkçı söylemlerde bulunan ve küs durumdaki futbolcuları tokalaştırıp olayların önüne geçmek istese de başarılı olamadı.
Kampanya dâhilinde giyilmesi gereken tişörtleri başta “siyahî” oyuncular samimiyetsiz buldukları için reddederken, gerginlik bu kez tribünlere sıçradı.
Pazar günü Chelsea ve Manchester United arasında oynanan lig maçı 3–2 Kırmızı Şeytanlar lehine sonuçlanınca karşılaşmanın ardından inanılmaz iddialar ortaya atıldı. Müsabakada iki kırmızı kart ve hatalı bir gole hükmeden hakem Mark Clattenburg’un, Chelsea’nin başarılı futbolcusu Obi Mikel’e “maymun” dediği iddia edildi.
Konu hakkında soruşturma başlatan federasyon, henüz bir sonuca varmadı ancak olaylar bu kez Çarşamba akşamı oynanan Lig Kupası maçına yansıdı. Ligdeki mağlubiyeti hazmedemeyen Chelsea taraftarları “ırkçı hakeminiz nerede” sloganlarıyla tribünleri inletirken, Manchester cephesi ise “ırkçı kaptanınız nerede?” şeklinde cevap verdi.
Ancak bir pankart vardı ki oldukça dikkat çekiciydi;
“Chelsea, Pazar gününden bu yana ırkçılığa karşı”
Gerçekten, Chelsea kulübünün ırkçılıkla ilgili sorunu neydi?
Yıllardır, Drogba, Ashley Cole, Malouda, Anelka, Essien, Obi Mikel gibi siyahî futbolculara sahip bir futbol kulübünün kaptanı nasıl oldu da ırkçı söylemlerle gündeme geldi, tüm bu hatalara Chelsea kulübü göz yumduğu gibi neden kaptanlık bandını yeniden Terry’e verdi.
Sanırım bu sorulara en güzel örnek bundan tam 31 yıl önce verilmişti;
Tarih, Aralık 1981
Paul Canoville adlı 19 yaşındaki siyahî bir oyuncu Chelsea kulübüne transfer oldu. Canoville aynı zamanda kulübün ilk siyahî futbolcusuydu ve tribünler hiçbir zaman onu kabullenemedi.
O gol attığında bile, “Hayır, durum hala 0–0. Pis zenci attı, gol sayılmaz” diyerek Canoville’ye muz fırlatıyorlardı. Kendi taraftarlarının bile kabul etmediği ve sarhoş bir takım arkadaşı yüzünden futbol kariyerini sonlandırmak zorunda kalan Canoville o günleri hatırlamak bile istemiyor.
***1857 yılında Andrew Watson*** ile Ada’ya adımını atan ırkçılık, tam 155 yıl sonra Stamford Bridge tribünlerinin “maymun” taraftarlarıyla yeniden hortladı.
Kısa sürede “Let's kick racism out of football” (Irkçılığı futbolun dışına şutlayalım)
Paylaş