İngiltere Premier Ligi’nde önceki Liverpool ile Chelsea’nin 1-1 berabere kaldığı karşılaşmanın en kritik kararına imza atan hakem Anthony Taylor konuşulmaya devam ediyor. Sebebi ise Taylor’un VAR’a gidip pozisyonu izlemek yerine, kendisine gösterilen tek bir ekran görüntüsünden Chelseali Reece James’in topa elle müdahale ettiğini belirleyip, neredeyse 1 saniyede penaltı ve kırmızı kart kararı vermesi. Peki, Taylor sadece 1 saniye bakıp verdiği kararda haklı mıydı yoksa pozisyonu izlemeli miydi?
TUCHEL TEPKi GöSTERDi
Burada akıllara gelen ilk şey Taylor’un pozisyondan emin olduğu ve o anı tekrar VAR’da görüp onaylamak istemesiydi. Chelsea Teknik Direktörü Thomas Tuchel ise kesinlikle aynı fikirde değil. Pozisyonu izlemesi halinde fikrinin değişebileceğini söyleyen Tuchel, “Hakem neden tüm pozisyonu değil de sadece Reece James’in kırmızı kart pozisyonuna baktı” diyerek tepkisini dile getirdi. Chelsea kaptanı Azpilicueta da, “VAR’a gidiyor bir bakış atıyor ve pozisyonun kırmızı kart olduğuna karar vermesi için yeterli oluyor. Harika!” diyerek hakem Taylor’un kararını alaycı bir ifadeyle eleştirdi.
GARY LINEKER İSYAN ETTİ: UTANÇ VERİCİ!
İngiltere’de Michael Owen, Chris Sutton ve Jamie Redknapp gibi önde gelen futbol yorumcuları ise kararın doğru olduğunu savunurken en büyük itiraz Gary Lineker’den geldi. Lineker, “Penaltı evet ama kırmızı kart?.. Benim için değil. Sürekli değişen aptal elle oynama kuralları futbolu mahvetti! Oyun eğlence ile ilgilidir ve kurallar bunu aklında tutmalıdır. Kırmızı kartlar, bugün gördüğümüz gibi değil, bariz bir şekilde kasıtlı kale çizgisindeki elle oynamalar için olmalı. Utanç verici!” ifadelerini kullandı.
Lige üst üste 2 mağlubiyetle başlayan Arsenal Teknik Direktörü Mikel Arteta, ustası Pep Guardiola karşısında da dayanamadı. ‘Topçular’, maçın ilk 5 dakikasından sonra Manchester City karşısında bozguna uğradı. Arsenal stoperlerinin amatörce hatalarına 36. dakikada Xhaka’nın kırmızı kartı eklenince, City soyunma odasına İlkay Gündoğan (Dk.7), Torres (Dk.12) ve Jesus’un (Dk.43) golleriyle 3-0 önde girdi.
GUARDIOLA FARKI
Maç öncesi merak edilen konulardan biri Guardiola’nın nasıl bir 11’le sahaya çıkacağıydı. De Bruyne ve Foden yokken Sterling ve Mahrez de yedekler arasındaydı. Solda Grealish, sağda Jesus’u kullanan Guardiola en uçta ise Torres’ten vazgeçmedi. Bernardo Silva, İlkay ve Rodri’li orta sahadaki kusursuz üstünlüğe Grealish’in klası da eklenince, City 53’te Rodri ve 84’te Torres ile 2 gol daha bulup sahadan 5-0 galip ayrıldı.
BİR GOL BİTE ATAMADILAR
Premier Lig’in 3. haftasını da puansız kapatan Arsenal, daha önce 1921, 1923 ve 1954 yıllarında sezonun ilk 3 maçını kaybetmişti. Bu sezonu özel kılan ise Arsenal’in tarihinde ilk defa 3 haftayı gol atamadan kapatması oldu. Teknik direktör Arteta bir anlamda tarihi tersten yazarak unutulmazlar arasına girdi.
1- MAÇIN ADAMI
Manchester City’e geldiği günden beri gösterdiği performansla dikkat çeken Ferran Torres, 2 gol, 1 asistle maçın en etkili ismiydi.
2- HAYAL KIRIKLIĞI
Trabzon maçın ilk 15 dakikasını oldukça efektif kullandı. Rakip kalede üstünlüğünü kısa sürede kuran Trabzon sezon öncesi hazırlık maçlarında gördüğümüz ön direk çalışmasının meyvesini 14. dakikada aldı. Bakasetas’ın ortasına iyi yükselen Nwakaeme’nin golüyle istekli başladığı oyuna golü de ekleyerek moral üstünlüğünü de ele geçirdi. Gol sonrası ataklarını sıklaştıran bordo mavililerde özellikle Djajniy ayağına aldığı tüm topları ezerek Trabzonspor’un deyim yerindeyse el freni oldu. Tüm bunlara Molde’nin en iyi ismi Brynhildsen’in golü eklenince Trabzonspor soyunma odasına beraberlikle gitti.
DEFANSİF ZAAFLAR...
2. yarıda da Trabzon baskıyla başladı. İlk bölümün kötü ismi Djajniy bir gol ve bir asistle hatalarını unutturdu. Şu bir gerçek; bu sezon Hamsik, Gervinho, Bakasetas ve Nwakaeme gibi isimlerle daha ofansif bir Trabzon izleyeceğiz. Ancak geçtiğimiz sezon defansif problemleri çözen Avcı dün akşam en büyük zaafı bu bölgede yaşadı. Avcı takımlarının en büyük özelliği az gol yemesidir ancak dün yenen 3 gol maalesef onun oyun anlayışının bir yansıması değildi. Eksikler ve sakatlar göz önüne alındığında ilk maç için mecburiyetler kabul edilebilir. Trabzon oynadığı oyunla izleyenlere keyif verdi, kaçan penaltı olası bir galibiyetten etti ancak rövanş öncesi Avcı’nın takımın defansif kurgusuna bir an önce çözüm bulması şart.
Hemen Misli.com'a gel, 7 farklı oyun seçeneğiyle sanal bahis oyna...
Spor Servisi Koray DURKAL Tokyo 2020 Olimpiyatları’nda 12 kişinin finale kalacağı üç adım atlama elemelerinde yarışan Necati Er, üçüncü hakkında 17.13 atlayarak finale yükseldi. Böylece üç adım atlamada Ruhi Sarıalp’ten 73 yıl sonra bir sporcumuz bu branşta finale kalmayı başardı. Final barajının 17.05 olduğu üç adım atlama elemelerinde B serisinde yarışan Necati Er ilk hakkında faul yaptı. İkinci hakkında ise 16.79 atlayan Er, üçüncü hakkında bu yılın kendisine ait en iyi derecesi olan 17.13’e ulaşarak finale kaldı. Aslında Necati için bu başarı pek tesadüf sayılmaz. 2019 yılında İsveç’te yapılan U23 Atletizm Avrupa Şampiyonası’nda atladığı 17.37lik derece ile üç adım atlamada dünyada en iyi dereceyi elde eden Necati Er, finalde daha fazlasını yapabilecek belki de tek isim.
Potansiyeli daha fazla ancak kendine güveni ve finale kalan atlayışıyla puanım: 8
EDA TUĞSUZ SINIRLARI AŞTI
2017 yılında 60,98’lik derecesi ile 60 metre sınırını geçen ilk Türk kadın ciritci olan Eda Tuğsuz, Tokyo’da eleme atışları sonunda ikinci hakkında 62.31 metre atarak beşinci oldu ve finale yükseldi. İlk kez katıldığı olimpiyatlarda beklentilerin çok üstünde bir performans gösteren Eda, final barajının 63 metre olduğu elemeler B serisinde yarıştı. İlk hakkında faul yapan Eda ikinci denemesinde 62.31 metre atarak final biletini kapmayı başardı.
İlk olimpiyat tecrübesi olmasına rağmen sakinliğine ve soğukkanlılığına puanım: 8
ALİCAN’DAN SONRA ÇINAR KARDEŞLER
2020 Tokyo finn sınıfında finale çıkan Alican Kaynar’dan sonra erkekler 470 sınıfında da Ateş-Deniz Çınar kardeşler 10. yarışlar sonunda 9. sırayı elde ederek madalya mücadelesine hak kazandı. 2008, 2012 ve 2016 oyunlarında en fazla 14.’lük görebilen iki kardeş kariyerlerinde ilk defa finalde yarışacaklar.
Tokyo 2020’de en çok madalya almaya aday sporculardan Caeleb Dressel, 100 metre serbestte 47.02’lik derecesiyle olimpiyat rekorunun yeni sahibi oldu. Dressel bu sonuçla, Eamon Sullivan’ın 2008 Pekin’de yüzdüğü 47.05 ile eski rekorunu da tarihe gömdü.
Spor hayatına futbolla başlayan ve kardeşlerinin etkisiyle yüzmeye geçen Caeleb Dressel havuzun yeni Michael Phelps’i olarak görülüyor. Bu iddia o kadar büyük ki Tokyo’da Phelps’in tek olimpiyatta sekiz altın madalya rekoruna ortak olacağı konuşuluyor.
BANDANANIN ANLAMI BÜYÜK
2017 FINA Dünya Şampiyonası’nda bir gün içinde üç altın madalya kazanarak tarihe geçen Dressel, 2019 FINA Dünya Şampiyonası’nda ise Phelps’in 100 metre kelebek derecesini 0,32 saniye geliştirerek dünya rekorunun yeni sahibi oldu. Ve aynı şampiyonada 8 madalya kazanarak tarihe geçti. 2020 Uluslararası Yüzme Ligi’nde (ISL) 100 metre bireysel karışıkta dünya rekorunu kıran Dressel, Tokyo’da da kulaçlarını yeni rekorlar ve madalyalar için atmaya
devam ediyor.
ABD’nin Phelps sonrası yüzme ümidi olan Caeleb Dressel’in elinden düşürmediği mavi bandanasının anlamı da oldukça büyük. Karşılaşmalardan hemen önce onu tutuyor ve kazandığı her madalyasının kurdelesine bağlıyor. Pek çok sporcunun totemleri, tılsımları ya da batıl inançları vardır ama Dressel için bandana çok daha fazlasının simgesi. Ne kadar yol kat ettiğini ve bir kişinin buraya gelmesine ne kadar yardım ettiğini hatırlatıyor. O bandana 2017 yılında 62 yaşında meme kanserinden ölen Dressel’in matematik öğretmeni Claire McCool’a ait. Dressel, Florida’daki Clay Lisesi’nde McCool’un sınıfına girdiğinde, zaten başarılı bir yüzücüydü ancak beklentilerin baskısını hissediyordu.
Üç yıl sonra Dressel yüzmeye önemli bir ara vermeye karar verdiğinde, McCool akıl hocası olarak onun yanındaydı. Ve yeniden havuza dönmesini sağladı. Ona sırdaşlık ve büyük bir yol göstericilik yaptı. Meme kanseri savaşını kaybettiği gün McCool’un kocası, Dressel’e bu bandanayı hediye etti. O günden sonra da Dressel için bu bandana sonsuz manevi değeri olan vazgeçilmez bir sembole dönüştü.
1- Maçlar 90 değil, 60 dakika olacak ve basketboldaki gibi oyun her durduğunda süre de duracak.
2- Oyuncu değişikliği hakkı sınırsız olacak, böylelikle kadrodaki tüm oyuncular oynayabilecek.
3- Futbolcular taç atışlarını ister elle, ister ayakla kullanabilecek; dilerse topu kendi sürecek.
4- Sarı kart gören futbolcu, 5 dakika saha kenarında bekledikten sonra yeniden oyuna girebilecek.
Futbolu daha keyifli hale getirmek için harekete geçen FiFA, uygulamaya koymak istediği yeni kuralları PSV Eindhoven, AZ Alkmaar, RB Leipzig ve Club Brugge’ün U19 takımlarının yer aldığı Futbolun Geleceği Kupası’nda test etti. FiFA, turnuvadan sonra bu değişikliklerin olumlu bir etkisi olup olmadığını değerlendirerek profesyonel düzeyde uygulanıp uygulanamayacağına karar verecek. Futbolun Geleceği Kupası’nda test edilen yeni kurallar ise şu şekilde:
90 DEĞiL, 60 DAKiKA
Her şeyden önce oyunun zamanını değiştirmeyi planlayan FiFA, maçları 90 dakikadan 60 dakikaya düşürmek istiyor. 30 dakikalık iki yarı şeklinde oynanacak karşılaşmalarda tıpkı basketbolda olduğu gibi oyun durduğunda süre de duracak. Bu sayede oyunu geciktirmeye çalışan oyuncuların da önüne geçilecek ve zaman kaybı ortadan kaldırılacak.
SINIRSIZ OYUNCU DEĞiŞiKLiĞi
Ancak EURO 2020’nin bir yıl ertelenmesi ve Danimarka Futbol Federasyonu’nun sözleşmesi biten Hareide ile devam etmeyip onu seçmesi, kariyeri nin en güzel sayfasını açtı. Evet, Danimarka ile Euro 2020’nin en çarpıcı hikâyelerinden birini yazan Kasper Hjulmand’dan bahsediyorum. Hjulmand, Danimarka’nın teknik direktörü olduğunda, hatırı sayılır miktarda alaya tahammül etmek zorunda kaldı. Görevi devraldıktan bir hafta sonra, önde gelen sporcuları, eski futbolcuları, politikacıları, sanatçıları ve işadamlarını, ‘Danimarka futbolunun kimliğini ve futbol takımlarının yansıtması gereken idealleri’ tartışmak üzere bir toplantı düzenledi.
GURUR DUYULACAK BİR MİLLİ TAKIM
Danimarka Milli Takımı etrafında bir kimlik yaratmaktan bahsediyordu. Sadece bir kesimin değil herkesin kendileriyle özdeşleşmesini istiyordu. “İnsanlara milli takımda oynayan futbolcularla gurur duydukları ve onlarla özdeşleşebilecekleri bir umut vermek istiyorum. Bu takımdaki her bir karakter birer rol model ve oyunumuzda onların kimliklerini, sahip oldukları her şeyi verme isteklerini, kim olduklarını göstermek istiyoruz. Bu yüzden tüm ulusun desteğini her şeyden daha çok önemsiyorum” diyordu bu toplantıda.
'KAYBETMEYE MAHKUM' DİYORLARDI
Sadece futbola değil, hayatın tüm değerlerine bam başka bir pencereden baktığı için, felsefi eğilimleri nedeniyle olumsuz anlamda ‘hayalci’, ‘şair’ ve hatta ‘romantik serseri’ yakıştırmaları bile yapıldı. Daha yolun başında mahvolmaya mahkûm olan biriydi Danimarka basınına göre. Ama artık değil. Euro 2020’de çok sayıda hayran kazanan Hjulmand, insani değerleri üst düzeyde olan modern bir lider, hatta kurtarıcı olarak görülüyor.
Kısa süren Bundesliga kariyerinde, Guardiola’yı idolleştirdiği, Cruyff’a taptığı ve gerçek bir Barcelona aşığı olduğu için umutsuz bir romantik olarak alaya alındığı Alman basınının bile fikrini değiştirmesine neden oldu. Ve tüm bu övgüleri takımını çeyrek finale çıkardığı için değil, Christian Eriksen’in yaşadığı dramdan sonra soyunma odasında yaptıklarıyla aldı.
13 YIL ÖNCE TANIK OLDUĞU TRAJEDİ...
İngiltere ve Almanya... Futbol tarihi boyunca iki ezeli rakip arasında unutulmaz karşılaşmalar oynandı. 1966 Dünya Kupası finali (4-2), EURO 96 Avrupa Şampiyonası yarı finali (Normal süresi ve uzatmalar 1-1 bitti, İngiltere penaltılarda 6-5 kaybetti) ve 2002 Dünya Kupası Elemeleri grup karşılaşması (5-1) bunlardan sadece birkaçı.
ELEMEDE iLK ZAFER
Ancak Wembley’de 4-2 kazanılan1966 Dünya Kupası finali, İngilizler için deyim yerindeyse bir kâbusun başlangıcıydı. O günden sonra ne zaman Almanya maçları olsa İngilizler için o görünmez hayalet harekete geçiyordu. Ama tarihler 29 Haziran 2021’yi gösterdiğinde İngiltere rakibini Sterling ve Harry kane’in golleriyle 2-0 yenerek Euro 2020’de hem çeyrek final bileti aldı hem de ilk kez bir eleme turunda Almanya’yı saf dışı bırakarak 55 yıllık hayaleti kovmayı başardı.
ADA BASINI COŞTU
Bu coşkuyu sadece futbolcular değil, Ada basını da manşetlerinde fazlasıyla yaşadı.
SOUTHGATE NEGATİF ALGILARI YIKTI VE ZAFERİN MİMARI OLDU EURO
2020 aday kadroları açıklandığında en çok eleştirilen isimlerden biri de İngiltere Teknik Direktörü Gareth Southgate’ti. Kadroda çok sayıda defans oyuncusuna yer vermesi ve ideal 11’inde de bu sayının çok fazla olması Ada basınında sıkça dile getirildi. Ancak negatif tepkilere rağmen bu oyunculardan nasıl bir kurgu ortaya çıkaracağını en iyi bilen Southgate idi. Ve Almanya’nın tüm kanat organizasyonlarını etkisiz hale getirerek büyük zaferin mimarı oldu.
ÖLÜM GRUBU ÖLDÜ, 3.’LER ÇEYREK FiNALDE