Paylaş
Dünya Kupası’nın dördüncü günü şampiyonın en iyi ve en sıkıcı maçlarına sahne oldu.
Önce iyi olandan başlayalım: Almanya 4 Portekiz 0 … Veya Almanya 4 Ronaldo 0! Portekiz’e dair ortaya konulan her türlü iddia Ronaldo kaynaklıdır çünkü o, çoğu zaman ‘tek başına takım’ olabilmiştir. Ne var ki milli takımıyla yüzü bir türlü gülmüyor. Yenildiğinde; hele ki fark yediklerinde yüzü mahalle maçını kaybeden çocuğun mahzunluğunu alıveriyor.
Tek tek bakıldığında kalibresi yüksek başka arkadaşları da var, fakat ‘tek başına takım’dan ‘yek vücut takım’a evrilemediklerinden beklentileri karşılayamıyorlar. Ronaldo’lu Portekiz bugüne kadar bir tek memleketindeki 2004 Avrupa Şampiyonası’nda final görmüş ama ne yazık ki onda Yunanistan’a boyun eğmişti. Yanarsın da neye? Finalin kaybedilmesine mi yoksa ‘Atina Geçilmez’i oynayan Yunanistan’a kaybetmeye mi?
Üçüncü golü yediklerinde kayınpeder “Gari bu maç, maç olmaktan çıkıverdi” deyip, kalktı ekran başından. Öyle ya, hepimiz başabaş bir mücadele bekliyorduk.
Bu maç da penaltıdan kaçamadı. Gerd Müller’de mülhem Thomas Müller, penaltıyı kaçırmadığı gibi hat-trick’i de hanesine yazdırdı; kupada ilk unvanıyla. Gerd Müller, dünya kupalarında 14 gole imza koymuştu. 24 yaşındaki Thomas Müller ise şimdiden 8’e ulaştı.
Şu Pepe’de ne buluyorlar bilmiyorum? Resmen ayaklı dinamit ve genelde de kendi takımının elinde patlıyor. Centilmenlikten hiç nasiplenmeyen ve aynı aptallıkları defalarca tekrarlayan bir oyuncu. Pepe demek sermayeyi kedilere yüklemek demek! Biliyorum bu teşbihten ötürü alınan kediler de olacaktır zira onlar bile Pepe kadar nankör olamazlar…
Müsabakayı, Beşiktaşlılar da formalarını üstünden yeni çıkaran Hugo Almeida gözüyle izlediler. Ne var ki Hugo, erkenden sakatlanıp oyunu terk etti. Değil mi ki ligin ikinci yarısındaki form düşüklüğünü “Kendisini Dünya Kupası’na saklıyor. Sakatlanmamak için sakınıyor” diye açıklayanlar olmuştu. Sakınan göze çöp batarmış, değil mi!
Jürgen Klinsman’ın başlattığı Joachim Löw’ün gerçekleştirdiği Alman devriminin bir kupayla taçlanmasını tüm ‘romantik futbol serseleri’ arzu ediyor. Ülkelerindeki etnik çeşitliliği Nazizme nanik yaparak milli takımlarına da yansıtan ve oynadıkları futbolla olumsuz manada kullanılan “Futbol, 22 kişinin oynadığı, sonunda Almanların kazandığı bir oyundur” klişesini yıkan bir Alman Milli Takımı var çünkü artık karşımızda.
Evet, futbolu 22 kişi oynuyor ama futbolları seyir zevki veren Almanlar henüz bunun ödülünü alabilmiş değil. Bir kupadan daha elleri boş dönerlerse korkarım ki “İyisi mi biz yine futbol, 22 kişinin oynadığı, sonunda Almanların kazandığı bir oyuna dönelim” diyebilirler.
Ne olursa olsun tavsiye etmeyelim zira o 74 ve 78’in en güzel kaybedeni Hollanda, bu düşünceye 2010’da gark etmiş ve oynadığı ‘pis futbol’la herkesin tepkisini çekmişti.
AMERİKA ÇIKARSA ŞAŞIRMA SAKIN
Alman futbol dönüşümüne imza atan Klinsman, Amerika Birleşik Devletleri’nde de büyük işler yapıyor. Yeni kıtayı futbola daha çok ısındıran Alman, Gana’yı 2-1 mağlup ederek, Portekiz’e de gözdağı verdi. Hani bu gruptan Almanya ile ABD çıkarsa kimse şaşırmasın! Beşiktaş’ta geride bıraktığımız sezonda kiralık oynayan Jermain Jones’un siyah beyazlıları hayıflandıran bir futbol oynadığına da günlüğe not düşeyim.
İran’ın kupalarında reyting alabilmesi için illa ki ABD ile eşleşmesi gerekiyor! Fakat, şu IŞİD vahşetine karşı iki ‘ezeli düşman’ın dayanışma içine girdiği haberleri geliyor. Demem o ki dün akşam karşı karşıya gelmiş olsalardı eskisi gibi bir ‘politik futbol’ okuması yapamayabilirdik!
İran-Nijerya maçı şu ana değin oynanan maçların en sıkıcısı olarak panoya yazıldı ki sosyal medyada bu maça dair kimse bir tweet atmaya bile yeltenmedi. Sarı lacivert gözlerin Emenike’ye odaklandığı kapışmada epi topu 9 top kaleyi buldu. Bir de aklım bir şeyi almıyor. Artık bir televizyon ürününe dönüşen futbolda nedense bu aletin ihtiyaçları bazen gözardı ediliyor. Ekrandan, yeşil zemin üzerinde yeşil formalı bir takımı izlemek büyük bir zul. Tamam, Nijerya’nın milli renklerine hürmetimiz var ancak şu bodoslamama girmemiz için camlara atılan kırmızı şerit misali dünyanın tüm yeşil takımları da bir şerit atsalar ya formalarına… Hani Peru formasındaki çapraz kırmızı şerit ne de güzel yaraşır…
Paylaş