Paylaş
Göreve geldiği günden şu güne kadar hep ‘gönderilme’ halinde. Çünkü camiadan değil!. Ancak esas neden galiba ‘bildiğini okuyan’ biri olması... Özen, doğru yanlış, kafasında idealize ettiğini tavizsiz uygulamaya girişti. Haydarpaşa Garı’ndan karşısında duran kadim İstanbul’a “Ya sen beni yeneceksin ya da ben seni” diyen Yeşilçam karakterinin (İlla ki Orhan Gencebay) ruh halini taşıyor. Camia dışından gelmenin yanına bir de ‘düzen dışı’ kalmayı seçince ‘yalnızlık ömür boyu’ kaçınılmaz oldu.
Medyaya konuşmayı sevmediği gibi onunla ilişkiyi de reddetti. Takımda da ‘Ağabeylik’ müessesini kabul etmedi. Kendisine biçtiği beş görev arasında ‘A takım’ı öne çıkarmadı. Hepsini bir bütün olarak götürmeye çalıştı. Sevdiği hocasıyla yedek kulübesinde oturmak yerine protokolde ‘eski yöneticiler’in dahi arkasında oturmayı yeğledi: Kalabalıkta tek başına...
Üç yıllık planlar koysa da her puan kaybında kendisinden bir hafta sonrasını kurtarması istendi. Ronaldinho için olmayan servetten on milyon euro’lar harcamaya hazır yönetim, onun mahiyetine verdiği personel için o kadar bonkör değil.
Özen, değişimi radikal bir biçimde yapmak istedi ancak bunda yeteri kadar başarılı olamadı çünkü ‘içeriden’ tam destek alamadı. Yetkiler ancak uygulanabilirse güç vehmeder.
AMATÖRLÜK İKİLEMİ
ÖZEN, NTVSpor’da katıldığı programda ligin ikinci yarısında değişeceğinin ipuçlarını verdi. Ben bunu “Tamam, sistemin istediği gibi davranacağım” şeklinde de yorumladım. Yani ağabeylik yapacak; topçunun yediğine içtiğine, gezmesine tozmasına karışacak; hocanın taktiğine de... Mikrofonlara da daha sık konuşacak gibi... Bu iyi olur en azından bazı yöneticiler kafalarına göre Toraman ile Sezer’e af çıkarıp durmaz(!)..
İdeal olanın değil ‘acımasız gerçekler’e yüzünü çevirmiş olması Özen’in değil, memleket futbolunun kaybıdır. Evet, gönül ister ki Oğuzhan sakatlanacağını anladığında kenara “Değiştir” işaretini yapacak profesyonellikte olsun, ama değil işte... O da buraların ‘amatör’lüğüne yenik düşüyor. Özen de “Bugün Elazığ karşısında amatör bir ruhla...” diye futnolcularını överken aynı ikilemi yaşamıyor mu... Kavramları iyi oturtmak gerek ‘günümüz futbolu’nda: Topçu arma için mi işine saygı için mi oynamalı? Armaysa söz konusu olan misal, kadrodışı Toraman’ın milyon liraları geçen alacağı bilançoya çoktan ‘vadesi geçen borç’ olarak işlendi fakat o, diğer bir çok profesyonel gibi icra takibi başlatmadı. Profesyonelce davranıp alacağı için icraya gittiği için gönderilen Hilbert’in yerinin dolmadığı da hatırda kalsın.
Beşiktaş, mevcut futbol yapısına karşı kulüp olarak Don Kişot forması giyeceğine o formayı sadece Özen’e giydirmiştir. Ne var ki Özen’in savaştığı bizatihi ‘siyah beyaz yeldeğirmenleri’ olmuştur. Fikret Orman, Önder Özen tercihiyle bir zihniyet devrimine soyunmuş görünse de yönetimiyle topyekün bir desteği verememiştir. Özen de tecrübesizlik ve suyun yatağını bir gecede değiştirme sabırsızlığıyla ilk devreyi İstanbul karşında 1-0 yenik kapatmıştır. Dilerim o da takım da maçları ikinci yarı çevirmeyi başaran bir olgunluğa erişirler...
SİYAH: Ronaldinho transferinin ‘Brezilya dizisi’ tadı vermesi.
BEYAZ: Gecikse de yeni stadın ilk tribününün inşaatının başlaması.
Paylaş