Paylaş
Kupada 7. günü de idrak ettik. Günün müsabakası ev sahibi Brezilya ile Meksika arasındaydı. Bir nevi de ‘direkler arası’ bir oyundu çünkü iki kaleci de iyi iş çıkardı ki o yüzden gol izleyemedik. Buna mukabil, en zevkli ‘sıfır sıfır sona eren maç’ oldu.
90 dakika boyunca TRT spikerinin de ‘kentsel dönüşüm’ misali ‘fikirsel dönüşüm’üne tanıklık ettik(!)
İlk düdükle birlikte Meksika kalecisi Ochoa’nın ligde 72 gol yediğini, yani ne kadar kötü bir kaleci olduğunu hatırlatan spikerimiz, dakikalar ilerledikçe ve Ochoa kalesinde devleştikçe kusuru onun Fransa Ligi’ndeki takımı Ajaccio savunmasına atmaya başladı.
Hasılı bu ‘golsüz eşitlik’le sonuçlanan maçın tek kaybedeni ‘milli spikerimiz’ oldu.
Dönelim Ochoa’ya… Evvela, Meksika Teknik Direktörü Miguel Herrera’yı tebrik etmek lazım, cesaretinden ötürü. 72 golle sezonu kapatan bir kişiye kaleyi teslim etmek her babayiğidin harcı değildir. Herrera muhtemelen şöyle bir mantık yürütmüştür: Ochoa yiyeceği kadar golü yemiş. Artık yemez! Nitekim iki maçta da kaleyi kapattı. Bu arada Meksikalı eldivenin sağ eldiveninin altı parmak olduğu lafları sosyal medyada maç boyunca gezindi durdu. Meğer bu bir 'şehir efsanesi'ymiş. 4-5 sene önce uydurulan bir yalan, kar topu misali büyüye büyüye gerçeğe dönmüş! Ochoa'nın 'altı parmak' olduğu iddiası aklıma “Muslera’nın elleri küçük” diyen Mustafa Denizli'yi getirmedi de değil. Beri yandan Cesar’ın hakkı da Cesar’a… Brezilyalı tecrübe de çok kritik kurtarışlar yaptı.
ÇAKIR DÜNYADA DA İYİ HAKEM
Meksika’yı beğendim, Brezilya’yı eksik buldum. Ceza yayı üzerinde net bir bitiriciye ihtiyaç var. 3-1 kazandıkları Hırvatistan açılış maçında kilidi Japon hakem kırmıştı! Ancak dün gece Cüneyt Çakır, yaptıkları bazı numaraları yemedi. Helal olsun. Laf hocamıza gelmişken topu bu kulvarda sürmeye devam edelim. Doğan Babacan’dan 40 yıl sonra Dünya Kupası’nda düdük üfleyen ilk hakemimiz için “Ligde kötü ama Avrupa’da iyi” denirdi. Şimdi bir ek daha yapabiliriz: “Cüneyt Çakır dünyada da iyi”. Bugüne kadar oynanan maçlarda bir çok hakem hatası da olduğudüşünülürse, hocanın kıymeti daha iyi anlaşılabilir.
SÜREÇTE ‘BELÇİKA MODELİ’
Cezayir, ancak ‘Cezayir asıllı’ futbolcularını bir ‘çatı’ altında toplarsa büyük başarılara imza atar. Malum, dün Zidane, bugün de Benzema, ‘Cezayir asıllı’ olarak Fransa’nın ekmeğine yağ sürüyorlar. Yine de turnuvanın gizli favorilerinden Belçika karşısında iyi direndiler. Kolonyalistlere karşı gösterilen tarihsel bir şuurla gösterilen bir direniş de olabilir. Öne geçtikleri maçı son on dakikada yedikleri golle 2-1 kaybeden Cezayirliler yine de sahadan bir kazançla ayrıldılar. Feghouli’nin golü Cezayir’in 25 yıl sonra dünya kupalarında attığı ilk gol olarak kayıtlara geçti. Dilerim bir gün biz de İngilizlere ilk golümüzü atarız, ama Dünya Kupası’nda ama bir hazırlık maçında.
Belçikalı Fellaini de “girer girmez”e yakın -5 dakika sonra- attığı golle spotların altında kendisine yer buldu.
Yine ikinci devre giren Mertens’in galibiyet golünü atmasıyla da Marc Wilmots ‘Yaptığı Hamlelerle Maçı Çeviren Teknik Direktör’ ödülünü aldı!
Belçika, Brezilya’dan iyi bir sonuçla ayrılırsa “5 yıllık kalkınma ve planlama” örneği olarak futbol muhabbetlerinin ballandırma konusu olacak! Yani Barcelona’nın La Masia’sı yandan ‘out’ Belçika ‘in’ olacak…
KUPONDA TUTTUURDUĞUM TEK MAÇ(!)
Rusya ve Güney Kore arasındaki kapışmayı ‘banttan izleme’ kontenjanına bırakmıştım. ‘Kupon’ yapan arkadaşlara yaptığım yorumlarım şöyleydi: “Brezilya, stresini attı Meksika’yı yener. Kalbim Cezayir ile. Belçika modelini parçalayacak. Rusya, Güney Kore’nin kalbi oyununa puan kaptırır”. Görüldüğü üzere sadece bir maç tutturabildim!
Ne demişler “İmamın dediğini yap, yaptığını yapma”…
Paylaş