Paylaş
Bu sözler Beşiktaş CEO’su Gökhan Sarı’ya ait. Radikal Gazetesi Ekonomi Müdürü Jale Özgentürk ile görüşmesinde sarf etmiş... ‘Vahşi endüstriyel futbol’, bütün değerleri çalımlayarak gole gitmek istiyor. Fenerbahçe Kongresi’nde adayların özellikle de Aziz Yıldırım’ın vaatlerine bakın: AVM, banka... Malum, Trabzonspor da Karadeniz’in cansularının üzerine HES kurma sevdasında...
Yola devletin olanaklarıyla çıkan ve halihazırda da bir çok olanaktan ‘kamu yararına dernek’ oldukları için faydalanan spor kulüpleri, birer holdinge dönüşüyor hızla. Yönetimlerin ‘Forma aşkı’ sırtına, koluna, baldırına, şortuna alınan reklamlara; taraftarın biletine ve alacağı bir formaya tenezzül etmez halde. Bilmem kulüp mü, yoksa ‘futbol cemaati’ mi demeli bundan böyle(!).. Öyle ya, herkesin rengi ayrı bir ‘yol/tarikat’ olmuş.
Öyle ki sarı kırmızıya gönül veren lacivertten, sarı lacivertde gönül veren de kırmızıyı ‘haram’ sayıyor. Keza siyah beyazcılar da sarıyı, kırmızıyı ve laciverdi... Herkes kendi renginde ve ismindeki banka kartını, damacana suyu, okulunu vs. tercih ediyor...
BABA HAKKI DEĞİL ŞİRKET DEĞERİ!
BUGÜN bir futbol takımı tuttuğunu sanan yanılır. O, esasen cemaatleşmiş bir holding tutuyor! Değil mi ki birbirlerine sataşırken Metin Oktay, Lefter ve Baba Hakkı’ların büyüklüklerinden değil de yeni transferin maç başı ücreti, stat geliri, borsadaki şirketin değerinde; velhasıl bilançolarından dem vuruyorlar...
Ezeli rakiplerinin holdingleşme hamlelerine kayıtsız kalamayan Beşiktaş, adeta zamanı arkasından itiyor ki bir an önce tükenip gitsin de yeni statta top sektirilsin. Madem her şeye ekonomi gözlükleriyle bakar oldunuz o halde temel bir ekonomik önermeyi hatırlatalım: Rakiplerinizin önüne geçmek istiyorsanız ‘farklılaşın’... ‘Pazar’da ‘aynı’ olan değil ‘farklı’ olan diğerlerinden ayrışır. Peki bu ‘futbol pazarı’nda (bu tanımlama eskiden sadece pazar günü maç oynandığını anlatırdı!) Beşiktaş’ı diğerlerinden ayıran en önemli farklılık nedir? ‘Kalbimin en orta yeri’nde bağıran çağıran taraftarıydı; adına Çarşı denilen... Bugüne kadar ezeli rakiplerinin her türlü güçleriyle Beşiktaş’ı ‘öteki’leştirme girişimlerine o kalbin orta yerindekilerin sesi/desibeli ve ‘imanı’ sayesinde karşı konulabildi.
BANKANIZA EL KOYARLAR VE...
ÇARŞI’nın hali, boğaza köprü yapılınca manzarası şahane olan haliyle arazileri kıymetlenen gecekonduculara benziyor. Haliyle artık onlara ‘yakışmaz’ köprü çeperinde ikamet etmek. Dolmabahçe’deki yeni stadın göbeğinde de Çarşı’nın (bir nevi çapulcu!) oturması artık pek şık da değil ‘rantabl’ da... Gecekondocunun ‘kentsel dönüşüm’ünün akıbeti bekliyor Çarşı’yı... ‘Taraftardan ‘seyirci’ye dönüşüm operasyonu... Çarşı’nın ruhunu ve bestelerini ‘meta’laştırıp satarken, Çarşı’yı stadın varoşlarına (kale arkasına) sürüyorlar. Ama ‘Çarşı tribünü’ yok. Yani Beşiktaş’ı ‘kalbinin en orta yerinden’ vuruyorsunuz, biraz daha fazla gelir uğruna. Siyah beyaz kafaya yakışan ‘başka türlü bir çözüm’dü... Neyse ki Çarşı zekası bu ‘ticari zeka’lardan daha parlaktır. Sürgün edileceği her yerde yeni bir orta yer yaratır kalplerde. Değil mi ki her sürüldüğü köprü mahallesinden gidenler hep yeni bir mahalle kurdular kendilerine. Öyle ya hayatı, kurulan asma köprüler değil de insanlar çok daha güzel taşır!.. Bir gün birileri gelir ‘banka’nıza da ‘stadınıza’ da el koyar ve kaleniz düşer(!)... Ama ‘bir lokma bir forma’ya sırtını verenler, sonuna kadar teslim etmez kalelerini...
SİYAH: F.Bahçe 46 bin kadına oynarken Kasımpaşa’nın dahi dolmaması.
BEYAZ: Yeni stadın temelinin ay sonunda atılacağının açıklanması.
Paylaş