Paylaş
O yüzden sadece Bilic’in değil takımla ilgili herkesin oturup ağlamasında fayda var!
Geçen sezonun Beşiktaş’ı ile bu sezonunki arasındaki en önemli olumlu gelişme takımın daha az gol yenmesi, o kadar. Ne var ki geçen sezonun en büyük problemi olan ‘kırılganlık’, bu sezon olduğu gibi sürüyor; bir ‘rocker’ olan Slaven Bilic’i ağlatacak derecede üstelik.
Bilic’in takımı, uzatma dakikalarına iki farklı üstünlükle girmedikçe “Maçı kazandık” duygusu vermiyor. Hatta iki farkta bile zorlanıyor. Bu sezon 80’nden sonra gol yediğinde hep panikledi.
1-Fenerbahçe karşısında 3-2 öndeyken 83’te golü yedi ve beraberliğe razı geldi.
2-Kayseri Erciyes’ten 89’da golü yedi. Maçı 3-2 kazanırken ecel terleri döktü.
3-85’te G.Antep durumu 2-1’e getirdiğinde Bilic kenarda tırnaklarını yedi.
4-Ligin dibindeki Kayseri 90’da farkı bire indirdiğinde Beşiktaş kendini soyunma odasına güç bela attı.
5-Karabük’te 90’da vuruldu.
Konya’da 90+3’te 2 puanı bıraktı ve Bilic kulübede ağladı.
Bu tablo aynı zamanda Fenerbahçe ile 12 puanlık farkı da açıklıyor. Çünkü Fenerbahçe de aksine bu sezon 80’den sonra attığı gollerle bir çok maçı çevirdi. Siyah beyazlılar zirveye yaklaştıklarında eşik maçlarını oynayamadılar ve uzaklaştılar. Hadi şampiyonluk için diyelim ki aşırı heyecan yaptınız. Peki koca Beşiktaş’ın lig ikinciliği yarışında yaşadığı bu stresi neye yormalı? 111 yıllık kulübün ikincilik yarışında ayağı titrer mi?
Stat vs gibi olumsuzluklardan ötürü ben kendi adıma şampiyonluk beklemiyordum fakat bir zahmet bu kadar kötü bir Galatasaray’a da şu doğrudan Şampiyonlar Ligi bileti demek olan ikinciliği kaptırmayın...
Beşiktaş’ın böylesine zorlanmasında sakatlıklar başrollerden birini oynadı ancak takımın aşırı ‘hisli’ olması da etkiliydi. Aklın taca atıldığı, tutkunun abartıldığı ortamlarda haliyle kayıpların tesiri de yıkıcı olabiliyor.
Kadro planlaması ve ‘joker müessesi’ de zaafiyet doğurdu. Geçen sezon takımın en sorunsuz yeri Hilbert’in kullandığı sağ kulvarken en büyük arıza soldaydı. Alman oyuncu ‘prensip’lere kurban edilince sağ çöktü. Motta’nın yanısıra Köybaşı’nın dönmesiyle sol ise toparlandı; memleket siyasetinin aksine! Ne, ikinci bir Beşiktaş şansı bulan Serdar, ne de joker olarak onun yerine istihdam edilen Necip ile Atiba, bu kanadı özellikle ofansif anlamda bir Gökhan Gönül trafiğinde kullandı. İkisi de ‘elinden gelen’le yetindi. Lakin iddia sahibi bir kulüp bununla yetinemez!
‘İsveç çakısı’ veya ‘İngiliz anahtarı’ diyerek övdüğümüz Atiba’nın varlığı, Bilic’in elini güçlendirse de yerli-yersiz sürekli bu oyuncuyu sıkıntılı bölgelere tayin etmesi bazen yarardan çok bence zarar verdi.
Pazar günü Beşiktaş, tüm sezon için bir ‘telafi’ maçına çıkıyor. Derbiyi ‘iyi niyetli çocuklar’ olarak değil de o Metin-Ali-Feyyaz’lı ‘kazanan takım’ karakteriyle oynamaları lazım ki Bilic bu kez sevinçten ağlasın...
SİYAH: Toraman-Sezer’den sonra Veli-Boral yumruklaşması.
BEYAZ: Taraftarın e-biletle uğradığı haksızlığa gösterdiği tepki.
Paylaş