Paylaş
Ve 14. Dünya Kupası'na Almanya ile Arjantin talip oldu. 1990'ın rövanşına tanıklık edeceğiz. Almanya destan yazarak finale çıkarken, Arjantin matematikle çıktı. Böylece Van Gaal'in kağıdı kalemi elinde kaldı. Fakat rakip Almanya olunca "Tanrı Hollnada'yı korudu" da diyebiliriz. Peki Brezilyalılar finalde kimi tutacak? Ezeli rakiplerinden intikamlarını almasını mı yoksa kendilerine tarihi hezimeti yaşatan Panzerleri mi? Sophie'ye sorsunlar(!) Hollanda-Arjantin maçı bize "Gidin yatın. Gol mol beklemeyin zaten Almanya atılacak tüm golleri attı, Brezilya da yenilecek tüm golleri yedi" dercesineydi. Lakin görev de mevzubahis, el mahkum izleyeceğiz. 'Bu bereketli topraklar'ın evlatlarının ayrıca bir nedeni daha vardı: Maçın hakemi Cüneyt Çakır...
77 MİLYON BERABER ÜFLEDİK
77 milyon tek nefes olduk Çakır ile beraber düdüğü üfledik. Bayrakları kaldırıp indirmek de cabası(!)... Çakır ve arkadaşlarına büyük alkış. Doğan Babacan'dan 40 yıl sonra Dünya Kupası'na giden ilk hakem olduğu gibi yarı final dahil üç maçta görev alarak da ayrıca memleketin medar-ı iftiharı oldu. Ha oldu da ne oldu, hiç! Biz ligimizde onu tanınmaz hale getiririz nasılsa. Çakır'ın, 'sınır ötesi'nde başarılı olmasının en büyük sebebi beynelmilel maçlarda topçu milletinin biraz daha uslu olması. Misal bizim topçuların bir Şampiyonlar Ligi'ndeki haline, bir de Süper Lig'deki haline bakın hakemlere karşı... Laf buraya gelmişken dün Hollandalı topçular da bir ara Çakır'a 'Süper Lig muamelesi'ne yeltendiler.
"Maça gel maça" dediğnizi duyar gibiyim, -aslında bir şey duyduğum falan yok- ama anlatacak ne var ki... Sosyal medya bu maçın esasen 'ikincilik' maçı olduğunda hemfikir oldu. Dahi Van Gaal, oynatmama taktiğini biraz abartınca maçta tango yapıldığını sandık ama onlar da bir tek Messi'nin eline bakıyordu. Sokağa çıktığında bile bir rekora mutlaka imza atan Messi ise dün markaj altında yok oldu. Hani düne bakıp "Messi bitmiş" diyebilirim. Fakat, bir oyuncunun rakibi toptan meşgul etmesi bile büyük iş. Hollanda'nın ofansif yaratıcılığı daha yüksekti ancak Arjantinliler de istediklerinde savunmada toptan İtalyanlaşabiliyorlar...
VAN GAAL'İN DEFTERİ DÜRÜLDÜ
Oyunun son bölümü ve uzatmalarda Van Gaal, defterinin ikinci sayfasını açtı ve "Bastırın" dedi. Kostarika karşısında 119. dakikada kaleci Krul'u oyuna alarak penaltılarla turu kapan Van Gaal, dün üç oyuncu değişikliğini de yapıp takımına "Ben size savaşmayı değil, ölmeyi emrediyorum" dedi. Devre arası penaltı çalıştığı rivayet edilen Krul ise üzgün bir şekilde arkasına kurulup "Görürüz bakalım" der gibi gibiydi!
Sıkıcılığından ötürü kimsenin uzatmaya gitmesini arzulamadığı müsabaka maalesef penaltılara kaldı. Giydiği kazağı daha önce beğenmediğim Romero, çıkardığı iki penaltıyla kahraman oldu. Bunda Hollandalıların gevşek vuruşlarının da etkisi vardı. Kostarika maçında oyundan alınarak özgüveni paramparça edilen (biraz abartıyorum elbette!) Cillessen'de ise kusur bulamadım. Neticede Van Gaal'in elinden düşürmediği defteri dürüldü.
Yine bir Fener-Cimbom kapışmasına da malzeme çıktı. Öyle ya Kuyt attı, Sneijder kaçırdı... Ne mutlu bana ki bu isimleri sadece yazmakla mükellefim. Spiker değilim. Ama olsaydım da bir standardım olacağına dair söz verirdim. Çok sevdiğimiz Levent Özçelik sosyal medyayı ayağa kaldırdı. Kuyt'ı 'Kayt' diye telafuz etmişiz kaç yıldır. Levent Özçelik ise orijinaline sadık kaldığı gerekçesiyle 'Koyt' diye seslendirdi. Lakin bir çok kez de 'Köyt' dedi. Çözdüm sonunda. Topla çizgide buluştuğunda 'Koyt', orta sahada buluştuğunda ise 'Köyt' (!)... Madem Kuyt'ı orijinal telafuz ediyorsun da Sneijder'a niye 'Şınaydır' diyorsun usta! Hollnadalı gönüllüler isimlerinin nasıl telafuz edileceğini videolarla gösteriyorlar internette. Doğrusu 'Sıneydıı' imiş! Ben size bir seçki vereyim diliniz hangisine dönüyorsa onu seçin: Kuyt, Küyt, Kayt, Keyt, Kiyt Kıyt.... Sneijder, Sınıydır, Sınaydır, Sınayder, Şinayder, Şınayder, Şenay!...
Finalde görüşmek üzere derken Ömer Üründül, finalde olamayacağını söyledi. Bu bir 'SON DAKİKA' bandını hak edecek bir gelişme...
Bugünlük de bu kadar...
Paylaş