Paylaş
Gece maçlarını izlemek şu günler epey zorlaştı. O saatte yiyip içmek sabah sabah televizyonlarda ‘sağlıklıklı yaşam’ için dövünüp duran doktorlara saygısızılık olduğundan(!) mümkün mertebe ‘karlı dağların eteklerinden süzülüp gelen doğal ve saf su’ ile idare ediyorum. Lakin, başlayan sahur geceleriyle birlikte kapı komşuların mutfaklarından sızıp gelen o nefis börek, çörek, pide ve bilimum yemek kokuları karşı konulmaz ataklara dönüşüyor. Haliyle, “Dünya Kupası bitene kadar her şey serbest” diyerek fısıldayan şeytana yenik düşüp, ‘diyet orucu’nu bozuyorum!
POGBA DERKEN SALİH’İ HATIRLAMAK
Dönelim esasa… Dün oynanan maçlardaki sonuçlar bize çeyrek finalde bir ‘Avrupa Finali’ne tanıklık etme şansı verdi: Almanya-Fransa…
Bir çok kimse bunu ‘Dünya Kupası Finali’ne de eşdeğer tutabilir. Mikrofonlarımız önce Fransa-Nijerya maçında…
Emenike’giller şu fani kulun izlediği en kötü Nijerya’ya imza attılar şampiyonada. İkinci tur kalibresinde değillerdi. Uzun süre rakibi durdurma kafasıyla oynayıp ciğerleri patlatınca maçı ayakları yerde sürüyerek bitirdiler. Oysa ki Brezilya’ya giderlerken omuzlarında ‘Son Afrika Uluslar Şampiyonu’ apoleti vardı. 2014 Nijerya denilince akla sadece Ahmed Musa gelir ama o da ‘biraz’…
Grup maçlarının şaşalı ekibi Fransızlar da çeyrek finale çok parlak bir görüntüyle çıkmadılar. Oyunun son çeyreğinde yaptıkları rüzgârla turu kaptılar. Geçen yıl bu topraklarda ‘Fransız Ümit’i olarak parlayan Pogba, Nijerya’nın direncini kıran isim olarak maçın da adamı seçildi. 21 yaşındaki velet Dünya Kupası’nda gol atıp tarih sayfalarında kendisine bir başlık açtırırken bizim ‘Milil Takım’ın gelecek 10 yılına damga vuracak’ başlığıyla lanse ettiğimiz son isimlerden Salih Uçan ise geçen sezonu yedek kulübesinde geçirdi. Ne hikmettir ki Roma, bu çocuğu ısrarla istedi ve bugün yarın resmi imza atılacak. Topa basın ve bir iki dakika düşünün; zihniyet farkını…
SENİ BAŞKA HATIRLAYACAĞIZ YOBO DAYI
Maçın adamı esasen Nijerya kalecisi Enyeama olacaktı. Ne var ki gereksiz bir çıkışla tokatladığı top, Pogba’ya güzel bir orta oldu.
‘Yobo Dayı’ da futbol hayatına ‘Dünya Kupası’nda kendi kalesine gol atan oyuncu’ sıfatıyla kapattı… Ama biz onu hep güzel hatırlayacağız….
BAYERN-DORTMUND MAÇI SANKİ
Futbolsever eş dostun ‘tribün yaptığı’ maç Almanya-Cezayir maçıydı. 32 yıldır beklenen bir rövanştı. Daha önce dillendirdim, malum 1982 Dünya Kupası… Bilen biliyordur artık, tekrara mahal yok. İlla ki ilk devre Cezayir, maçı alıp götürecek fırsatları yakaladı. ‘Alman futbolunu kurdu’ Orhan Uluca, Twitter’dan güzel bir benzetme yaptı: Bayern-Dortmund maçı sanki… Almanlar hücumda ritmi bulamazken kaptırdıkları her top kalelerinde Cezayir baskınına dönüştü. İkinci yarı Almanlar oyunu domine etseler de maç uzatmalara kaldı. Bu devre başında oyuna giren Schürrle, Cezayir direnişini kırdı. Bu aynı zamanda kupada yedeklerin attığı 28. goldü. Mesut’un golü sadece kendi namına önem arz ediyordu ama Djabou’nun golü ‘mazlum milletler taraftarı’ için bir şeref ve haysiyet golü olması hasebiyle çok kıymetliydi.
Almanlar, maçı 2-1 kazanarak bu kez kendileri doğrudan Cezayir’i eledi ve 32 yıllık rövanşı vermedi.
MADJER’İN GOLÜ SANKİ
Sosyal medya da maçla ‘paralel’ TRT spikeri Levent Özçelik ile yorumcu Ceyhun Eriş’e laf yetiştirdi. İkili yatıp kalkıp Lahm’ın esas yeri olan sağ bekte oynatılması gerektiğini söyledi. İyi güzel de “Bu Löw denen adam acaba neden bu Lahm denen adamı oyun kurucu oynatıyor” diye hiç birbirlerine sormadılar(!)
Müller atamıyorsa attırıyor. Twitter ahalisi de golün yarısını ona yazdı. Ve o ilk gol… Schürrle’nin golü… Size neyi hatırlattı? Bu gol bana Cezayirli Madjer’in Porto formasıyla 1987 Şampiyon Kulüpler Kupası’da Bayern Münih’e attığı golü anımsattı. Elbette birebir aynı değil ama en azından anıştırdı. Madjer, şöyle ölçüp biçip topuğu vuruyor, Schürrle ise hareket halinde gelişine… Olsun, topuk var mı, var…
Almanya turlarken gecenin sonunda Nuri Bilge Ceylan ile, -ama ondan habersiz- yaptığım duvar pası tweet’im yazının başlığı olsun: “Benim yalnız ve güzel Cezayir’im”
Bugünlük de bu kadar…
Paylaş