YİMPAŞ’a ödül getirecek film

HÜRRİYET İK ve CNN Türk’ün "Şirket Filmleri" temalı film yarışmasına kafayı takmış vaziyetteyim. Önce doğal olarak Hürriyet için nasıl bir film yaratabilirim diye düşündüm.

Senaryo çalışmaları sırasında aynı temaya yoğunlaştığımı fark ettim...

Filmim şöyle gelişiyor:

Zam isteyen uzun saçlı ve Metallica’nın "Kill ’Em All/ Hepsini Öldür!" tişörtünü giymiş, dayanılmaz cazibeye sahip, çok akıllı, hayran olunası kahraman (Bilin bakalım kim oluyor bu?); zam konusunu görüşmek üzere Genel Yayın Yönetmeni’yle Berlin Hayvanat Bahçesi’ndeki aslan kafesi önünde buluşur ve kanlı pazarlık başlar...

Sonra, Serdar Turgut’un bu temayı işleyen senaryoları olduğunu hatırlayıp, efendice vazgeçtim.

Bu kararımda daha geniş kitleleri ilgilendirecek bir film yapma isteği de etkili oldu ve popüler konulara odaklanmaya karar verdim. Mesela YİMPAŞ’a...

* * *

YİMPAŞ’ın merkez binasındayız...

BAŞKAN YRD: Sayın Başkan, yönetmen arkadaş senaryo için geldi...

BAŞKAN: Ne diyorsun yönetmen ağa?

YÖNETMEN: Bir parti sahnesiyle açsak filmi diyordum...

Bşk.: Partiyi karıştırma!

Yön.: Yok öyle değil, eğlence partisi...

Bşk.: Kadınlar ayrı, erkekler ayrı parti yapacak ama...

Yön.: Manası olmaz ama parti sahnesi de manasız olurdu zaten; vazgeçelim. Ben şöyle epik bir YİMPAŞ öyküsü sunalım diyorum...

Bşk.: Ne epiği, yersin tepiği!

Yön.: Destansı manada şeytmiştim. Siz makamınızda mağrur bir vaziyette oturmaktasınız. Telefonlar YİMPAŞ’a katılmak için Euro göndermeye çalışan kitle yüzünden iptal olmuş. Memleket için yüreğiniz güp güp atıyor; kan tahlilinizde hizmet aşkı oranınız, iyi kolesterolden çok çıkmış, öyle bir gürbüz Türkiye sevdası bu...

Bşk.: Kitaplar gözüküyor mu arkada?

Yön.: Eeeee, biraz daha kullanılmış havası olan kitaplar düşünüyorduk prodüksiyon amiriyle. Sizin kütüphanedekiler çok yeni gibi duruyor...

Bşk.: Ukalalık etme, kaç kişi aradı dediydin Euro vermek için?

Yön.: Çok!

Bşk.: Ne kadar çok?

Yön: Bir parti havası esiyor YİMPAŞ’ta o kadar çok!

Bşk.: Partiyi karıştırma demedim mi? Yönetmen ağa, seni hisse yapıp öyle dağıtırım; karşılığını filan da bulamazlar ona göre...

Yön.: Eeee, parti yok tamam... Bu sırada genç ve güzel kadın makam odasına girer ve "Beni sırtına al, dereler geçir lütfen; oh ne dayanılmazsın, şurada 100 bin Eurom kalmış onu da al istersen" der.

Bşk.: Höyt, terbiyesiz! Ne kadını?!

Yön.: Kadın olmasın mı filmde? Olmasın Başkan. Uğradığı haksızlık karşısında "Boğazına çöksün ham çökelek" türküsünü romantik bir şekilde mırıldanmakta ve çıkış yolu aramaktadır.

Bşk.: Düzgün konuşmaya başladı entel çıyan!

Yön.: Kaslı vücudu ve keskin zeka içeren fikirlerle dolu beyin damarları dikkat çekmektedir. İçindeki sıkıntının büyüdüğü anda Alman makamlarından telefon gelir...

Bşk.: Yok dedirt! Cenazeye gitti de, vilayete bayramlaşmaya gitti de...

Yön.: Yok zaten Alman makamları, Alman Hazinesi’ni size devretmek istediklerini, sizin kadar dürüst bir insan görmediklerini, ülkelerinde Türk televizyon ve gazetelerinin de faaliyet gösteremeyeceklerini söylemek için aramış oluyor şansölye...

Bşk.: Ha, iyiymiş... Görüntü yönetmenine söyle, bu filmin en güzel insanı ben olmalıyım...

Yön.: Uyarıya gerek yok, kamera zaten sizin bütün güzelliğinizi çıkaracaktır ortaya.

Bşk.: Sonunda ne oluyor?

Yön.: Bir par... şömen, parşömenle bitirmeyi düşünüyorum filmi...

Bşk.: Parşömen?

Yön.: Yani partiden daha iyi di mi?

Bşk.: Evet...

Yön.: Bir de finalde Ankara’dan beyaz atıyla kopup gelen başkahramanın sizi atının terkisine atarak sıkıntıdan kurtarmasını "Beraber at sürdük biz bu bozkırda" şarkısı eşliğinde vermeyi düşünmüştüm ben.

Bşk.: İyi düşünmüşsün. Parti yok di mi?

Yön.: Yok.

Bşk.: Aman diyeyim, parti yok...
Yazarın Tüm Yazıları