Paylaş
Memleketimizde “Hürrem’in hastalığı” olarak nam salan “tükenmişlik sendromu”nun dalağını yarmış vaziyettedir.
Grup üyelerinden, stadyumlarda on binlerce kişiye konser vermekten ve hatta hayranlarından nefret edecek, “tiskinecek” hale gelmiştir.
Bir konserde, ön sıralardaki hayranının yüzüne “tuuu” diye –affedersiniz- tükürmüşlüğü vardır vesaire...
Plakları milyonlarca satan, hayatın anlamını ha söyledi ha söyleyecek gözüyle bakılan, herkesin hızla herkese benzediği rock âleminde yukarıda ve ayrıcalıklı bir konumdaki yerini koruyan grubu çatır çatır çatırdamaktadır.
Konserlerde seyirciyle arasına bir duvar çekmeyi hayal eder. Hayalde de kalmaz bu fikri, oturur “rock opera” olarak anılan “The Wall/Duvar”ı yazar.
Yazmakla da kalmaz, albümün ardından çıkılan turnede, konser sırasında yerle yeksan olacak dev bir duvar çeker seyirciyle arasına.
“Duvar”ın kahramanı (antikahramanı?) olan Pink, biraz grubun “uçup giden” has elemanı Syd Barret, biraz Keith Jarret/Mick Jagger/Eric Clapton kırması, çokça da kendisidir.
Babası İkinci Dünya Savaşı’nda ölmüştür.
Aşırı koruyucu bir anne ve okuldaki disiplin manyağı faşist kılıklı öğretmenler tarafından ezim ezim ezilmiştir.
“Hayatın dertleri zehir, rock’n roll panzehir” diyerek sığındığı müzik dünyasında yıpranmıştır.
Şöhret rüzgârlarının hayatına taşıdığı sahte ilişkiler, sentetik hislenmeler, uyuşturucu derken nihayetinde akıl kuşu kafesten uçup gitmiştir.
Pink’in 26 tefrikadan, 26 harikulade şarkıdan mürekkep hikâyesi “The Wall”u İngiltere’nin kuytusunda yazmış, karşılıklı “kıllanma” hisleri beslediği gitarist David Gilmour’un da katkılarıyla tamamlamıştır.
Roger Waters bu akşam İstanbul’da, İTÜ Stadyumu’nda büyük ihtimal “Jimi Hendrix’im, sana yürüyorum” diyerek izleyeceğimiz “The Wall”u işte böyle tasarlamış ve taammüden dinletmiştir milyonlara.
İlk olarak 7 Şubat 1980’de sahneye çıkmıştır, Los Angeles’ta.
Çok masraflı, teknik açıdan çok zorlu bir konser tasarlanmıştır.
Berlin’deki 1990 konserini saymazsak, Pink Floyd “sahadaki klasik dizilişiyle” sadece ve sadece 23 kez “The Wall” çalmıştır.
“The Wall” sırasında ayyuka çıkan çatırtılar, ardından iki albüm daha gelse de Pink Floyd’u dağıtmıştır falan ve de filan!
Bugün 69 yaşında Waters.
Birkaç sene önce İstanbul’a gelerek rock pasaportumuza “Roger Waters” damgası vuran bu güzel insanı “The Wall” ile seyredecek olanlar şanslı insanlardır.
Teknoloji “The Wall”u muhteşem hale getirmiş aradan geçen 33 sene içinde; daha önce seyredenler öyle diyor.
Bakalım, göreceğiz.
O zaman...
O zaman, yıkıl duvar...
Paylaş