Trabzon’da blues, Alanya’da caz ve mesela İstanbul ve İzmir’de ZAZ var. Yaz bitiyor, konserler bitmiyor. Hayat müziksevere güzel, bazen bütçe denkleştirmek problem olsa da... Bu gibi mevzulara “Eskiden buralar hep dutluktu” makamından giriş yapıp “Bir caz konseri bir zamanlar kuyrukluyıldız görme sıklığında gerçekleşirdi memlekette” diye devam etmek âdetten sayılır ama işin o kısmına girmeyelim biz, bugüne bakalım
ALANYA’DA CAZ
Geçen hafta Tarihi Yarımada turumu attıktan sonra Galata Köprüsü’nün altına kurulduğum, mobil müzik cihazından Red Hot Chili Peppers’a abanıp geçen vapurları, uçan martıları filan seyrettiğim boş ve güzel dakikalarda telefon geldi. Arayan, memleketi Alanya’yı dilinden düşürmeyen, bir muz ağacının doğum seslerini (evet, doğum yapıyor çatır çatır sesler eşliğinde muz ağaçları) şiir gibi anlatabilen Arif Dizdaroğlu. Hürriyet’in sağlam ve eski taşıyıcı kolonlarından olan Arif Abi, sağ olsun yıllardır getirdiği teklifi tekrarladı: “Haydi gel seni Alanya’ya götüreyim. Bak bu sefer caz festivali de var, sen seversin bu işleri.” Teklifini yine ezilip büzülerek reddetmek zorunda olduğumu, iş yoğunluğunu, tarihin uymayacağını söylerken soruyu da ekledim “Bu yıl kimler var festivalde?” Dokuzuncu kez düzenleniyor Uluslararası Caz Günleri Alanya’da. Geçtiğimiz perşembe başladı, yarın da sona erecek. Melis Sökmen ve Lloyd Chisholm Project, Burhan Öçal ve Sabri Tuluğ Tırpan İkilisi’nin konserleri kaçtı. Ama bugün yolunu Alanya’daki Tarihi Kızılkule Meydanı’na düşürenler Christian Helmreich Beşlisi’ni, yarın aynı işi başaranlar Serkan Çağrı ile Yıldız İbrahimova Balkan Jazz Project’i dinler. Bana kısmet olmadı, olanlar tadına varsın...
ANADOLU’DA BLUES
Efes Pilsen Blues Festival bu yıl 22’nci kez düzenleniyor. İlk yılı net bir şekilde hatırlıyorum. Aradan 22 yıl geçmesi tuhaf, basın toplantısında “Bu festivali ilk düzenlediğimizde yaşı şu kadar olanlar şimdi şu yaşında” demek acımasızlık! Arada atladığım yıllar oldu ama çoğunu takip etme şansını yakaladım. Bu yılın ‘baba’ları Lucky Peterson, Rick Estrin & The Nightcats ve John Mooney olarak belirlenmiş. Ekip 20 şehirde 24 konser verecek. Dün Adana’dan başladı turne, İzmir’de 29 Ekim’de “Bizden bu kadar” diyecekler. Yol uzun, duraklar süper: Antakya, Mersin, Konya, Kayseri, Trabzon, Diyarbakır, Gaziantep, Mersin, Erzurum... Karadeniz, Güneydoğu, Doğu Anadolu, Ege her yere uğrayacak blues katarı.
İSTANBUL VE İZMİR’DE ZAZ
Akbank Caz Festivali de 21 yılı deviriyor ki bu da kolay iş değil. Bu yıl Charles Lloyd, Maffy Falay Altılısı, İlhan Erşahin ve Arto Tunçboyacıyan, Kerem Görsev Üçlüsü ile Sedef Erçetin var, dahası da var. Ancak en ‘sıcak bilet’ kuşkusuz ZAZ. Memlekette ZAZ’ın hayranı çok ve yanılmıyorsam biletler çıkar çıkmaz Galatasaray-Fenerbahçe derbisi hızıyla tükendi. Yine de “Kapıda bulurum ben bilet usta” şeklinde aslında safça değerlendirilmesi gereken bir umut besliyorsanız 22 Ekim’de İstanbul Lütfi Kırdar, 23 Ekim’de de İzmir Arena’nın kapısına yancı yazılacaksınız.
VE DAHA NELER NELER
Bu üç festivali örnek olarak seçtim, konser yoğunluğu festival şemsiyesi altında toplanmıyor sadece. Duvarlardaki afişleri okuyarak yürürseniz çeşit konusunda müthiş bir zenginlik fark edeceksiniz. Paul Anka da geliyor yakın zamanda Elvis Costello da. Dileyen Suede ruhunu yaşatacağını umduğum Brett Anderson’un konseri için umut besler, dileyen “6 Ekim bir an önce gelsin, James konseriyle şenlenelim” duasına yatar. 1990’ları yâd etmek isteyenler Mr. Big konseri için, “Gencim, güzelim, entelim, iyi müzik dinlerim” diyenler İKSV’de Lamb konseri için bekleşir. Benim planımsa daha kısa vadeli. Eğer dün akşam gidemediysem, bu akşam Babylon’da Tinariwen dinlemek azmindeyim. Daha önce canlı dinledim, kaçırılacak bir hadise değildir babalar. Haydi müziğe devam o zaman...