Trump’ın karşısına kim çıkacak?

Donald Trump’ın Cumhuriyetçilerin adayı olması kesin, peki hangi babayiğit dikilecek meşhur perçeminin karşısına?

Henüz sonuçları kesinleşmese de “Süper Salı”ya bakarak bu sorunun cevabını tahmin edebiliriz.

“Süper Salı”, başkanlık adaylarını belirlemede en kritik tarih olarak kabul ediliyor. En fazla eyalette önseçim yapılan gün ve bu günün galibi de büyük ölçüde başkanlık yarışına girmeyi garantiliyor.

Yazıyı teslim etmem gereken saatte net sonuçlar duyurulmamıştı ancak “Süper Salı”nın galibi olarak ilan edilen kişi Joe Biden’dı.

Joe Biden tanıdık bir sima, eski başkan yardımcısı.

Türkiye’ye gelmişliği ve o dönem Hürriyet’e İrem Köker’in not düştüğü gibi şunları yapmışlığı var:

“Ankara’da Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile kucaklaştı.

Başbakan Tayyip Erdoğan’ı evinde ziyaret etti, ayakkabılarını çıkardı.

Samatya’da kebap yedi, pazardan alışveriş yaptı...”

İrem Köker’in bütün bunları hafif hayret ifadesiyle aktarmasının sebebi, Joe Biden’ın Türkiye karşıtı eylem ve söylemleriyle ünlenmesiydi.

Senatörlük dönemlerinde Türkiye’de manşetlerde “Densiz senatör!” olarak anılan Joe Biden 12 eyaletin 9’unu kazandı ‘Süper Salı’da.

Ancak Bernie Sanders umutlarını tamamen kaybedecek bir konumda değil. Çünkü delege sayısı fazla olan California’yı kazandı.

Bir şekilde yarışa tutunan Sanders’ın nefesi yeter mi Biden karşısında?

Bu konuların uzmanı sayılmam ancak seçimi yorumlayan analizciler, seçmenin adayların söylediklerini, vaatlerini tartmaktan çok “Trump’ı kim devirebilir?” sorusuna odaklandıklarını ve Biden’ın da bu noktada bir daha uygun olabileceğini düşündüklerini belirtiyor.

Oysa Bernie Sanders ne şahane bir program açıkladı. 2016’da Hillary Cilnton’a yenilen bu devrimci karakter ABD vatandaşlarının, yoksulların hayatlarına direkt etki edebilecek uygulamalar sunuyor.

Hastalanmanın ölmek veya iflas etmek anlamına geldiği ülkenin sağlık sistemini onaracağını, bireysel silahlanmaya engel olacağını, öğrenci borçlarını sileceğini, saat başı ücreti minimum 15 dolara yükselteceğini söylüyor.

İlaç şirketlerine, enerji sektörüne ve elbette finans sektörüne, toplumun büyük kısmına bedel kişisel serveti olanlara, haksız kazançla dolar milyarderi, trilyoneri olmuşlara savaş açıyor...

Bu sebepten zenginler, güç odakları, müesses nizam desteklemiyor Sanders’ı ve hatta köstek olmak için de tetikte bekliyor...

Ama Sanders’ın sıkça hatırlattığı meşhur Mandela sözünü hatırlamak ve umudu kaybetmemek gerekiyor böyle durumlarda: “Gerçekleşene kadar her şey imkânsız görünür...”

Trump’ın vaziyeti malum...

Patavatsız, saygısız, cehaleti popülist söylemle körükleyen, kaba, güç bağımlısı bir 21’inci yüzyıl lideri prototipi...

Karşısına kimin çıkacağı, Trump’ı devirip deviremeyeceği sorusu sadece ABD’nin değil tüm dünyanın meselesi sayılır...

Son vaziyet Biden’ı işaret etse de, Sanders için umutları koruyacak kadar az bir ihtimal var.

Durum böyle...