Paylaş
‘‘ADALET, küçük çaplı namussuzlar kadar büyük oynayan kodamanların da yakasına yapışabilseydi, durum çok farklı olurdu.’’
‘‘Bir yankesicinin amacını gizlemesi güçtür ama büyük oynayan alçakların asıl niyetlerini ve gerçek yüzlerini belli etmemek için süslü sözleri, parlak vaatleri her zaman hazırdır...’’
Yukarıdaki cümleleri günlük gazetelerden birinden alıntıladığımı düşünüyorsanız, fena halde yanılıyorsunuz.
Eğer bu sözleri sarf eden kişinin iflah olmaz bir muhalif olduğunu düşünüyorsanız da hata yapıyorsunuz.
Bu sözler, Kit Carson'a, yani ‘‘Gece Kartalı’’ olarak Vahşi Batı'ya nam salmış, delikanlı insan Tex Willer'ın en yakın dostuna ait.
Oğlak Yayınları, 1999 yılında çocukluk yıllarımın en büyük kahramanlarından biri olan Tex'i (Bu noktadan sonra hep Teks diyeceğim izninizle, gözüm öyle alışmış. Tex tuhaf geliyor...) yeniden basmaya başladığında çok ama çok sevinmiştim.
Bonelli Comics klasiklerini, çocukluk yıllarımdakinden daha farklı bir şekilde, iyi bir çeviriyle ve daha iyi bir baskıyla okumak insanın ruhuna iyi gelen bir şey.
Son olarak, yazının girişindeki cümleleri alıntıladığım ‘‘Büyük Entrika’’yı bastılar.
Elimdeki bütün kitapları sallayıp direkt Teks'e gömüldüm tabii ki.
Ama maceraya hemen geçmeden önce, biraz da ‘‘Bana bugünleri gösteren Maceraperest Çizgiler ekibine şükranlarımı sunarım’’ demek için, önsözü de okumaya karar verdim.
* * *
Ve kötü haberi de böylece almış oldum.
Teks'in yaratıcısı, Giovanni Luigi Bonelli, 12 Ocak 2001'de, 93 yaşında ölmüş.
Hayal dünyama büyük katkıları olan Bonelli'nin ölümünden daha önce haberdar olamadığım için kendime çok kızdım.
Büyük Entrika'nın önsözünde şöyle deniyor:
‘‘İtalyanlar, ağır vergiler altında ezilmeye, sağ, sol orta hangi politik görüşe mensup olursa olsun kötü hükümetler tarafından yönetilmeye, yabancıların kendileriyle İtalya, pizza, spagetti, mandolin Schilacci diye dalga geçmesine ses çıkarmaz belki ama dört şeye dil uzatılmasına da asla izin vermezler: Annelerine, otomobillerine, televizyonlarına ve TEKS'e!..’’
Otomobili ayrı tutarsak, bu durumda benim de bir İtalyan olduğumu rahatça söyleyebiliriz.
Neyse, meselemiz ulusal kimlik değil.
Teks uluslararası demeyelim de uluslarötesi bir kahraman.
1948'de İtalya'da hazırlanmaya başlayan, 1800'lerin Vahşi Batı atmosferinde geçen bir çizgi romandan alıntıladığınız cümle, cort diye günümüz (veya dünümüz) Türkiye'sine oturuyorsa, buna ancak uluslarötesi diyebiliriz...
* * *
53 yıldır aralıksız yayınlanan ve Giovanni Luigi Bonelli'nin belki de en büyük başarısı olan Teks'in öyküsü bayağı enteresan.
Mesela Bonelli, 1948'de ilk Teks'i çıkarırken ‘‘İki üç seneden fazla gitmez’’ diyormuş.
Önsözden öğrendiğim kadarıyla '...yıllar sonra diğer kahramanlarının, örneğin I Tre Bill'in ya da Yuma Kid'in, Teks kadar başarılı olamamasının nedenini Teks'i yazarken farklı bir yöntem kullanıp kullanmadığını açıklarken' şunları söylemiş:
‘‘Bir şeyi itiraf edeyim: Teks'in niçin bugün hálá çok sevildiğini ama örneğin bir Yuma Kid'in niçin sönüp gittiğini bilmiyorum. Çizgi roman kahramanlarının hayatını, etten kemikten insanların hayatına benzetirim. Bazıları doğuştan şanslıdır, bazılarının hayatı zorluklar içinde geçer...’’
Teks'in ilk çıktığı dönemdeki rakipleri Il Grande Blek (Çelik Bilek) ve Capitan Miki'ydi. (Arkadaşlar buna hazır mısınız bilemiyorum ama Tommiks'in orijinal adı buymuş: Capitan Miki... Sinirim bozuldu, gülüyorum vallahi)
Yani çok sıkı iki rakip.
Fakat Bonelli 1950'lerde durumun değiştiğini söylüyor.
Bonelli bu durumu, ‘‘Onu kendimden bir parça olarak görmeye, giderek artan bir biçimde beni yansıttığını hissetmeye başladım. Bir süre sonra artık ben de kendimi başka hiçbir şeyle ilgilenmeyecek kadar kahramanımın içinde hissediyordum’’ sözleriyle açıklıyor.
* * *
Teks'in bu kadar sevilmesinde en büyük neden kahramanın delikanlı bir insan olmasıydı herhalde.
Teks klasik 'ezilenin yanında, zorbaların karşısında kahraman' tipinin içini en iyi dolduran tiplerden biriydi (Ken Parker'ı da unutmayalım tabii ki...)
Teks, Kızılderili yanlısıdır.
Teks, düşmanları bu durumu 'yılan dilli' diyerek ifade etse de 'zeki ve esprili' bir kahramandır.
Teks'in maceralarında dinozorlara da rastlayabilirsiniz, bir voodoo ayinine de.
Teks atını daha çok Kuzey Amerika'nın güney bölgelerinde koştursa da, bir sonraki maceraya Bolivya'da başlayabilir...
Teks'in düşmanları arasında, bir nevi hamisi olduğu Navajolar'a yanlış yapan fena insanlar da vardır, kötülerin kötüsü Mephisto da...
Velhasılkelam, Teks güvenilir bir dost, sıkı bir adamdır.
Teks ile ilgili daha detaylı bilgi edinmek isteyenler, 'cizgiroman.com' adresini ziyaret edip, bu güzel insanla ilgili yazılmış çok başarılı makaleleri okuyabilirler.
Benim ise başka bir meselem var.
1970'li yıllar, Üsküdar'da Sunar'da değil de, yazlık olan sinemada bir Teks filmi seyretmiş olabilir miyim diye düşünüp duruyorum.
Ya beni ‘‘Bu film Teks'in filmi’’ diye kandırıp normal bir western'e götürdüler, ya da hakikaten bir Teks filmi seyrettim.
Teks'in filmi var mı diye baktım, sadece 1985 yapımı ‘‘Tex Willer e il Signore Degli Abissi’’ diye bir film bulabildim.
Başrolde de Guilano Gemma oynuyor...
Bu olamaz...
Bu konuda bilgisi olan iyi kalpli insanlardan haber bekliyorum.
Ugh!..
Paylaş