Sarko’yu bu kare bitirir

BAŞBAKAN Erdoğan tek hamleyle Sarkozy’yi bitirdi.

Haberin Devamı

Şimdi bu cümleyi açıklayalım.
Sarkozy’nin boy kompleksini bilmeyen yok.
Caen’de fabrika ziyaretinde konuşma yapacağı kürsünün arkasında duracak çalışanların “kısalardan” seçilmesini istemişliği var.
Normandiya’da Obama’yla buluştuğunda altına yükseltici platform koydurmuşluğu var.
Takviyeli topuklu ayakkabı kullanmışlığı, eşi Carla Bruni’yi “yerle yeksan ayakkabı” giymeye zorlamışlığı var.
Hatta liderlerin meşhur toplu fotoğraf çekimlerinde parmaklarının üstünde yükselmişliği var.
Hal böyleyken gazetelere yansıyan fotoğraf benim bildiğim Sarko’yu bitirir.
Erdoğan Başbakanlık merdivenlerinde karşılıyor Sarkozy’yi. Boyu zaten uzun; bir de misafir aşağıda kendisi yukarıda kalınca...
Sanırsın Hulk, Küçük Hüsamettin’i karşılıyor.
Sanırsın Mehmet Okur, Şahan’ın “Sekiiizzz” diyen meşhur kahramanını buyur ediyor.
Sarko’yu kürsüden “Lafının arkasında dur” efelenmesi bitirmez ama bu fotoğraf bitirir.

Haberin Devamı

Kime, niye Oscar?

OSCAR ödülleri belli oluyor.
Ödül törenlerine inancını kaybetmiş olanlardanım ama yine de seyredeceğim.
Dağıtılan ödüllerden çok oradaki havayı görmek, esprilere gülmek, uzatılan teşekkür konuşmalarına sinirlenmek için ekran başında olacağım.
Bir de listem var.
“Hangi Oscar kime gider?” anketleriyle alakası yok bu listenin; damardan subjektif.
Ancak...
En İyi Film: İliklerime kadar sinema ruhunu hissettirdiği için “Black Swan”a, “Facebook’la ilgili film mi olur?” soruma “Vallahi de olurmuş, oturup hayran hayran seyredermişsin” cevabını verdirttiği için “The Social Network”e gidebilir, itirazım olmaz.
Kadın Oyuncu: Natalie Portman açık ara favorid, ben de bayıldım ama mesela Coen Biraderler’in western filmi True Grit’teki küçük kız Hailee Stewinfeld’a giderse de karalar bağlamam, kuğu olmam!
Erkek Oyuncu: Kekeme Kral Colin Firth iyi oyuncu tabii ki ama Jeff Bridges’i Galatasaray’ı tuttuğum gibi tutarım arkadaş. Jeff “Dude” Bridges geçen yıl kazandı Oscar’ı ama bana kalsa “True Grit” ile bir daha veririm heykelciği. Listemiz subjektiftir abiler demiştim di mi?
Yönetmen: “Black Swan”un yönetmeni Darren Aronofsky’ye gitmeli ama “The Social Netwok”ten film çıkarmayı başaran David Fincher da alsa olur.
Bütün bunları söyledikten sonra geçen yılın en kötü filmleri arasında gösterilen ve bir Meksikalı eski polisin ABD’de 375 kişiyi filan palayla öldürdüğü “Machete” adlı filmin asıl favorim olduğunu da belirtmeliyim.
Çok yaşa Machete, çok yaşa Danny Trejo.
Hakkın yenmiştir bana göre!

Haberin Devamı

Yemezler Baby Gaga

HABERİ duydunuz mu, gördümüz mü, okudunuz mu?
Londra’da bir dondurmacı (Covent Garden’daki The Icecreamists/Dondurmacılar), mönüsüne anne sütünden yapılma “Baby Gaga” adlı yeni bir ürün eklemiş.
Yemezler.
Yani en azından ben yemem!
Ama belli ki yiyen var çünkü yok satmışlar.
“Baby Gaga”, gönüllü annelerden 280 mililitresine 15 pound (37 TL) ödenerek satın alınan sütle üretiliyor.
Vanilya ve limon takviyesiyle mini martini bardaklarında sunulan Baby Gaga için 14 pound ödemek gerekiyormuş.
Girişilesi girişimcilik ürünü olan Baby Gaga’nın mucitleri reklamlarını da “Organik, tamamen doğal ve free-range” diyerek yapıyor.
“Free-range” ne demek?
Mandıra veya kümese tıkılmadan, çiftlikte serbestçe gezen canlılardan elde edilen ürünler için kullanılan bir tabir.
Bak iyice kızıyorum; yiyen yesin, ben yemem!

Yazarın Tüm Yazıları